Günümüzde anne babalar, çocuklarının bireysel olarak göstermiş oldukları başarıları ve onların bu anlamda mutluluklarını diğer değerlerden daha fazla önemsemektedirler. Çocuklarımızın yanında merhamet, nezaket, hoşgörü ve duyarlılık gibi erdemli davranışların da önemli olduğunu ne kadar dillendirsek de bunun tesirinin olmadığını görürüz. Çünkü çocuklarımız bizim söylediklerimizden ziyade davranışlarımızı takip ederek büyürler. Çocuklarımıza davranış kazandırmanın en temel prensibi sözlü uyarıların aynı şekilde davranış olarak gösterilmesiyle mümkündür. Bu nedenle çocuklar için; insani değerleri ne kadar övdüğümüzün değil o değerleri hayatımıza ne kadar tatbik ettiğimizin bir önemi vardır.
Günümüzde çocuklarımız; oyun alanlarında, okullarda, sosyal ortamlarda arkadaşlarını veya diğer insanları önemsemiyorsa ailede dillendirilen ve yüceltilen değerlerde sorun var demektir. Aileler hayatı, çocuklarının sürekli başarılı olacakları bir alan gibi görmeleri neticesinde diğer insani değerlerin üzeri kapatılmakta hatta unutulmaktadır. Evet, çocuklarımızın başarıları bizim için o kadar kıymetli ki; her başarı bizim gururumuzu okşamakta ve yaşamdan beklentilerimize bir karşılık olarak değerlendirmekteyiz. Buna karşılık başarısızlıkları da bizi bir o kadar üzmekle birlikte anne ve babalık duygularımızı sorgulamaya itmektedir. Peki, çocuklarımızın her daim ve her alanda başarılı olması bu kadar önemli mi? Başarılı çocuklar mı yetiştirmeliyiz yoksa başarırken insani değerlerini kaybetmeyen çocuklar mı?
Akşam çocuğumuz ile vakit geçirirken çocuğumuza okul ile ilgili sorduğumuz sorulara hiç dikkat ettik mi acaba? Öğretmenin sorduğu soruyu bildin mi? Sınavın nasıldı ve kaç aldın? Oyunda sen mi kazandın? gibi başarı odaklı sorular sormaktayız. Bu şekilde çocuklarımıza, başarının ve başarmanın aile ilişkilerindeki önemini vurgulamaktayız. Böylece çocuğumuzun; vicdanına, aklına her şartta nasıl olursa olsun başarması gerektiğini kazımış oluyoruz. Ebeveynler olarak öz değerlendirme yaptığımızda hiç çocuğumuza; "Bugün hangi arkadaşına yardım ettin? Yiyeceğini kiminle paylaştın? Kaybettiğin bir oyunda kazanan arkadaşını tebrik ettin mi?" gibi erdemli davranışları sergileyip sergilemedekilerine dair sorular soruyor muyuz? Anne baba olarak erdemli davranışlara yönelik deneyimlerimizi, yaptığımız güzel davranışları veya yapamadığımız ve sonrasında pişman olduğumuz yaşantılarımızı hiç çocuklarımızla paylaşıyor muyuz?
Aile içi sohbetlerimizde başarıyı fazlasıyla vurgulamak insani duyarlılıklarda eksikliğe sebebiyet verebilir. Önemli olan burada seçim yapmak değil aksine tüm güzel duyguları çocuklarımıza kazandırabilmektir. Çocuklarımıza iyi kalpli olmayı, başkalarını önemsemeyi, insanlara yardım etmeyi öğretirken onları başarılı bir hayata da hazırlayabiliriz. Yapılan araştırmalar yardımsever, iş birlikçi ve paylaşımcı çocukların akranlarına nazaran daha başarılı olduklarını desteklemektedir. Çocuklarımıza ebeveyn olarak her işin en iyisini yapmaları konusunda teşvik etmeli ve başarılarından dolayı gururlandığımızı hissettirmeliyiz. Ancak bunu yaparken asla insani duyguları ve erdemli davranışları ötelememeli aksine öne çıkarmalıyız. Bizim çocuklarımıza karşı sorumluluğumuz, onların neyi başardığından ziyade nasıl insan oldukları ile ilgilidir. Çocuklarımıza iyi kalpli, erdemli insan olmayı öğrettiğimiz sürece hem kendi çocuğumuzun hem de diğer çocuklarımızın başarısına katkıda bulunmuş oluruz. Yeter ki çocuklarımızın yapmış olduğu güzel davranışları fark edelim ve değer verdiğimizi gösterelim…