Cafer GÜNAYDIN

Okumakla başlayan eğitim

Cafer GÜNAYDIN

  • 1118

Okuma-yazma bilmeyen(1), tüm hayatı boyunca tutarlı ve güvenilir bir hayat çizgisinden sapmayan “Emin” ve “Ümmî” bir insan olan Hz. Muhammed (sav)’in(2); vahyi, vahiy meleği Cebrail (as)’den ilk ve net, “apaçık”(3) sade ama direkt bir emir olan “Oku!”(4) emriyle alması, bu hal ve şekilde de ilk defa vahiyle ve meleği Cebrail (as)(5) ile tanışması(6) insan eğitiminde düşünülmesi gereken ilk meseledir. Öğrenme ve öğretme “Yaratan Rabb”(7) adına okumakla başlarsa öğrenme öğretmeyle oluşan fıtri yaşam normları sünnetullaha dönüşür. Burada öğrenme ve öğretmeden kastedilen şeyin sadece ilahi kaynaklı ilimler olmayıp; insan fıtratında öğrenmeye ve öğretmeye açık olan her çeşit bilginin fıtri gerçekliğinden bahsediyoruz. “Kalem” le başlayan(8) öğrenme serüveni, öğrendiklerini başkalarına da kalemle öğretmeye “insana bilmediğini belleten!” in(9) “Sonsuz Kerem” iyle devam edecektir.(10)

İnsan her an ve her yerde ilk başta öğrenmeye hazır ve öğrendiğini de geliştirebilir olarak yaratılmıştır. Çünkü insan fıtrat olarak buna hazır yaratılmıştır.(11) Aksi bir hayatı tercih etmesi, yani öğrenme ve öğretmeyi geliştirmeyip hem kendine ve hem de kainata aykırı bir tarifi imkansız bir süreci, sünnetullaha zıt bir var olmayı seçerse, varlığı alemde bir virüs etkisi yapar. Öğrenme ve öğretme devam ettiği sürece  eğitim bu sürecin neresindedir?

İşte burada ayete geri dönersek, sadece alemlerin Rabbi Allah (cc) adına okumakla başlanması gereken bu ilahi ikaz ve terbiye veya yönlendirme ne dersek diyelim bu öğrenme ve öğretme zeminini Fıtri Eğitim oluşturur. Fıtri eğitim zeminine oturtulamayan her öğrenme ve öğretme, psiko-sosyolojik ve sosyo-ekonomik bir dejenerasyonun başlangıcına götürür.

“Oku!” emriyle başlayan fıtri öğrenme, okumanın olmadan öğrenilemeyeceğini ve öğrenmenin de zemininin “yaratan rabbinin adıyla” okumadan fıtri eğitimin olamayacağına bir işarettir. Bu “Oku” emirle başlayan öğrenme süreci; “insana bilmediğini belleten!”(12) “Sonsuz Kerem sahibi” Rabb’in bilinmeyenin bilinmesini istemesiyle, O’nun adıyla ve O’nun için bu sürecin fıtri eğitim zeminine oturtulmaktadır.

Ve bunu, tüm peygamberlerine yaptığı gibi son elçisine (sav) de “Oku!” emri şeklinde vahiy göndererek ilk defa başlatan “Sonsuz Kerem sahibi” olan Rabbü’l-Alemin olmuştur.

Öğrenme sonucu oluşan bilgi ve sahibi olan bilgin (Âlim)e; “..De ki: "Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?.."”(13) buyuran Rabbimizin değer vermesi, fıtri eğitimin zemininde Allah’ın (cc), Adem (as)’e tüm isimleri, kavramları öğretmesi bu eğitim meselesinin başlangıç noktasını teşkil eder.(14) Oluşan bilginin ve bilenin değerini ortaya koymaktadır. Yoksa insan istese de istemese az ya da çok yaşamak için bir şeyleri bilir, bilmek zorundadır da… Burada kutsanan bilgi gerçek, mutlak bilgidir. Gerçek, mutlak bilgi ise fıtri terbiye zemininde ortaya çıkan iki cihanı da aydınlatan bir ilahi bilgi nurudur.

