Gündem öncelikle ‘ekonomi’ olması gerekirken, Suriye olayları ve terörist başı Öcalan’dan başka konu göremiyoruz!
Bugüne kadar ne terörü gündemden çıkarabildik, ne de adaleti hakkıyla tesis edebildik.
1984 yılında, Türkiye’nin huzurunu hedef alan, binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine sebep olan terörün baş aktörlerinden elebaşı Öcalan, 1999 yılında yakalanarak yargı önüne çıkarılması, Türk devletinin ve milletinin teröre karşı kararlılığını göstermiştir.
Bu kişi yargı süreci sonunda ‘ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet hapis’ cezasına çarptırılmıştır. (O zamanda ‘idam cezası’ kaldırılmış, onun yerine bu ceza uygulanmaya başlamıştır.)
Ancak bu kişinin, terörist başının serbest bırakılması ya da onunla bir tür barış umudu adına görüşmeler yapılması gibi girişimler hem hukukun üstünlüğüne hem de milletin vicdanına zarar vermektedir.
10 binden fazla şehit vermiş, 40 bin sivilin yaşamını yitirdiği bir mücadelede, adaletin tesis edilmesi yalnızca hukuki değil, aynı zamanda ahlâki zorunluluktur.
Çoluk çocuk, kadın erkek demeden masum insanları hedef alan bir terör örgütünün liderinden barış beklemek ya da terörü durdurmasını ummak, tarihe, hukuka ve şehitlerimizin aziz hatırasına, gazilerimizin derin acılarına büyük bir saygısızlıktır.
Dadaylı gazimiz Ferdi Çatal ve onun gibi gazi olan vatan evlatlarına bir sorun bakalım ne diyecekler?
Bu tür yaklaşımlar, terörle mücadelede bedel ödemiş güvenlik güçlerimizi, geride kalan şehit ailelerini ve bu acıların izlerini taşıyan toplumu derinden yaralamaktadır. Teröre karşı verilen mücadele, sadece silahlı bir karşı koyuş değil aynı zamanda adaletin, hukukun ve insanlığın yanında durmayı gerektiren bir duruştur.
Suç işleyenin cezasını çekmesi, toplumsal barışın ve hukuk düzeninin sağlanmasının en temel ilkelerinden biridir. Barış ancak adaletin tam anlamıyla yerleştiği bir ortamda mümkün olabilir. Bu yüzden terörle mücadelenin ve bu mücadelede hayatını kaybedenlerin hatırasına gölge düşürecek her türlü girişime karşı durmak tüm vatandaşların ve devletin ortak sorumluluğudur.
Türk milletinin bu konuda gösterdiği kararlılık ve duyarlılık, geleceğe dair umutlarımızın da temelidir. Hukuku, adaleti ve şehitlerimizin hatırasını korumak bu ülkenin onurudur.
Unutulmamalıdır ki; barış, suçlunun affı ile değil, adaletin tesisi ile mümkün olur.