Düşünmenin kendince farkındalıklarına erişebilmenin bir çok teorisi vardır ki hangisini seçebilirseniz seçin her biri aynı sonuca ulaştıracaktır.. Eninde sonunda dengeyi sağlayacak öğretici uygulamalar keşfedildikçe insan var olanın harici yenilerine kendini hazırlamayı öğrenir. Öğretici denge tercihleri yaparak fazla yüklenmeksizin bunalım hissiyatından çıkarak dürtülerine irade dışı hakim olmakla başlangıca adım atmış oluruz. Hayata yaklaşımın en kötü tecrübesi elbet tahmin edileceği gibi kötü deneyimlerdir.
Kuramsal çalışmalarda kendiliğinden etkinlik zorlayıcı etkinlik değildir. İnsanların dış baskısal öngörülerle hareket etmelerinin başında bu gelir. Özgürlük korkusuyla kendini aşamayarak bilhassa ebeveynlerin ve eğitimcilerin görmezden gelerek dıştan önerilen kalıpların eleştirilmeden benimsenmesiyle kişi robotik hale getirilerek var olan enerjisini keşfedemez. Toplumlarda esneklik dik bakış açısıyla zora koşulduğunda içsel becerilerini dışa vuramayanlar kaybolup gitmektedirler.
Her ne kadar erişebilirliği tartışabilinen eğitim modülleri göz önüne alındığında kalıplaşmış estetik öğretilerin idame edildiği bilinmektedir. Eğitim ve öğretimde aşılamayan birçok sıkıntı çözümlemeler beklemektedir. Yeni ve kendiliğinden algılanabilinen öğretilerin şu zamanımızda yapay zekadan istifade edilebildiği halde her nedense umumi sahaya lanse edilememektedir.
Yapay zekanın evenselleştirilmesiyle eğitime bilinçli ve kontrollü katılım sağlanmasıyla birçok kapalı nesnel ölçütlerinde gün ışığına çıkacağı kanaatindeyimdir. Eğitimin yapay zeka tarafından verilerek açık seçiklikle anlaşılabilirliğe önem verilmesiyle insanların keşfedilmeyi bekleyen atıl bilgilere ulaşılması sağlanabilinildiği gibi düşünme dengesinde yeni bir öngörü sağlanacaktır.
Bilinçsizce körü körüne desteklenen algıların, kendi düşünümüz kendi persfektifimizle gerçeğin anlaşılması, kalıplaşmamış duyumsallıkla hareket edebilen bireyler yetiştirmek bizlerin elindedir. Her ne konu olursa olsun düşünme dengesi oluşturulabilinen her teori her yeni bir kapı açacaktır. Korkularıyla hareket ederek hiç endişe ve kaygı duyulmadan yapılan işlerle tecrübe edilemez. Kültürel birikimi olmaksızın bir insanı küçüklükten bilinçaltı kalıplaştırmak elbet daha basittir.
Yaşam, aslında bir akışkan nehre benzetilebilinir. Hayat aktıkça, hoyratça akan köpüklü suların olduğu hızlı dönemler olduğu gibi sakince akıntıların olduğu dönemler de olacaktır. Daha derinden basite indirgemeksizin düşünce tarzını geliştirmekle insan hangi alanlarda kendini hazır hissettiğini keşfeder. Çeşitli açılardan temel koşulu arka planda var olan eksik olan ya da aksayan yanlarını bulgulamaktır ki kendi düşünce yöntemiyle çözümleyebilmektir.
İnsan kendi çalışma ve öğrenme teorilerini keşfettikçe ilişkili yaşamsal alternatifleri birbiriyle paralelliğinin realitesini farkına varacaktır. Sorgulayarak karar verici tutumlar sergilediğimiz zaman bilmeliyiz ki düşünme dengesini yakalayarak başlangıca adım atmışızdır. Özgün dünya görüşü ve yöntemi doğrultusunda çözümleme mamafih eleştirilsel bakış açısıyla hareket edebilmeliyiz.