Geçtiğimiz haftanın gündemi AKP’li iki vekilimiz ile, Belediye Başkanlığına seçilen Hasan Baltacı arasındaki polemik konusu. Başkan Hasan Baltacı sadece iki kararı uygulamaya koydu, vekiller bunlara karşı demeç verdi.
Görevi devralıp Başkanlık makamına oturan Hasan Baltacı ilk iş olarak makam odasındaki Cumhurbaşkanı RTE’nin fotoğrafını kaldırmak oldu.
Gerekçesi Cumhurbaşkanı olsa da tarafsız değil ve Parti Başkanıdır diyerek savundu.
Şöyle bir geçmişimize baktığımızda böyle bir siyasi olay yaşamamıştık. Eskiden Devlet dairelerinde sadece ATATÜRK fotoğrafları ve Türk bayrakları olurdu. AKP döneminde birçok yozlaşmanın yaşandığı gibi bu durum da yozlaştı. Devlet daireleri 'Cumhurbaşkanı' derken muhalif Belediyeler, muhalif dernek, oda, sendika Parti Başkanı diye fotoğrafını kullanmıyor!
RTE kim? Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanının görevi Anayasa da yazıyor. "Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder." der.
Birliğini temsil ediyorsa seçim mitinglerinde partisi için oy istemek, milletin birliğini temsil etmediğinin göstergesidir.
Devlet organlarının uyumlu ve düzenli çalışmasını temin etmekten ziyade, Anayasa ve yasaların ihlal edildiği iddiası gündemi meşgul etmektedir. Yargı ile Anayasa mahkemesinin karşı karşıya geldiği gibi!
Parti Genel Başkanı ise (ki öyle) diğer parti Belediye başkanları fotoğrafını asmamakta haklılık kazanmaktadır. Bu yönde yasal bir zorunluluk da yoktur.
İki AKP vekilimiz de Avukattır, bizlerden daha iyi bildikleri halde aksini savunmak pek inandırıcı olmuyor! Yani; makam odasında Cumhurbaşkanı/Parti Genel Başkanı fotoğrafını asıp asmamak makam sahibinin tercihidir. Şimdiden Belediye Başkanı ile ilimizin vekillerinin karşı karşıya gelmesi üzücüdür. Doğru değildir.
Ayrıca üç gazetenin aboneliklerini iptal eden Belediye Başkanı tercihini kullanmıştır, nedeni malum; yıllardır var olan ve iktidarın borazanlığını yapan, gazete, tv ,sosyal medya vatandaşın doğru bilgi alma hakkını hep kötüye kullanmışlardır. Başta milli kuruluşumuz olan ve evrensel yayın yapması gereken TRT’nin acınacak ve taraflı yayınları halen devam etmektedir. Karşılığında reytingleri yerde sürüklenmektedir. Bu anlayışın kimseye faydası olmadığı gibi zararı vardır. Bu tercihi de eleştiren sayın vekilimiz Halil Uluay 'doğru' olduğu yönünü gösterse de öğrenmiş olsak.
Bu kadar olayların gelişimi ve sonucu Kastamonu ve vatandaşlarımız için yine 'HÜSRAN' günleri olacak diye düşünmekteyim!
Beklerdik ki, Kastamonu için önemli konuda Belediye Başkanı ve vekiller birlikte hareket etsin ve güçleri birleştirerek vatandaşa hizmet etsin.
Soruyorum şimdi; Belediyenin bir bakanlıkta, genel müdürlüklerde veya merkezi yönetimin herhangi bir makamında işi olsa vekillerimiz yardımcı olmayacak mı?
Belediye Başkanı da vekillerin de olması gereken bir konuda yardım talep etmeyecek mi?
Uzun yıllardan sonra bir Bakana sahip olmuşken onun da yararını göremeyecek miyiz?
Henüz seçimden yeni çıkmışken, birlik ve beraberlik beklenirken siyaseti hizmeti engelleme, yardımcı olmama gibi tavırlara karşı hepimiz karşıyız, istemiyoruz, olduğunda da net açık ve alenen kamuoyunun tepkisi olmalıdır, olacaktır.
Yıllardır yeteri kadar payına düşeni alamamış, 'Batının Doğusu Kastamonu' anlayışını tersine çevirelim.
Daha çok yazacak var ama şimdilik kaydıyla nokta koyuyorum, yankılarını bir görelim!
BAŞKENT ELEKTRİK’İN DİKKATİNE!..
Geçtiğimiz cumartesi günü fırtına oldu, valilik açıklamasına göre 72 çatı uçma olayı yaşandı. Elektrik telleri koptu.
Yıllar önce şehir merkezi bölgesinin 'Alçak Gerilim' hattını yer altına alan kurum, halen Kuzeykent ve yeni yapılaşmaya açılan bölgeler için yine havai hat ile enerji nakli yapmaktadır. Artık tamamı yeraltına alınmalıdır. Fırtına, kış mevsimi nedeniyle olası elektrik kesintilerinden de kurtulalım artık. Yatırım büyük olsa da bir yerden başlanmalıdır.
