Coğrafya tercih değil kaderdir.
Ortadoğu coğrafyasının yanı başında olmamız her daim bize zarar vermiştir.
Kendi aralarındaki ihtilafların sonucu ve ne zaman göç başlasa istikamet Türkiye olmaktadır. Çok uzaklardan, yani Afganistan’dan bile batıya göç adresi Türkiye’dir.
Diktatör Hafız ESAD ve mahdumu Beşar ESAD Suriye’yi yarım asırdan fazla keyfince yönettiler. Vatandaşlarının hepsi, yandaşı olmayanlar Suriye için eskiden beri ‘açık hapishane’ derlerdi. Fırsatını bulan yurt dışına giderdi yıllardır.
Mülteci olarak Türkiye’ye gelmeleri 2011 yılında başlayan Esad’ın faşizan ve baskıcı tutumu nedeniyle başladı. Baskı arttıkça batıya ilticalar ve mülteci olma talepleri hızla arttı.
Binlerce insani dramların yaşandığını haberlerde duyuyor ve insan olarak üzülüyorduk. Avrupa ülkeleri ise asla gelmeyin, almayız diyerek sınırını kapatıyordu. Kendi yaşamlarına göre elbette haklı yanları da olabilir.
Yani Ortadoğu bir kere daha ‘acılar ülkesi’ oluyordu. Üstelik en uzun sınır (910 km) bizimle olan Suriye’nin, daha sonra Afganların kontrolsuz göçlerinin maddi ve manevi zararını biz çektik!
İş alanlarının kaybedilmesi, kiraların artması, güvenlik sorunları hep bizim zararımıza oldu! Despot Esad sanıldığı gibi yurtsever olmadığı, çapulcu sayılan ve dünyanın terörist ilan ettiği gruplara karşı ‘PES’ diyerek memleketini terk etti!
Kimse beklemiyordu. Bu kadar ürkek, korkak ve kartondan kaplanmış dedikleri kadar olan Esad, soluğu Rusya’nın izni ile Moskova’da aldı.
Suriye halkına yazık oldu! Bu güne kadar haksızlıkla hayatını kaybedenler, hapishanelerde çürüyenler liderlerinin ne kadar ‘basit’ kişilik olduğunu gördüler ama iş işten geçmişti!
Umarım ve beklerim ki; Türkiye’de yıllardır ‘mülteci’ diye kalan, kimisi kayıtlı, kimileri kaçak olanlar bir an önce memleketlerine dönerler! Öyle olursa öncelikle fahiş artışa neden oldukları ev ve işyeri kiraları biraz inmeye başlar. İş sahaları Türk vatandaşlarına açılır, kaçakçılık azalır diye düşünülebilir.
Onların geleceği iyi olur mu diye düşündüğümüzde pek umutlu değilim. Farklı terörist ve etnik grupların bir arada ortak yönetim kurması Ortadoğu anlayışına pek uymaz!
Geçmişte Irak’ta Saddam’ı devirip bayram edenler yıllar sonra onu mumla arar oldu. Aynı şekilde Libya’da Kaddafi’nin linç edilmesi halkına huzur değil, sefalet, kargaşa ve zenginlik içinde yokluk getirdi. Şimdi onu arayan Libyalılar çoğunlukta ama iş işten geçti.
Yani, özetin özeti Ortadoğu ve Arap dünyasının yanlışları bize ‘ZARAR’ olarak dönmektedir. Halkını düşünen, akıllı bir dış politika ile bu sefer olsun zararlı olan ülke olmayız umarım.
Mesele siyasi ve parti meselesi değil ülke meselesidir. Birliğimizden asla taviz vermemeliyiz.
Dilerim kısa sürede sular durulur, çalkantılar sona erer.
Terör yuvalarının merkezi Ortadoğu’da biraz zor ama imkansız değil!