Sağlık insan hayatının en önemli olayı…
Sağlık olmayınca bu koca kenti bize verseler bile bir anlamı yok
Olmuyor işte, hastayken hiçbir şeyin tadı tuzu olmuyor…
Hastayken her güzellik kaybolup gidiyor…
*
Keşke her derdin, her acının, her özlemin bir reçetesi olsaydı.
Her ayrılık acısını bir reçete yazarak gönül sızısını giderebilseydik keşke,
Her kötü kalbin kötülüğünü yok edecek bir ilaç olsaydı, ne hoş olurdu, değil mi?
Yine her kötünün, şiddetin acımasızlığın bir ilacı olabilseydi.
Bir reçete ile gönül yaralarının tedavisi olabilseydi…
Her kara aşkın da bir aşk reçetesi olsaydı...
Sevip kavuşamayanların ya da kavuşup hayallerinin tam tersi ile karşı karşıya kalanların durumlarını da bir reçete ile düzeltebilseydik.
Belki işte o zaman hüzünler azalır, gözyaşı da en aza inmiş olurdu.
Ama olmadı, olamadı, tarih ne gözyaşını yok edebildi, ne de acılarını, hüzünlerini yok edebildi…
*
İnsanın insanla olan derdi, insanın insanla olan savaşını sona erdirecek bir reçete bulunmuş olsaydı!
Dünya bambaşka bir şeye dönüşmüş olurdu.
Ama olmadı işte,
Olmadı!
Konunun asıl özeti ise, insanlık mutluluk yaratacak kadar başaralı olamadı.
Bu yaşam, süresi sınırlı olan bu hayatı daha mutlu, daha sevecen, daha sevgi dolu olarak yaşayacak kadar güçlü olabilseydi keşke..
*
Kural olarak hastaneye girmek bile, insanı psikoloji olarak olumsuz etkiliyor, insanın içini düşük bir enerji kaplıyor, o koridorlarda düşük bir enerji ile dolaşıyorsun. Oraya gelenler zaten hasta, hasta olmasa bile bir hastanın yanında geldiği için kendileri de yarı yarıya hasta gibi hissediyorlar…
Sonuçta hasta ve hastalığın olduğu bir merkezdesin ve sen bunun içindesin.
Nasıl etkilenmeyesin?
Ağlayan çocuk sesleri de varsa, iş tamamdır zaten…
Ve ağlayan çocukları sırada ya da koridorda duyan bebekler de etkileniyor, şaşkın gözleriyle etrafa daha dikkatli bakar hale geliyorlar….
*
Kendi adıma konuşursam hastane işlerini hiç sevmiyorum.
Hani derler ya muhtaç da olmayalım eksikte olmasın diye, gerçekten çok doğru…
Hepimiz zamanı gelince her şeye muhtaç olabiliyoruz.
Ve hastane çalışanlarına, doktorlara şiddet haberlerine son derece sinirlenirim, çok kızarım. Gelen hasta kim olursa olsun, eğitimde en çok okuyan ve sürekli yeni bilgiler içinde çalışmasını sürdüren doktorlar sonuçta. İşin en garip tarafı ise, ömrü boyunca bir doktor kadar asla kitap okuyamayacak olan insanların cahilce davranışları asla kabul edilemez.
Hani bazen de kız çocuklarının okumasına karşı olup, hastaneye karısını, anasını getirince biz “kadın doktor isteriz” demezler mi?
Bu kafa yapısını da zaten ömrüm boyunca anlamış değilimdir.
Diğer yandan ilaç dediğimiz de ticari bir pazar.
İlaç üretim patronlarının düşünce sistemi ile sağlıklı bir insanın düşüncesi asla bir olamaz.
İlaç üretene öncelikle ilacını pazarlayacak hasta gerekir ki, yaptığı üretimi satabilsin.
Bu olayın farklı bir boyutu, bu yazıyla ilgisi yok..
*
Sağlıklı yarınlar hepimizin, herkesin olsun… [Aşk Yazarı Mustafa Çifci®- İstanbul, Kasım 2023]
Sağlık, kadın dünyası, ilaç pazarlama konularını zincirleme sırasıyla duygularınızı da tek kalemle ifade etmeniz muhteşem????
Bu nasıl düşünce anlamak mümkün değil, o zaman hastaneyede gitmemen gerekir...
:Kadın doktor' mevzuu bilinçli olarak dindarlığa yöneltmektir. Mütevazi olamayacağı, bunu isteyen sözde din tüccarları 8-10 yaşlarındaki kızların evlenmesini doğru bulan hem dinin, hem de insanlığın yüz arasıdır! Bu kafalar, şeyh, şıh ne ise karılarını sunanın sevap olduğunu düşünen P... K yerdir!