Kastamonu Üniversitesi kurulması için sivil toplum örgütleri çok gayret göstermişlerdi 2000'li yılların başında. Hatta üniversite kurulması için dernek bile kurulmuştu.
Sonrasında ülkede başlayan 'her ile bir üniversite' furyasından bize de pay düştü.
2006 yılında resmen Kastamonu Üniversitesi kuruldu. Birçok eksikleri vardı elbette. Yeni bir kuruluşun tekamül etmesi zaman alıyordu. Buna rağmen hızla toparlandı diyebiliriz.
Ta ki; 2011 yılından itibaren bir duraklama ve gerileme dönemi başlangıcına kadar.
O zaman adını ilk duyduğumuz, hakkında birçok rivayetler olan Prof. Seyit Aydın ile Kastamonu tanıştı. Tanıştı ama hakkında ileriki zamanlarda çok olumsuzluklar duyduk.
Örneğin, randevu vermez, kurum içi atamalarda mutsuz insanlar yaratır, mobbing uygular, yani her yönüyle baskıcı yönettiğini duysak da kamuoyu pek ilgilenmezdi diyebiliriz.
Eğitim kalitesinin artırılması amacından ziyade kendi bildiğini okuyan bir yönetici profili olduğu söylenirdi.
Pek çok personelin soruşturmaya maruz kaldığı, mahkemeye verip kazanmalarına rağmen baskının devam ettiği, kaybetse de soruşturma açmaktan geri durmadığı dedikodusunu çok duyardım. Beni de hiçbir ilişiğimiz ve işimiz olmadığı halde, sosyal medyadaki eleştirimden dolayı iki defa mahkemeye vermişti. Yani; ona kimse aksi eleştiri yapmamalıydı!
Bizi ilgilendiren kısım, üniversitenin ülke sıralamasında başarılı ve üst sıralara giden, tercih edilen üniversite olmasıydı. Ne yazık ki bunu da göremedik ve kazandığımız sıralamalardan da geri gidiyorduk.
İlk döneminden sonra rektör seçimi 2015'de bir daha yapılacaktı. Haliyle adaydı, başka adaylarda vardı. Kastamonu sivil toplum örgütleri, memnuniyetsizliklerine binaen tek seçici Cumhurbaşkanına 'Tekrar seçmeyin' diye, sanırım 17 STK imzalı müracaat ettikleri halde ikinci kez seçildi.
Bu dönem hem son dönemi, hem de tecrübe kazanması nedeniyle daha baskıcı olduğu, birçok kişiyi işinden etmek için zorladığı şikayetleri durmak bilmedi. İspatı olmayan akçeli konulardan da duyum alınsa da doğrulamak mümkün değildi.
Hacettepe Üniversitesi bünyesinde eğitim yapan KASTAMONU TIP FAKÜLTESİ olumsuz tutum ve davranışları nedeniyle bir türlü Kastamonu’ya getirilemedi. Tüm kadrosu Kastamonu Tıp Fakültesine ait olan hocalar, hizmetliler ve diğer personellerinin bütçelerini Hacettepe Üniversitesinin keyfiyetine bıraktığından, o zaman inşaatı yarım halde bırakılan tıp fakültesi binası da bekçi bile koymadığından adeta talan edildi. Uzun uğraşlar, mahkemeler, siyasi girişimler sayesinde Kastamonu Tıp Fakültesi ilk mezunlarını bile Hacettepe’de verdikten birkaç yıl sonra Kastamonu’ya gelebildi. Henüz tam olarak bitmeyen okullarına rağmen.
Eski rektör Seyit Aydın’ın bu anlaşılmaz ve bilinmez tutumu yüzünden Kastamonu Tıp Fakültesi en az 12 yıl kaybetti! Maddi yönden kaybettiklerimizden bahsetmiyoruz daha!
Kastamonu’ya sorun olan ruhsatsız 'Öğrenci Yurdu', lojmanlar ayrı bir yanlış karar ve tasarruftu. Geçen yıl bir rapora göre güçlendirmesi yapılan ama Kredi Yurtlar Kurumunun kiralamaktan vazgeçtiği, şimdi ne olacağı meçhul 2000 kişilik yurdun baş sorumlusu kendisiydi!
Görevi bittikten sonra şehri terk etti. Mağdurlar yarım kalan hesaplarının kapanması için şikayetlerde bulundu, yargılama izni verilmese de Danıştay’ın 'Yargılanmalı' kararı sonrasında şikayetçilerin iddiaları üzerine yargı sordu, soruşturdu ve farklı konularda suçlu bularak ayrı ayrı toplamda, dört yıl hapis ve para cezasına mahkum etti.
Kastamonu’ya kalan; eğitimde başarısız bir üniversite, ihtiyaç yokken, yapılma yeri uygun olmayan, kaba inşaat halinde kalan 5000 kişilik bir cami bıraktı. Ayrıca kendi döneminin bir diğer ceza alan, sağ kolu İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Ali Rafet Özkan kaldı.
Dini duyguların temsilcisi saydığımız Prof. Ali Rafet Özkan da -üzülerek yazmak gerekirse- mahkeme kararına göre; 'Görevi kötüye kullanma', 'Sahte belge düzenlemek', 'Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık' suçları sabit görülmüş ve ayrı ayrı olmak üzere toplamda 10 yıla varan hapis cezası ile cezalandırmıştır.
Bir İslam profesörünün bu davranışını okuyucuların takdirine bırakıyorum.
Çok önem verdiğimiz, geleceğimizi hazırlayan üniversitemizin bu duruma gelmesinin acı faturasını ne yazık ki şehir olarak çektik.
Şehrimizin üst düzey rektör dostları, halen hukukunu devam ettirenler acaba bu durumda neler düşünüyorlardır!.. Sanırım 'Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır' diyorlardır.
Bu kadar kayıp yıllardan sonra gelen ve ikinci dönemini sürdüren, Prof. Ahmet Hamdi Topal döneminde üniversitemiz, ülkemizde ve uluslararası sıralamalarda basamak yükseltmesi sağlamış, Kastamonu'yu mutlu etmiştir.
Son güzel haber de yükselmenin devam ettiğini göstermektedir. (Kastamonu Üniversitesi, Times Higher Education (THE) tarafından açıklanan 2025 Disiplinlerarası Bilim Sıralamasında (ISR) 301-350 bandında yer alarak uluslararası alanda önemli bir başarı elde etti. Dünya genelinde 92 ülkeden 749 üniversitenin değerlendirildiği bu sıralamada, Türkiye'den 45 üniversite yer aldı. Kastamonu Üniversitesi, Türkiye sıralamasında ise 13. sırada yer aldı.)
Geçmiş dönemin kaybı olmasa; kim bilir daha nerelerde olabilirdik üniversitemiz diye düşünmeden edemiyorum. Gerçekten çok kaybolan yıllarımız olmuş!