“Madem yaşamaya geldik dünyaya
Benim de her şeyde bir hakkım vardır…”
Yaşamak zorunda kaldığını hissetmek… Psikolojik bir durum…Niçin yaşadığını sorgulamak…
Yaşamak denilince neyi yaşamak? Hayattan, yaşamdan beklentiler… Bu düşünceler, bu metaforlar içinde kıvrım kıvrım kıvranan insan!..
Hele bir de “yaşamak”tan kastı zevkü sefa ve arzularını gerçekleştirememenin verdiği ıstırap içinde her gün yaşamak, daha doğrusu yaşamak zorunda kaldığını yaşamak… İnsan veya insanlık bu girdabın içinde…
“Nice ümit dolu hayat yolunda
Yolunu kaybeden garip ne yapsın.”
Bu şarkının sözleriyle kendini avutarak aklamak; çaresizliğine sarılıp çareyi beynini uyuşturarak geçiştirmek… Hayatı geçiştirmekle anı yaşamak…
Bu durumu sadece ben mi görüp dert ediniyorum? Hayatı bu cihetten sadece ben mi okuyorum? Cevap “Evet” ise niye? Sorular… Sorular…. Sorular… Sorular çok da cevaplar nerde ah o cevaplar?
Cevapları bulmak , cevaplamak; gerçekleri görmek, göstermek istiyorum ama ne çare?
Herkes mutlu olmak istiyor, sorun istemiyor… Nasıl olacak? Sorunları görmeden sorunlar sorular nasıl çözülecek? Bu sorumluluğu kaldırabilecek, gereğini yapabilecek o direnç, o dirayet, o sabır, o merhamet var mı bende? Hep muamma! Hep sıkıntı! Hep yılgınlık ve yalnızlık!
Mutluluğu, huzuru nerde bulsam da alayım hemen? Hangisi gerçek yaşanılanların hangisi yalan, ya da sanal?
Günümüzde dillere pelesenk olmuş sanal gerçeklik diye bir teknik kavram sosyal hayatımızın merkezine yerleşivermiş. Hayatın bu sanal gerçekliği içerisinde oyalanmak; mutlu, başarılı bir birey rolü oynamak… İyi de bu rol, bu senaryo reyting yapsa da sonuç ortada… Bilmem… Gitsin gittiği yere kadar! “Hem bak herkes öyle…”
“Her şey haktan ama zulmetmek kuldan!” bu mısrası en can alıcı cümlesi şarkının… Zulüm karanlığın çaresizliğin diğer bir adı… Tüm bu sanal gerçeklik olarak yutturulan modern hayatın zulüm içerisinde kalan, karanlıklar ve çaresizlikler içerisinde kıvranan hayatlar içinde yalnız kalmışlığın, bunu itiraf edememenin verdiği utangaçlığın bile farkındalığından bihaber olmak… Bu düşünceler, sorular, sorunlar beni bitap düşürdü…
“Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime…
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime….”