Sen ey mübarek Mekke, insanların ilk yurdu
Yerden münezzeh Rabbin, evini sende kurdu
Âdem atam ve Havvâ, Arafat'ta buluştu
Seni ziyaret etmek, "yol bulana" farz oldu
İbrahimî çağrıya, "lebbeyk" diyenler uydu
Bu kutlu çağrı için, Rabbi emir buyurdu
Çağır sen ey İbrahim, kullar gelsin Kâbe'ye
Sen çağır duyurayım, kimse duyamaz deme!
Hira Dağı sendedir, orda vahyoldu Kur'ân
Hem zâil oldu bâtıl, ayırdı Hakk'ı Furkân
Kâbe sendedir Mekke, âlemlere hidâyet
İbrahim'in (as) makamı, ordadır nice âyet
Kâbe senin kalbindir, ol Rasûl'ün (sav) hasreti
Pâk eyledi putlardan, gönlün feraha erdi
Kucaklar Mültezem'i, yanar idi yüreği
Yalvarırdı Rabb'ine, ağlardı göz bebeği
Sende çağlıyor Zemzem, Hacer'in emaneti
Hem şifâdır hem gıda, Rabbimizin hikmeti
Dağların ovan çöldür, ekin otlak bitirmez
Halîl'in (as) duası var, bereketin hiç bitmez
Rabb'in teberrük ile, seni tebrîk eyledi
Birine yüz bin verdi, bizi tebşîr* eyledi
Davet etti kulları, kullar "Duyûfurrahmân"
Emanet emin belde, sende misafir kalan
Sana geldi Cebrâîl (as), âlem nûra gark oldu
Getirdi emaneti, melek şeytan fark oldu
Nur Dağı'ında inen Nur, âlemi aydınlatır
Hac mevsimi Arafat, mahşeri hatırlatır
Bekle bizi ey Mekke, hasretinle yanarız
Kâbe'ni beş vakitte, saygı ile anarız
Şevket Özsoy/Derûnî