Cemil KILIÇ

Etik

Cemil KILIÇ

  • 1750

Etik kavramı Yunanca "etos" kelimesinden türetilmiş olup felsefi anlamda ahlaki değerlerin incelendiği bir bölümdür(Thompson, 1985). Ahlak ise kişinin doğru ve yanlış arasında bir seçim yapabilme becerisi olarak tanımlanabilir (Wart, 2003). Ahlak genellikle insanların doğuştan getirdiği veya sonradan kazanılan bir takım tutum ve davranışlardır. Bir anlamda toplumdaki ilkeler ve kurallar toplamı da diyebiliriz (Arslan, 1994 ) Toplumsal yaşamda ahlâk, daha çok töre, kural, erdem anlamında tutum ve davranışları ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır. Etik ise bir sürecin ve nasıl sorusunun anlatımıdır. Bir başka ifadeyle; ahlâk esas ya da içerik ile ilgilenmekte iken etik, usul veya biçim ile meşgul olan davranışları felsefi olarak inceleyen bir soruşturma alanıdır.

Toplumlarda oluşturulacak ahlak anlayışı ve buna bağlı olarak geliştirilen etik ilkeler bir çok disiplinin ortaya çıkmasını sağladığı gibi mesleki etik anlayışının da doğmasına sebep olmuştur. Meslek etiği, bir meslekle ilgili neyin doğru, neyin yanlış olduğunu belirleyen, o meslekle ilgili birtakım davranış kuralları (etik kurallar) oluşturan ve mesleğe mensup kişilerin bu davranış kurallarına uymasını zorunlu kılan, uymayanları meslekten çıkaran, hizmet ideallerini koruyan ilkeler bütünüdür (Atak; Gül, 2014).

Türklerde ahlak eğitimi ailenin etik anlayışı içerisinde anne-baba veya büyükler tarafından verilmekteydi. Bir anlamda anne kızını baba oğlunu "töre" dediğimiz atalardan gelen günlük alışkanlıklar ve değerler ile şekillendirmek suretiyle eğitmekteydiler (Binbaşıoğlu, 1982,). Hem toplumsal kuralların hem de mesleki ilkelerin nesillere aktarımı bizzat rol model alınmak suretiyle yapılmaktaydı. Kısaca birinin yapacağı etik dışı davranış sadece kendisini değil aynı zamanda yetiştiği aileyi ve içinde bulunduğu toplumu da sorumluluğa itmekteydi. Töre ile çepeçevre sarılan toplumsal kurallar bütününde yaşayan Türkler asla ahlaki anlamda kendisini, ailesini veya boyunu sorumluluk altına sokacak davranışlardan da kaçınırdı.

Zamanın ilerlemesi ile birlikte topluluklar, ahlak ve etik ilkeler doğrultusunda millet olma bilinci ile nesillerin yetiştirilmesi hususunda her zaman çalışmalar yaparak kafa yordular. Konfüçyüs eğitimin amacının erdemli yurttaş ve yönetici yetiştirmek olduğunun savunurken; Platon devlet içinde her bireyin ahlaklı, haksever ve akıllı olması gerektiğini vurgulamıştır (Konfüçyüs, 1945, Eflatun, 1962). Aristoteles’e göre ise insan, ahlak eğitiminden yoksun olacak olursa, hayvanlar dünyasının en tehlikelisi olabilmektedir. Ona göre erdemi bilmek yeterli olmayıp ona sahip olmak ve davranış haline getirmek gereklidir. Erdemler, en etkili biçimde toplumsal yaşam içinde kazanılmasının gerekliliğini vurgulamıştır (Binbaşıoğlu, 1982).

Öğretim alanında ahlakla eğitim hep bir arada bulunurlar. Tarihi süreçte özellikle Ortaçağ’da etik değerlerin daha fazla önemsendiği ve öğrencilere bu değerlerin verilmesine çalışıldığı görülmektedir. Buna karşılık Rönesans’tan sonra etik değerlerin yerini öğrencinin bilimsel konularda donanımlı olmasının daha fazla önemsendiği görülmektedir. Bu durumda etik değerlerin arka plana itilmesi gibi bir durumla karşı karşıya olduğumuz söylenebilir. Başka bir sonuç ise hemen her kültürde etik değerlerden erdemin salık verilmiş olmasıdır. Erdemli olmak tüm dinlerde çok önem verilen bir değer olarak algılanmaktadır. Filozofların üzerinde durdukları başka bir konu ise etik değerlerin teoride kalmasının bir anlamı olmadığıdır (Arslan, 2015).

Uygulaması olmayan teorik bir etik değer hiçbir mana ifade etmez. Önemli olan bu öğrenilmiş ve kazanılan değeri hayata sunabilmektir. Bu anlamda tüm değerlerin öğretimindeki baş aktör olan öğretmenin etkisi son derece önemlidir. Öğretmenin erdemli, ahlaklı, haksever ve dürüst olması eğitim teorisyenlerinin üzerinde durdukları önemli bir konudur. Bu ilkelere sahip olan öğretmen ancak öğrencilerini aynı ilkeler doğrultusunda eğitebilir ve geleceği şekillendirebilir.

Atak, S;, Kenan Serdar G.,(2014). Meslek Etiği Kavramları. Ankara: Adalet Yayınevi.

Arslan S., (2015) International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/7 Spring 2015, p. 111-124

Arslan, A., (1994), Felsefeye Giriş, Vadi Yayınları, Ankara.

Binbaşıoğlu, Cavit (1982). Eğitim Düşüncesi Tarihi, Ankara: Binbaşıoğlu Yayınevi.

Konfüçyüs  (1945). Büyük Bilgi, (Çev.: Mukaddere Nabi Özerdem), Ankara: Milli Eğitim Yayınları.

Eflatun (1946). Sokrates’in Müdafaası, Çev.: Niyazi Berkes, İstanbul: MEB Yayınevi.

Thompson, D. F. (1985), “The Possibility of Administrative Ethics”, Public Administration Review, 45, ss. 555-561.

Wart, V. M. (2003), “Codes of Ethics as Living Documents”, Public Integrity, 5, ss. 331-346.

Yazarın Diğer Yazıları