Selahattin DEMİREL

25 yıllık mektup ve tepen at

Selahattin DEMİREL

  • 1504

Ocak ayının bitmesiyle beraber yeni seneden beklenenlerin bile çabucak unutulduğu bir dünyada hangi yıla girersek girelim sevgili ülkemizin gündemi, pek bir değişiklik göstermiyor. Karamsarlık veren onca şeyin arasından bir parça umut aşılayan gelişme, hasretle beklenmeye devam ediyor.

Sabahın erken saatlerinden akşamın darına kadar helal rızık için işlerinde olan insanlar, evlerine döndüklerinde ülkenin gündemine, dünyanın gidişatına dair hangi yorumlarda bulunuyor? Pazarda ve markette görülen fiyat etiketleriyle “Ne oluyoruz?” dedikleri buradan bile duyuluyor! Bunun yanında gelecekten umudu var mı insanlarımızın?

Kimseye bahane yok. Sistemin çarkları, her şeyi ay sonunu getirebilmek üzerine kuruyor. Geri yanıysa işte “siz-biz” kavgasıyla siyasilerin bol nutuklu atışmalarına sıkışıyor. İyi de bu kadarcık bir ufukla neyin üstesinden gelebileceğiz?

* * *

Konya’da emekli bir vatandaşın maaşına yapılan zammın yetersizliğini belirtmek için maaşının bir kısmını Cumhurbaşkanı’na göndermek istemesine karşın PTT şubesinden olumsuz yanıt alması da biraz olsun tebessüm ettiremez mi yüzü asık insanlarımızı? Ama sonra “gülüyoruz ağlanacak hâlimize” de dedirtebilir bir yandan!

Enflasyonu ölçen kurumumuz TÜİK’in başkanının değiştirilmesinden hemen sonra açıklanan bastırılmış enflasyon yüzde 48,7’yse burada durup düşünmek gerekir. Ancak zihinler o kadar yorgun ki ne kimseye “Nasılsın?” sorusunu sormaya cesaret edilebiliyor ne de “İyiyim” diyenlerin samimiyetine inanılabiliyor!

Meselenin farkında olmayanlarsa Samsun’daki Atatürk Anıtı’nı urgan bağlayarak devirmeye çalışıyor. Sonra urgan kopuyor ve anıttaki at, bu urgancıları tepiyor!

Henüz bu olay tartışılırken ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi’nin Adana’daki İncirlik üssünü ziyaret ettiği haberi geliyor. Zamanında yaptıkları anlaşmalarla açılan üssün ziyareti gayet tabii normal. Ancak bu ziyaret sırasında duvardaki Atatürk fotoğrafı uyumsuzluğu belli diyor.

yazı foto

Gazi Paşa’nın “Amerikan üsleri ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine yükselmesinde çok büyük öneme sahiptir.” gibi bir sözünün olmadığını biliyoruz çünkü!

Atatürk’ün anıtını devirmeye çalışanlar da bu harekete tepki gösterenler de inşallah bir gün enerjilerini, ülkemizde bulunan ABD üsleri için harcarlar da hiç değilse anlamlı ve ülkemize yakışır bir ortak itirazda buluşulur!

Denize bırakılan mektup

Sosyal medya mesaj kazalarının yaygın olduğu bir çağda mektup deyince ne düşünürsünüz bilmem ama konuyla ilgili birkaç gün önceki haber oldukça ilgi çekiciydi.

Takvimler 1996 yılını gösterirken İskoçya’da 8 yaşındaki bir çocuk, ödev için bir mektup yazıp şişenin içine attı. Öğretmeniyse diğer öğrencilerininkiyle beraber bu şişeyi denize bıraktı.

Joanna Buchan isimli çocuğun şişesi 2020 yılında Norveç’te bir kadın tarafından bulundu. Şimdi doktor olan Buchan’a Facebook üzerinden ulaşan kadının yazdığı mesajsa 1 yıl sonra fark edilebildi. Şişedeki mektupta Buchan, taso biriktirmeyi ve oyuncak ayıları sevdiğini söylüyordu.

Öylesine atılmış bir mektubun aradan geçen yıllara inat birinin eline ulaşması büyük bir keyifken özellikle gönderilmiş bir mektubun yerine ulaşmaması ya da “adres bulunamadı” diye geri gelmesi de bir o kadar üzücüdür.

Eski mektuplaşmaların yeri, hissiz mesajlaşmalara kaldı artık. Çağı yakalayacağız derken şişedeki mektubu kaçırma tehlikesiyle yaşamak da bizim imtihanımız galiba!

Yine de umutsuzluğa düşmek yok. Günü de yarını da çiçeklendirmeli insan! Yoksa ki haybeden geçen günlerin ödenecek faturası, şimdiki faturaları aratmaz!

* * *

Ahmet Telli’den:

Bu kent öldürüldü diyorlar
Bahar gelmez artık buraya
Bir kent nasıl öldürülür göz göre göre
Ben inanmıyorum kim ne derse desin
(...)
Hele vakit gelsin, sevda dal versin
Uzanacağız bir sabah çiçekli bir ağaca
Unutmayalım aşkın sımsıcaklığını

Yazarın Diğer Yazıları