Büyülerdi beni güzel ellerin,
Birde ince ayak bileklerin..
Sadece ellerini sevmek yeterdi bana.
Ve bir akşam;
“Bırak ellerimi, bir kadın yüreğiyle sevmeli,
Ben seni yüreğimle seviyorum.”, demiştin.
Gönlüm akıp giderdi tatlı sözlerinle...
Ve iyi bilirdim;
Kıymet bilmeyen ellere düştüğünde nasılda solduğunu bir gülün
Bir kenara atıldığında hızla solup yok olduğunu güzelliğinin
İçimde acıyan bir şeyler olurdu....
İnsanın güzelliği içinde olmalı, yüzü önemli değil derlerdi,
Yalandı!
İçindeki güzelliğiydi belki de yüzüne yansıyan ama
Ortak duyguydu yüzündeki güzellik
Ve doğruydu;
Bir kadın yüreğiyle sevmeliydi, elleriyle değil.
Elinden tuttuğunda kalbine değebilmeli eli.
Ve sevmezse soğuktu kadının elleri...
*
Benden ayrılmak istediğini o akşam anlamıştım, ellerin buz gibiydi.
Yüreğin değil ellerin seviyordu
Mektubun masanın üstündeydi;
“Zamanla gerçek yerini bulurmuş akan sular.
Küçük akıntılar ise okyanuslara ulaşamadan kururmuş..
Dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkıyorum, hoşça kal…”
*
“Hak etseydik birbirimizi gitmezdi ellerinin sıcaklığı”, diye düşünmüştüm.
Sen yüreğini alıp gitmiş, bense soğuk ellerinin anısıyla kalmıştım...
Yüzün de önemliydi, duygularında. Senden ayrıldığımda hemen o güzel yüzünü özlüyordum.
Ellerim üşüdüğünde ellerini özlüyordum.
Narin, zayıf parmaklarını.
Sense, ellerimi bırak, kadın yüreğiyle sevmeli diyordun.
O son gece yüreğin değil ellerin seviyordu.
*
Yüreğiyle sevmeyen bir kadının ellerine sahip olmam neyi değiştirirdi ki?
Güle güle sevdiğim, okyanuslara olan sevdalar seni bulsun…