Birkaç gün önce Sinop’ta bir trafik kazası meydana geldi. Sürücüsünün kontrolünden çıkan ticari araç takla atıp mendireğe düştü ve balıkçı kayığına çarparak denize yuvarlanmaktan son anda kurtuldu.
Neyse ki yaralanma ve ölümün olmadığı kazanın sürücüsü Necdet Dikmen şunları söyledi:
“Manevra esnasında ileri geri yapıyordum. Geri vitese taktığımı sanıyordum. Oysa ileri vitesi takmışım. Daha sonra araç denize doğru düştü... Bu 2020 yılından kurtulmak istiyorum. Başımıza çok kötü şeyler geldi. Salgınlar, hastalıklar, ölümler çoğaldı.”
Balıkçılıkla geçimini sağlayan Necdet Dikmen, bu sözlerinde haklı mıydı? Hem bu kaza hem de yıl boyu yaşanan ve hâlen de devam eden felaketler 2020’nin suçu muydu?
Yılınız nasıl geçti?
2019’un sonu yine her yıl bitiminde yapılan temenni ve dileklerle bitirilmişti. Piyango biletine umut bağlayıp zengin olmayı düşleyenlerin 2020’nin ilk gününde sıralı tam listeyi incelemesi de bunun sonucuydu!
Şimdi yıl bitiminde bu gibi şeylerle karşılaşmamız kaçınılmaz olacak, bu tekrarın tek farkı 31 Aralık’tan 4 Ocak’a kadar sürecek olan sokak kısıtlaması. E bunu da fazlasıyla hak ettik galiba!
Hızına yetişemediğimiz hengâme içinde ömür takvimimizden kopan yaprakların derdine pek de düşmemişken Çin’de başlayan corona salgınının ülkemizde de görülmesiyle bugüne kadar geldik.
Resmî rakamlara göre 20 bine yakın insanımızı salgın illetine kurban verdik. Yıl içinde yaşanan deprem ve trafik kazalarında yitirilenlerde insanın kabahati hiç mi yoktu?
Bunların suçunu 2020’ye atmak, aracını geri vitesine takacağı yerde ileri vitese alan balıkçının, kaza nedenini 2020’nin uğursuzluğunda aramasına benziyor biraz.
Yılınız nasıl geçti?
Eve kapanıp insanlardan uzaklaşarak uzlete çekilmiş bir dervişin anlam yoğunluğuna ulaşarak mı, yoksa hem korkup hem de ekonomik mecburiyetlerden ötürü dışarıyla iletişimde olmanın verdiği tedirginlikle mi?
* * *
Hakk’a uğurlanan yakınlar oldu, hastalığına şifa istenenler… Ayrılıklar, gurbete çıkışlar, işten oluşlar…
Eğitimin uzaktan mı, yakından mı yapılmasının daha doğru olacağına bir türlü karar veremeyen değerli büyüklerimizin uzaktan eğitim için öğrencilerin tablete, bilgisayara ve internete ulaşımı gibi konularda çok da ilgili ve bilgili olmadıklarına...
Komşudan internet çekmek için çatıya çıkan babanın ardından gelerek oradan düşen çocuğun ve internet için gittiği tepede ders sonrasında kalp krizi geçiren öğretmenin ölümlerine şahit olduk.
İnsanın acizliğinin çokça ortaya çıkmasıyla beraber her şeye rağmen umuda vesile eylemler de yaşandı.
Evliliğe giden yolda aile ziyaretlerinin internet üzerinden yapılması, cami çevresine serili seccadelerin üzerinde “Neredeydik, nerelere geldik?” diye düşünmeler, tamahkârlığın dünyayı bu hâle getirişi konusunda her kesimin anlaşmaya varması...
Bunlar da az şey değildir hani!
2021’den beklenenler…
Bugüne kadar gelen her yeni yıl iyi dileklerle karşılansa da dünyada yaşanan olayların pek de değişmediğini, hatta gittikçe kötüye vardığını gördük.
Sinop’taki kaza sonrası “2020 yılından kurtulmak istiyorum.” diye feryat edildiyse bu biraz da bir teselli arayışından…
Pek çok insan yeni yıl planları içinde bu iyi dileklere katılırken bir yandan da dünyanın gittikçe surat astığını görüp “Bu gidişin sonu nereye?” diye sormadan edemeyecek galiba.
Duvar takvimi olanlar ve olmayanlar!
Yıllar geçtikçe tadı ve heyecanı unutulan bir şeyi fark ediyorum. Bu, ev ve dükkân duvarlarını süsleyen takvimlerdir.
Takvim hassasiyeti olmayanlar durumu şöyle açıklıyor: “Ne takvimi? Akıllı telefonlar var ya!..”
Bu gibiler, duvar takvimlerinin sayfalarını koparıp arkasındaki yazıyı, günün tarihini ve yemeğini, hatta çocuklara verilebilecek isimleri pek de önemsemeyerek böyle devam edip giderler!
Dikkat edin, son yıllarda zaman hızla akmaya başladı. Saçınıza inen beyazlardan da mı haberdar değilsiniz?
Zamanın çabucak geçmesini kıyametin alâmeti görüp dünyanın sonunun yaklaştığını fark etmekle beraber bu duvar takvimlerine olan ilgisizliği de sakın yabana atmayasınız.
Bu ilgisizlikte, promosyon takvim bastıran ticari işletmelerin, ekonomideki durgunluğu öne sürüp bundan vazgeçmesinin yanında “Ne takvimi? Akıllı telefonlar var ya!..” diyen güruhun da hatırı sayılır bir etkisi yok mudur yani?
Peki, siz yeni yıl için duvarınıza bir takvim astınız mı? “Akıllı telefonlar var ya!..” diye cevaplamayacaksınız inşallah değil mi?
* * *
Melih Cevdet Anday’dan:
“Şunu anladım ki bu fani hayatta
Yol daha uzunmuş vuslattan.
Biz bir kumaş dokuyoruz
Güle ağlaya,
Ne mesuduz, ne bedbahtız
Başka, bambaşka.”
* * *
Onu ümitle bekleyip yeni yıl mesajı-dileği olarak yansıtmamıza karşın o yine bildiği gibi olsa da 2021’in güzelliklere ve hayra vesile olmasını dilerim.