Futbolu seven ve ilgi duyan herkes şunu artık çok iyi biliyor ki "Futbol asla sadece futbol değildir!"
Aslında bazı spor kanalları ve medya kuruluşları futbolun dışındaki kirli elleri gündeme getirmeye çalışsalar da bildikleri ama açık açık dile getiremedikleri bazı isimler futboldan elini maalesef çekmiyor!
Neden çekmiyor çünkü futbol asla sadece futbol değildir dedik ya.
Futbolda, inanılmaz paralar dönüyor, futbolda uyuşturucu, siyaset, mafya, iş bağlamalar ne ararsanız bulursunuz.
Bizler yani futbolu seven ve ilgi duyan safiyane duygularla bu oyunun heyecanlı ve çekişmeli tarafıyla ilgilenir ve bu kısmıyla oyalanırız!
Peki asıl büyük fotoğraf nedir?
Galatasaraylı ve Beşiktaşlı çok sayıda dostum var. Futbol konuşuyoruz ama hiç biri futbolun kirli çirkin yüzünü görmek ve tartışmak istemediler yıllardan beri.
Sürekli Fenerbahçe mağdur olduğu için sürekli onlar bağırıp çağırdığı için yine ağlama fener diye (Tİ'ye) bile almaya başlamışlardı.
Ne zaman topuzun ucu kendilerine dokudu o zaman onlarda Türkiye’deki gerçek kirli yapıyı fark ettiler. Gerçi henüz topuzun ucu Galatarasay’a dokunmadı ama… Ben inanıyorum ki bir gün onlara da dokunacak!
Öyle 3 Temmuz futbolda şike/kumpas davalarına falan geriye gitmeye gerek yok artık!
Hatta Fenerbahçe’nin Trabzon’da otobüsünün kurşunlanmasına da gitmeye gerek yok.
Bu sezon başlarında Fatih Altaylı’ya verdiği bir röportajda Sezgin Baran Korkmaz futboldaki kirli düzeni kimlerin yönettiğinin az buçuk şifresini vermişti.
Türk futbolunda teknik direktör olarak hiçbir geçerliliği ve becerisi olmayan Hamza Hamzaoğlu Galatasaray’ın başına getirilmişti o sezon.
Birden bire Galatasaraylı dostlarım bile bu hoca tercihine öfke kustular o zamanlar.
O sezon Galatasaray, malum kirli yapının hakemler üzerindeki etkisi sayesinde korunarak ve itilerek Türkiye Şampiyonu, Federasyon kupası şampiyonu ve süper kupa olmak üzere tam tamına 3 kupa birden kazanmıştı.
Peki sezon sonu ne oldu dersiniz? Hamza Hamzaoğlu’nun görevine son verildi ve kulüpsüz kaldı. Üç kupa kazanmış bir teknik direktör bırakın Galatasaray’ı çalıştırmayı ne 1. Ligde ne de 3. Ligde takım bile bulamadı!
Hamza Hamzaoğlu hala Türkiye’de kulüpsüz. Madem ki Hamzaoğlu süper bir hoca o zaman şunun tartışılması gerekmiyor mu? Neden bu kadar başarılıydı da bilmem kaç sezondur hala işsiz!
Peki o sezon başka neler olmuştu? ABD’nin istihbarat örgütü CIA’nın o dönemki başkanı Galatasaray tesislerini bile ziyaret etmişti!
Peki Galatasaray’da bu kadar ne varda Amerika’nın istihbaratı onları tercih ediyor bunun konuşulması gerekmez mi?
Galatasaray’da bu kadar ne var da CIA ve FETÖ’nün kirli elleri futbolcuları ve teknik heyetiyle ilgileniyordu?
Türkiye’de öyle bir yapı var ki bu yapı TBMM’ye kadar uzanıyor!
Bu yapı futbol kulüplerine istediği hocayı, istediği futbolcuyu aldırıyor! Kulübün maddi gücü yoksa bile o kulübe çeşitli kurumlar vasıtasıyla fonlar bile aktarılıyor. Peki sonra neler oluyor dersiniz?
Tabi ki uluslararası bahis çeteleri, uluslararası sermaye sahipleri, uluslararası mafyalar ve uluslararası uyuşturucu baronları vs.
Kimse isim veremiyor ve hiçbir medya kuruluşu yazamıyor! ama eski adıyla Twitter (X) hesabında çok şeyler konuşuluyor! Hatta çok da fotoğraflar paylaşılıyor!
Türk futbolundaki bu kirli elleri çözmek ve bulmak için Fatih Terim’in ve Ergin Ataman’ın neden Yunanistan’a gittiklerine bakmamız gerekmez mi?
