Mahalli seçimlere beş aydan az bir zaman kaldı. Siyasi partilerde ve aday adaylarında kıpırdanmalar, hareketlilik, kulis faaliyetleri her geçen gün artıyor.
Mütedeyyin seçmen artık bir kısım belediyelerdeki yolsuzluk, rüşvet, ahlaksızlık, irtikâp dedikodu ve söylentilerinden bıkmış vaziyette.
Halka hizmet, Hakk’a hizmet düsturunu göz önünde bulundurup, hiçbir dedikoduya, şaibeye fırsat vermeden, dürüst ve namusluca bu kutsal görevi hakkı ile yerine getiren ve halk tarafından sevilen birçok belediye başkanı ve belediyeler de var.
Kamu kuruluşları ve belediyeler halk için çalışan ve halkın işlerini gören kuruluşlar olup burada görülen işler doğrudan milletin her ferdini ilgilendirmektedir.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz sözü boşuna söylenmemiştir. Siz bu kurum ve kuruluşlarda açık, şeffaf iş yapmaz, eş dost, akraba veya belli bir kesimin menfaatine gizli, kapı arkası işlere girerseniz, kiminle oturup kalktığınızı bilmezseniz dedikodu da bitmez şaibede bitmez.
Eğer iftira atılıyor derseniz ki, kirli siyasette bunlarda oluyor o zaman bir kenara çekilip susmaz var gücünüzle atılan iftiraları çürütürsünüz.
Kastamonu Belediyesinde bildim bileli bu rüşvet, irtikâp, yolsuzluk, usulsüzlük, kayırma dedikodu ve şaibeleri bir türlü bitmedi, bitmiyor. Yerel gazetelerin günümüzden geçmiş yıllara arşivlerine baktığınızda bunların birçoğunu göreceksiniz.
Doksanlı yılların başında bizzat yaşadım. Önce para istendi, itiraz edip sıkıştırınca, belediye araçları için istiyoruz dediler. Ne için istersen iste arkadaş. Kanunda, kanun dışı istenilen her şeyin adı irtikâptır. Haksız bir taleptir.
Halkın zihnini bulandıran ve dedikoduya, şaibeye sebep olan işlere gelince, arsa bina takası, partilisinden halka hiçbir faydası olmayan bina alımı, şaibeli kılıfına uydurulmuş yandaşa arsa satışları, yandaşlarına ve partililerine kayırmalı ballı çeşitli ihaleler, naylon faturalı işler, inşaatlarda kılıfına uydurulmuş kat artırımları, ihtiyaç olmadığı halde belediye şirketlerine alınan kayırma personeller başta geliyor.
Tabi bir de bunlara çanak tutanlar var. Bir önceki yazımda, Ankara seyahatimde Çankırı'da karşılaştığım bir olayı paylaşmıştım. Adam diyor ki (yiyordu ama çalışıyordu, iş yapıyordu). İşte çanak tutmak buna denir.
İş yapıyordu diye hırsızlığı, rüşveti, yolsuzluğu meşru gören şu mantığa bakar mısınız. Zihniyete bakar mısınız. Bunu demek çalana da yiyene de ortak olmak demektir. Para hırsı, mal hırsı, insanın insanlık ayarlarını bozmuş.
Belediye başkanlık makamı onurlu, saygın bir makamdır. Buranın gömleği makama oturana uymayınca kimisine dar geliyor kimisine bol. Sonrası, sonrası şekillerle malûm.
Nasıl bir belediye başkanı sorusuna gelince, mütedeyyin seçmen artık, şaibesiz, işinde başarılı, sevilen, tanınan, samimi, güler yüzlü, namuslu, ahlaklı, gösterişten uzak, makamın havasına kapılmayan, halka hizmetten başka bir hesabı ve hevesi olmayan, mütevazi, herkese aynı mesafede olan, gözü ve gönlü tok, halka hizmeti gerçekten samimiyetle Hakk’a hizmet olarak gören, ahiret korkusu olan, hasılı, dürüst ve şaibesiz belediyecilik neymiş millete gösterecek bir başkan bekliyor.
Böylesi var mı? Çıkar mı? Bekleyip göreceğiz…