Yıllarca yerkürenin iklim dengesinin değiştiğini, kuraklığın beklendiğini, kullanılan kimyasallardan dolayı da ozon tabakasının inceldiğini, bundan dolayı da ciddi sıkıntıların oluşacağını bilim insanları anlattı durdular.
Bilim insanlarının söyledikleri ile hep dalga geçildi.
Hiç ciddiye alınmadı.
Bir kulaktan girdi, diğerinden çıktı.
Ne kuraklığıymış.
Kuraklık neredeymiş?
Kim susuz kalmış, hangi tarla susuzluktan kurumuş?
Kar da yağmur da haddinden fazla yağmış.
Barajlar dolmuş taşmış.
Arada yağışın az oldu yıllar olurmuş…
Telaşa gerek yokmuş.
Rabbimiz yağdırırmış.
Neler neler…
İpe sapa gelmeyecek bir sürü saçma sapan laflar işte…
Toplumda şöyle bir anlayış var: Kuraklık algısının oluşması için, hiçbir yerde buğday, arpa bitmeyecek ya da insanlar buğdaya, arpaya erişemeyecek, açlıktan ölecek…
Toplumun kuraklık algısı bu!
Bu anlayış, dünyevi her konuda böyle.
Geçenlerde uzun bir yolculuğa çıktım.
Yol boyu rastladığım çeşmelerden su doldurmak için durdum.
Şarıl şarıl akan çeşmelerin, kimisi tamamen kurumuş, kimisi de parmak kalınlığında akar olmuş.
Çeşme başlarında onlarca insan…
Onlarca bidon…
Bize bir şey olmaz!
Bir özgüven patlaması…
Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Mısır’da, Ürdün’de, Ukrayna’da, Rusya’da olur, ama bizde olmaz…
Afrika kıtası dünyada değil.
Başka bir gezegende…
Açlık, susuzluk, deprem, sel, orman yangınları, aklınıza gelen gelmeyen ne varsa tüm bu doğa afetlerinin hepsi bu ülkede oldu.
Daha dün 7.7-7.6 şiddetinde Maraş’ta depremi ile uyandık.
Dile kolay 11 ilde taş üstünde taş, baş üstünde baş kalmadı.
Binlerce insan öldü.
Hala deprem denince aklımıza Japonya gelir.
Japonya konuşulur…
Sular çekilmiş, tarlalar susuz kalmış, içme suyuna erişimde büyük sıkıntı var.
Hala susuzluk denince Afrika akla geliyor.
Göç denince Suriye…
Savaş denince Irak…
Ya da Ukrayna…
Olacak iş değil!
Sanki biz efsunlandık.
Kimse bize bir şey yapamaz.
İyi de kuraklıktan dolayı ürün yetişmez olmuş.
Fiyatlar almış başını gitmiş.
Kendi kendine yeten dünyada yedi ülkeden birisi iken, gıdayı ithal eder hale gelmişiz.
Tek sebep kuraklık.
Kuraklık, kuraklık…
Haberiniz olsun sular çekilmiş.
Kıtlık kapıda…
Bilim adamı falan değilim…