Türk futbolunun elit hakemlerinin başında gelen Cüneyt Çakır’ın birden hekemliği bırakıp Gaziantep’de dönemin TFF Başkanı tarafından plaket ile ödüllendirilip kendisine danışman yapmasının arka planına bakılması gerekmez mi?
Devamında Cüneyt Çakır’ın parası bol olan Arabistan’a değil de parası olmayan;
-Karadeniz’e kıyısı olan Gürcistan’a MHK Başkanı olarak neden gittiğine bakmak gerekmez mi?
Başka nerelere bakmak gerekir.
-Mersin’deki serbest ticaret bölgesine bakmak gerekmez mi?
-Kuzey Kıbrıs ve Bodrum üzerinden Avrupa’ya ve Güney Amerika’ya uzanan ellere bakmak gerekmez mi?
-Bodrum’daki özel yatların giriş-çıkış yapabildiği Marina’yı kimler işletiyor ve kimler yasa dışı olaylara karışıyor buralara bakmak gerekmez mi?
-Başka nerelere bakmak gerekiyor. Kardeş Azerbaycan’ın dünyaca ünlü petrol şirketi SOCAR’ın reklamını Galatasaray’a kimler referans olarak alınmasını sağlamıştır buralara bakmak gerekmez mi?
Başka; size Türk futbolundaki kirli ve zehirli yapıyı gösterecek o kadar çok örnekler verebilirim aklınız hayaliniz durur.
-Mesele yine Galatasaray’ın bu sezon başında patlak veren karaborsa bilet olayında arka planda kimler besleniyor ve kimler oraları organize ediyor buralara bakmak gerekmez mi?
-Başka hem dünyada hem de Türkiye’de henüz varlığı olmayan yasa dışı bahis firmasının reklamını formaya kimler yazdırmış ise ve bunun karşılığında 14 milyon dolar kimler almışsa oralara bakmak gerekmez mi?
-Sonra geçen hafta Galatasaray-Beşiktaş maçında ev sahibi takımın 9 kişi kalması gerekirken devamında konuk Beşiktaş’ın net penaltısı verilmezken maçı Galatasaray’ın 2-1 kazanması sonrası hocasının algı için yalandan yere hakemden memnun değilim şeklindeki açıklamasının sorgulanması gerekmez mi?
-Sonra dün akşam Trabzon’da oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe maçının genç hakemine ve VAR hakemi olarak son dakika atanan Atilla Karaoğlan’ın Trabzonluları bile utandıracak kararlara imza atmasının arka planına bakmak gerekmez mi?
Maalesef futbolun üzerindeki bu kirli eller bu sezonda oynamaya devam ediyorlar.
Bizler futbolu seven insanlar bu güzel oyundan soğuyoruz ve sonra bırakın statlara gitmeyi televizyondan bile futbol izlemekten git gide uzaklaşıyoruz.
Sonra statlar dolmuyor diye kızıyoruz ve sitem ediyoruz!
Gelelim bizim şehrin futbol takımına…
Kastamonuspor dün kendi evinde İnegölspor’u konuk etti. Maçın ilk devresine yetişemedim. Lakin ikinci devresini dikkatle izledim. Bizim takım İnegölspor’u zorda olsa futbol oynamadan 1-0 mağlup ederek liderliğini korumayı başardı.
Daha önceki makalelerimde yazmıştım. Bizim takımın kadro derinliği yok işin garip tarafı şampiyonluğa oynayacak kapasitesi de yok!
Bizim takım Gazi stadında oynadığı maçlarda futbol oynamadan bir şekilde seyircili veya seyircisiz kazanıyor!
Bir şekilde golü bulup üzerine yatmasını iyi beceriyor.
Bu takımın şampiyon olamayacağını kulüp başkanı Cengiz Aygün de, hocamız Adem Çağlayan da çok iyi biliyor.
Şayet şampiyonluk isteniyorsa; bunun için devre arasında direkt oynayabilecek en az 5 nokta transfer şart. Bunun için teknik heyetin şimdiden çalışmaları olduğunu biliyoruz.
Ondan sonra Adem Hoca’nın gerçekten oynatmak istediği oyunu ve hocalıktaki becerisini ve de gerçek Kastamonuspor’u görebiliriz.
Yoksa Adem Hoca elindeki kadro ile bundan daha iyisini yapamaz.
Peki yukarıda bahsetmeye çalıştığımız futboldaki kirli eller sadece Süper Lig’de mi var dediğinizi duyar gibiyim.
Türkiye’deki tüm profesyonel liglerde bu kirli yapının uzantıları maalesef var…
GÜNÜN SÖZÜ
"Dışarıdaki kirli eller olmasa, futbol gerçekten çok güzel bir oyun…"