İzzet SARI

Hafta sonu öteki Akif'i dinledik…

İzzet SARI

  • 1220

Kastamonu Barosu “İstiklal Savaşı’nda İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy” konu başlıklı çok güzel bir panel düzenledi.

Panele konuşmacı olarak Araçlı hemşehrimiz Av. Hüseyin Özbek ve ünlü tarihçi yazar Sinan Meydan katıldı.

Benim tarihe olan merakımdan ve ilgimden olsa gerek yaklaşık 2,5 saat süren panelin bir dakikasını bile kaçırmamak için dışarı çıkamadım! Panel bu kadar önemli ve bu kadar değerliydi.

Ünlü yazar Sinan Meydan, her konuda olduğu gibi maalesef Mehmet Akif Ersoy’u da hak ettiği yere koyulamadığını bunun sebebinin de insanların Akif’i kendi siyasi düşüncülerine yerleştirmek istemelerinden kaynaklandığını katılımcılara anlattı.

Benimde çok beğenerek takip ettiğim ve her çıkan kitabını alarak okuduğum bir tarihçi yazar Sinan Meydan.

Sinan Meydan’ın Mehmet Akif Ersoy ile ilgili her açıklamasına katılıyorum ve destekliyorum. Sinan Meydan’ın çok çok doğru tespitleri var. Bu doğrulara nasıl ulaşabilir bir insan diye biraz kafa yoracak olursak. Cevabını bulmak o kadarda zor olmasa gerek.

Birincisi iyi bir tarih eğitimi almalısın. İkincisi tarihe aşık olmalısınız. Üçüncüsü ise araştırmacı kimliğiniz olmalı. Bunların üçü de Sinan Meydan’da var.

Sinan Meydan iyi bir vatansever. Tarihin siyasete alet edilemeyecek kadar değerli ve kutsal olduğunu savunuyor. Tarih birilerinin menfaatine hizmet edecek diye siyasi emellerine çıkar sağlamak adına değiştirilemez (!) ve yozlaştırılamaz(!) Sinan Meydan işte bunu savunuyor.

Mehmet Akif Ersoy’un Osmanlı Devleti dönemlerinde de önemli projelere imza attığını ve hatta Balkan Savaşı’nda Balkan şehirlerini adım adım gezerek halkı bilinçlendirdiğini ve hatta bir seferinde Akif’in Almanya’ya dahi giderek Müslümanların yaşadığı bölgelerde emperyalist ülkeleri burada Müslüman ülkeleri zayıflatma projelerini yüzlerine vurma cesareti gösteren bir din adamı, bir şair ve bir yazar olarak anlatıyor.

Günümüz Türkiye’sinde maalesef iki tarafta da, tarihi hayallerindeki yere sığdıramadıkları için kendi menfaatlerine hizmet etmesi için kafasındaki yere oturtmaya çalıştıklarını, bunun son derece tehlikeli ve anlamsız olduğunu söyleyen ve savunan Sinan Meydan, Mehmet Akif Ersoy Balkan Savaşı döneminde Osmanlı Devleti tarafından oluşturulan 'İrşad Ekibi'nde görev aldığını açıkladı. İrşad Ekibi’nde görev alanların şehir şehir gezerek emperyalist güçlerin kafasındaki kirli planları halka anlaşılır bir şekilde anlattıklarını söyledi. Akif’in de bunu o dönemde eksiksiz yerine getiren bir vatansever olduğunu tarihi belgelerden öğrendiklerini açıkladı.

Devamında ise Mehmet Akif’in bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından İstiklal Savaşı başlarında İstanbul’dan Ankara’ya çağrıldığını ve yeniden oluşturulan ‘İrşad Ekibi’nde görev almasını istediğini ve Akif’inde bunu seve seve kabul ederek yollara düştüğünü açıkladı.