Kur’an’da,  Allah (cc) isminden sonra en çok kullanılan isim “Rabb” ismidir. "Rab" kavramının içinde, öğretmek, eğitmek ve geliştirmek anlamları vardır. Bütün bunların bilgi ile olacağı gerçeği de ifade edilmiş olmaktadır. "Rab" kavramının eğitim ve öğretim manası ele alınınca, şu soruyu sormamız gerekiyor: İnsan, kendi şahsiyetini ve bilgiyi ne ile geliştirir? Bu sorunun cevabını şu âyette bulmaktayız:

“Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe hâlis kullar olunuz.”(15)

Bu âyet, daha çok bilginin öğretim boyutunu gündeme getirirken, şu âyet de eğitim boyutuna dikkat çekmektedir:

“Din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür! ”(16)

Yani bilginin bir boyutu öğretimi ilgilendirirken diğer bir boyutu da eğitimi ilgilendirmektedir. İşte burada bilginin alınışı, bilgi olarak kabul görmesi, eğitime faydası bilginin hangi zeminde hizmet vermesi gerektiği konularıyla yakından alakalıdır. Öğrenme-öğretme sürecinin amacını ve hedefini belirleyen eğitimin amacı, bilginin kimliğini ve hedef kitlesini belirlemektedir.

Sonuç olarak bugünkü eğitim sistemi tamamen rabbânî anlamda ve zeminde olmayıp, makyavelist, pragmatist, materyalist v.d. insan bilgisine giren şehevi ve dünyevi virüslerin etki ve neticesiyle en güzel şekilde ve halde yaratılan insanın(17) fıtrî ekseninden çıkartılarak yeryüzünde Rabbinin halifesi (sahibi) olan insana(18) değil; bireyin bağımsız dünyasına ve çıkarına hitap eden ama çare olamayan bir dünya görüşüne dayandırılarak yeryüzün tüm sosyo-ekonomik-kültürel tüm sahalarında olduğu gibi eğitim alanlarına da fesat tohumlarını saçmaya devam etmektedirler:

“Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, «Biz ancak ıslah edicileriz» derler.”(19)

“İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.”(20)

Dip notlar:

1 (7/ARAF/157-158; 29/ANKEBUT/48; “Biz yıldızların hareketinden hesap çıkarmayan ve yazı yazmayan bir milletiz.”-Müslim, Sıyam: 15)

2 (3/Âl-i İmran /144; 33/AHZAB/40;47/MUHAMMED/2; 48/FETİH/29; Ayrıca 61/SAF/6 ayetiyle de isminin “Ahmet” olduğunu biliyoruz.)

3 (26/ŞUARA)193-195

4 (96/ALAK/1-5)

5 (53/NECM/5; 19/MERYEM/64; 2/BAKARA/97; 81/TEKVİR/19-21; TDV. İslam Ansiklopedisi, VII, “Cebrail” md.)

6 (“Bazen melek bana bir insan olarak temessül eder ve benimle konuşur, ben de onun söylediğini tastamam bellemiş olurum…” Buhari, Bed’ul–Vahy,2; 53/NECM/6-18 )

7 (96/ALAK/1)

8 (96/ALAK/4)

9 (96/ALAK/5)

10 (96/ALAK/3)

11 (95/TÎN/4)

12 (96/ALAK/5)

13 (39/ZÜMER/9)

14 (“Ve O, Adem'e her şeyin ismini öğretti” 2/BAKARA/31)

15 (3/ÂL-İ İMRAN/79)

16 (5/MAİDE/63)

17 (95/TÎN/4)

18 (2/BAKARA/30)

19 (2/BAKARA/11)

20 (30/RUM/41)

Yazarın Diğer Yazıları