Yıl, 1451
MS. 15.Yüzyıl
Cenevizli bir kâşif olarak tanıdığımız Kristof Kolomb hayata merhaba der.
Denizlere sevdalıdır.
Gençliğinde denizlere duyduğu ilgiyle o dönemin haritalarında gizemli "terra incognita" olarak adlandırılan keşfedilmemiş toprakları araştırmak üzere yola çıkar.
Kolomb'un ilk büyük macerası, 3 Ağustos 1492'de İspanya'nın Palos de la Frontera Limanı'ndan başlar.
Günler ve aylar süren yolculuğu, 2 Ekim 1492'de San Salvador Adası'na ulaşır.
Amerika kıtasına ulaşmış olmasına rağmen kendisini hâlâ Doğu Hint Adaları'nda zannediyor ve adaya ayak basan yerli halkı "Hintli (İng. Indian)" olarak adlandırıyordu.
Bu nedenle de günümüzde Amerika yerlileri hâlâ Kızılderililer (İng. Indian) olarak anılır.
Kolomb, yeni kıtanın topraklarına ulaşmış olmasına rağmen Doğu Hint Adaları'na geçiş sağlayacak bir rota bulamaz ancak umudunu kaybetmeden 1493, 1498 ve 1502 yıllarında üç kez daha deneme yapar.
Son seferine 9 Mayıs 1502'de İspanya'nın Cadiz Limanı'ndan çıkan Kolomb, 147 denizci ve sancak gemisi Capitana ile zorlu bir yolculuğa başlar.
Fırtınalar, saldırılar ve salgına maruz kalan Kolomb, gemilerini Jamaika adasına çekmek zorunda kalır..
25 Haziran 1503'te karaya oturan gemileriyle birlikte Kolomb, Jamaika'da yaklaşık bir yıl mahsur kalır.
Jamaika'nın yerli halkı olan Aravak Kızılderilileri, Kolomb ve ekibini sıcak bir misafirperverlikle karşılar.
İlk başlarda yerel halk, onlara yiyecek ve barınak sağlarlar…
Zamanla günler haftalara, haftalar aylara dönüştükçe Kolomb ve yerli halk arasındaki ilişkilerde gerginlik belirdi.
Kolomb'un ekibi, yerli halka kötü davranmaya başladığında Aravaklar, onlara gösterdikleri yardımlarını keserler…
*
Tam bu sıkıntılı anlarda "Regiomontanus" lakaplı Johannes Müller von Königsberg, 15. yüzyılda yaşamış Alman matematikçi ve astronom Regiomontanus, 1475-1506 yılları arasında gelecek astronomik olayları, gökyüzünde neler olacağını anlatan bir almanak yayımlar.
*
Denizcilerin başucu kitabı olan bu almanak, Kolomb'un da elinin altında da vardır.
Almanağı inceledikçe ekibini kurtaracak bilgilere de erişir.
04 Mart 1504'ün perşembe akşamı, tüm Dünya'da görülecek bir Ay tutulması gerçekleşecektir.
Bu bilgiye ulaşır…
*
Aklına son derece kurnaz bir fikir gelir…
Ay tutulmasından üç gün önce Kolomb, Aravak şefi ile bir toplantı düzenler.
Onlara Tanrı ile haberleştiğini, Tanrı ile konuştuğunu söyler.
Şefe, kendilerine yiyecek sağlanmamasının Hristiyan Tanrısı'nı çok öfkelendirdiğini dile getirir. “Tanrı size çok kızıyor, size öfkeleniyor” der.
Bu işler düzelmezse üç gün sonra ay dedeyi gökyüzünde kan rengine çevireceğini söyler… Böyle devam edilirse her şeyi karanlık yapacağını da ekler…
*
Gerçekten de üç gün sonra 29 Şubat gecesi dolunay soluklaşır…
Ay alev rengine dönmüştür…
Yerli halk, bu olağanüstü manzara karşısında dehşete kapılarak Kolomb'un gemisine doğru çığlık çığlığa koşuşmaya başlarlar.
Kolomb'a, Tanrı ile iletişim kurması için âdeta yalvarırlar…
Kolomb, kalabalığın önüne çıkar, yüksek sesiyle hakla hitap eder..
Tanrı ile görüştüm, der. Tanrı'nın onları affettiğini ve Ay'ın eski hâline döneceğini söyler…
Ve tutulma sona ererken dediği gibi, Ay yavaş yavaş normale döner…
Çünkü tutulma sona ermiştir.
Tutulma sona erdiğinde Tanrı tarafından affedildiği sanan yerliler mutlu bir şekilde yaşamlarına devam ederler..
Ve böylece halk, eski hizmetlerine tekrar dönerler…
Herkes Kolomb ve ekibi Jamaika'dan ayrılana kadar onların peşinden ayrılmadan hizmet ederler…
Daha da fazla hizmet etmek için yarışırlar…
*
Kolomb'un oğlu, o ânı günlüğüne şöyle yazmıştır:
“İnleme ve feryatlarla birlikte, her yerden gemilere doğru geldiler, yiyecek ve içecekler getirdiler, Tanrı'ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar.”
Kolomb, bilginin gücünü kullanmıştır.
Ve sonra Kolomb seyir defterini şu notu düşer:
“Haziran 1503. Cehalet her zaman köleliği getirir.”
Yararlanılan kaynaklar: haberhurriyeti.com, webtekno.com