Sinan Meydan, Mehmet Akif Ersoy’u sahte belgelerle bazı çevreler bir yerlere yerleştirmek istiyor. Halbuki bu hem Mustafa Kemal Atatürk’e hem de Akif’e yapılan en büyük haksızlık ve saygısızlıktır.

Mustafa Kemal Atatürk’ü doğru anlamak lazım. Onun hayatını okurken doğru tarihçilerden öğrenmek lazım. Doğru belgeler üzerinden yola çıkmak lazım. Aynı şey Mehmet Akif içinde geçerlidir. Yoksa bu iki değerimize de haksızlık etmiş oluruz.

Evet bende Sinan Meydan gibi tarihi analiz eden akademisyenler kadar olmasa da kendi çapında Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Mehmet Akif’i analiz etmiş birisiyim. Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Mehmet Akif Ersoy’u anlamak için o günkü şartlarda ve o günkü iklimde değerlendirmek gerekiyor.

Mesela Çanakkale Savaşı’nda 215 kilogram ağırlığındaki bir top mermisini gıkı dahi çıkmadan kaldırabilen Seyit Onbaşı’yı hiç kimse anlayamaz. Anlayamadı da… Savaştan sonra Seyit Onbaşı’ya ‘bu kadar ağır bir top güllesini nasıl tek başına kaldırdın’ diye sorulduğunda şu cevabı verir. “Bunu siz bu günkü rahat ortamda anlayamazsınız. O günkü ruhu yaşamış olsaydınız ancak anlayabilirdiniz!”

Şimdi anladınız mı ne demek istediğimi? Bizler bugün rahat ortamda, özgür bir vatanda ne Mustafa Kemal’in ruh halini nede milli şairimizi Mehmet Akif Ersoy’un o günkü ruh halini anlayamayız. İşte bu iki değerli ve büyük insanı anlayamadığımız için bugün hayatımızda nereye koyacağımızı şaşırıyoruz.

Panele katılan Araçlı hemşehrimiz Avukat Hüseyin Özbek’in dediği gibi “Mehmet Akif Ersoy, yerli ve millidir… Dahası organiktir” Fazla söze gerek var mı?

Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin bir evladı olarak sağa sola, aşağıya yukarıya çekmeden kafasında hesabı olmayan bir vatansever olarak “Aldırma gönül aldırma, türküsünü de çok seviyorum. Çırpınırdı Karadeniz türküsünü de çok seviyorum. İkisini de değerli insanlar yazmış ve bestelemiştir. İkisinin de kendi dönemlerinde insanları etkileyen hikayeleri vardır. Olaya böyle bakmak lazım. İki türkü de bizim için değerlidir. Bugünkü Türkiye’de maalesef 'Çırpınırdı Karadeniz' türküsünü belli başlı kesim sahiplenmiş, 'Aldırma gönül aldırma' türküsünü de maalesef belli bir kesim sahiplenmiştir. Ne yani ben ikisini de sevemez miyim?” diyerek olayı çok güzel bir şekilde örnekledi Hüseyin Özbek.

Ne kadarda güzel anlattın be hemşehrim… billahi de benim duygularıma tercüman oldun. Ben iki türküyü de çok seviyorum.

İşte Hüseyin Özbek bunu anlatırken bir insanın Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Mehmet Akif Ersoy’u aynı anda sevemez mi? sorusunun da cevabını veriyordu. Bende hem Mustafa Kemal Atatürk’ü hem de Mehmet Akif Ersoy’u çok seviyorum.

Bu paneli düzenleyen başta Kastamonu Barosu Başkanı Avukat Özgür Demir’i ve tüm ekip arkadaşlarını kutluyorum.

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşlarına ve de bu kutsal davaya sahip çıkan cephe gerisinde bu kurtuluşa destek veren başta Mehmet Akif Ersoy olmak üzere Şehit Şerife Bacı gibi isimsiz kahramanlara selam olsun. Ruhları şad mekanları cennet olsun.

GÜNÜN SÖZÜ

“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor. Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!”
(M.Akif Ersoy)

Yazarın Diğer Yazıları