Geçen yıldan itibaren bütçe dikiş tutmuyor. Ek bütçelerle ülkenin açığını kapatmak mümkün görünmüyor.
Üstelik devamlı açık büyümekte.
Hükümet 'TASARRUF' genelgesi yayınlıyor ama öncelikle kendisi uymuyor.
Tasarruf edeceksek hep beraber ve gerçekçi uygulamalarla hükümetten başlamalıdır.
Örneğin, lüks saltanatından vazgeçerek, en üst birimden en alt birime kadar uyulması gerek. Makam arabaları ciddi şekilde azaltılacak ve sıkı denetime tabi olacak ki yakıt ve araç kira bakım giderleri azalsın.
Diğer taraftan 'Ulufe' dağıtır gibi yanlış yapılan bazı destekler kesinlikle kaldırılmalıdır. Bunlardan biri olan, sanırım dünyada örneği olmayan torunlarına bakan anneanneye veya babaanneye yapılan ödeme yanlışlığıdır. İnsan torununa ücretle bakacaksa aile bütünlüğü bozulmuş demektir. Derhal kaldırılmalıdır.
Emeklilerin 'Halk Otobüslerinden' ücretsiz yararlanması da yanlıştır. Hiçbir şey bedelsiz olmaz. Bir miktar indirimli olabilir ama ücretsiz olmamalıdır. Bu da devletin bir kara deliğidir.
Üç-beş bin nüfuslu ilçelere siyasi ağırlığa göre 'Devlet Hastanesi' yapılma yanlışlığıdır. Bir hastane için kaç branşta doktor, hemşire, hasta bakıcı, hizmetli ve cihazlar olması gerektiğini varın siz düşünün. Üstelik bu ihtiyaçları sağlanma imkanı yok iken ısrarla yapmaya kalkmak yanlıştır. Zaten başlandı diyen yerler bile yıllarca sürmektedir ve asla da donanımlı bir hastane olamıyor.
Bunun yerine küçük acil birimli bir sağlık teşkilatı yeterli olmalıdır. En yakın donanımlı hastaneye ulaştırma ekibi sorunu çözebilecektir.
Mevcut hastanelere bile doktor bulamazken yenilerine ve küçük yerlere 'Hastane' yatırımı acilen gözden geçirilmelidir.
İl ve ilçelerdeki mahalle muhtarlıkları kaldırılmalıdır. Artık muhtarlıkla ilgili işler internet üzerinden yapılabilmektedir. Muhtarlık adeta 'İhbarname' bırakma yeri. Devlet muhtara teslim edince alıcısına ulaşmış sayıyor. Kamu da çalışıp, muhtarlık yaparak ikinci bir muhtarlık maaşı verilmesi ne kadar doğru, takdir sizin.
En önemli ve en can alıcı ve büyük bir kara deliği önleyecek tasarruf da Diyanet İşleri Başkanlığında olmalıdır.
Kimse gerçekleri başka yöne çekip, toplumun yumuşak karnı olan din meselesi yapmaya kalkmasın. Realiteyi yazacağım. Biliyorum ki birçok kişi okuduğunu anlamak istediği gibi anlayacak, tepki koyacaktır. Onlara da bir an için düşünmelerini tavsiye ederim.
Birkaç bakanlığın bütçesinden fazla olan DİB bütçesi, yetmediği gibi yılın yarısında ek bütçe talep etmektedir. Haddinden fazla camimiz vardır. Cemaatine baktığınızda Cuma ve Bayram namazları hariç yok denecek kadar az. Buranın elektrik, su ve ısınma masrafları büyük yekün tutmaktadır.
Tarihi camiler hariç, birbirine yakın camilerden birinde ibadet yapılmalıdır. Hatta camiler dernekleri vasıtasıyla faaliyet göstermelidir.
Malum; COVİD-19 (Pandemi) zamanında zorunlu olarak camiler (16 Mart 2020 ile 29 Mayıs 2020 tarihleri arasında) ibadete kapatılmıştı. Bu sağlık yönünden zorunluydu. Şimdi de tasarruf nedeniyle bazı tedbirler alınabilir.
Bir diğer önemli tasarruf sağlayacak, ülkenin kara deliklerinden olan, çok dağınık köylerimizin bir araya veya ortak yerlerde toplu ve büyük köy halinde hayat bulmasıdır. Bu uzun vadeli olmakla beraber, ülkenin büyük sorunlarından biri çözülecektir. Ulaşım, elektrik, sağlık, eğitim ve tarım bütünlüğünde baktığımızda mutlaka bir yerlerden başlanmalıdır. Geleceğe miras, devamlı boşalan ve yok olan köyler değil, üretim ve eğitimin vücut bulduğu köyler olmalıdır.
Ülkenin geleceğini düşünüp, gelişmiş, kalkınmış, eğitimli ve sayılı ülke olmak istiyorsak, siyasi mülahazalar dışında gerçekçi, ayakları yere basan ve taviz vermeden bilimsel projeleri uygulamalıyız. Aksi halde yoksulluğu, fakirliği, geri kalmış ülke olmanın ağırlığı altında ezilmeye devam ederiz!
Yolumuz ve geleceğimiz Atatürk'ün gösterdiği hedef olan 'MUASIR MEDENİYET' ülkesi olmalıyız.
Olabiliriz, coğrafyamız ve genç insan hazinemiz buna çok müsaittir. Yeter ki; kararlı olalım.