Uzmanlardan ebeveynlere 'Momo oyun' uyarısı
Son günlerde hızla yapılan ve çocuklarda olumsuz davranışlara sebep olan 'Momo' adlı oyun konusunda anne ve babaları uyararak her üç çocuktan birinin oyunun etkisinde olduğuna dikkat çeken Psikolog Mert Dravor, "Çocuğunuz oyun ve video içeriklerinin hipnotik yönlendirmelerine maruz kalmış olabilir" dedi.
Geçtiğimiz yıl ortaya çıkan ve birçok ailenin çocuğunda ani başlayan olumsuz davranışlarından sorumlu olan “Mavi Balina”, “Mariam” ve “Grany” gibi oyunlara benzeyen “Momo” adlı oyun konusunda uzmanlar, anne ve babaları dikkatli olmaları konusunda uyardı.
Oyunun ve video içeriklerinin, çocuklar üzerinde yoğun kaygı ve korkuya bağlı yıkıcı davranışların oluşmasına neden olabileceğini belirten Psikolog Mert Dravor, “Eğer çocuğunuz okulunu ve derslerini ihmal ediyor, hobilerine olan ilgisini kaybediyor, gece uyumakta problem çekiyor, sizinle olan iletişimi tekdüze düşüyor ve tek başına tuvalete veya yatağa gitmekte dirençli davranışlar sergiliyorsa çocuğunuz ‘Momo’ adlı oyun ve video içeriklerinin hipnotik yönlendirmelerine maruz kalmış olabilir” dedi.
“Her üç çocuktan birinde Momo oyunu etkisi görülüyor”
Her üç çocuktan birindi Momo oyununun etkisinin görülebildiğini vurgulayan Dravor, “Bizim Kastamonu’da ve çevre illerde bu konu hakkında bizlere çok fazla bu konuyu danışanlar var. Ailelerin şikayeti bir anda geceleri bağırarak uyanması, tuvalete giden çocuğun artık tuvalete bile gidememesi, tırnak yeme davranışının gözlemlenmesi, akademik alandaki düşüşlerin nedeninin araştırılması için bizlere yönlendirilen çocuklarda terapatik süreci ilerletirken görüyoruz ki çocuklar, kaygı ve korkunun aslında bu görüntülerden dolayı olduğunu görüyoruz. Bizler, bu seansları sürdürürken en az üç seansın bir tanesinde çocuklarda görülen bu kaygı ve korkuların nedeninin Momo olduğunu görebiliyoruz. Dolayısıyla da Kastamonu ilinde de çevre illerde de bu durumla ilgili muzdarip olan pek çok çocukların olduğunu gözlemliyoruz” diye konuştu.
“Momo oyunu, internet kullanıcıları üzerinde derin bir etki oluşturuyor”
Momo adlı oyunun internet kullanılıcıları üzerinde kısa sürede derin bir etki oluşturduğunu ifade eden Dravor, “Sanal zorbalık içeren soluk bir cilt, fesat bir gülüş ve patlak gözlere sahip olan karakterin oyunu olarak karşımıza çıkan ‘Momo’ Keisuke Aizawa’nın Japon halk hikayelerindeki Ubume adlı hayaleti tasvir ettiği bir heykele aittir. Heykelin görüntüsü internet kullanıcıları üzerinde kısa sürede derin bir etki oluşturdu ve internet kullanıcılarının heykelle ilgili korku hikayeleri uydurmaya başlaması ile birlikte çocukların servis seyahatlerinde, teneffüs aralarında, kurdukları oyunlarda konuşulan ve ilgi ile merak edilen bir konu haline geldi. Çocukların oynadıkları oyun ve video platformları aracılılığıyla asılsız hikayeler oluşmasına neden olan ‘Momo’ günden güne çocukların ruhsal sağlığını tehdit edebilmektedir” şeklinde konuştu.
“Momo oyunu, küçük yaştaki çocukları hedef alıyor”
Sanal zorbalık içeren Momo oyununun ve video içeriklerinin, özellikle küçük yaştaki çocukları hedef aldığını dile getiren Dravor, “Küçük yaştaki çocukların bilişsel gelişimleri henüz tamamlanmadığı için bu tür oyun ve video içerikleri çocuklarda yoğun kaygı ve korku yaratabilmektedir. Çocuklarda oluşan yoğun kaygı ve korkuların sonucunda çocukların öz güvenlerini etkileyerek çocukların günlük işlevsel davranışlarında olumsuz sonuçlar oluşturabilir. Momo’ya maruz kalan çocuklar genellikle dersleri ihmal etmeye, tırnak yemeye, dikkat problemleri ile karşılaşmaya, hobilerine karşı duyarsızlaşmaya, daha az sosyal davranışlarda bulunmaya ve tek başına tuvalete gitmek ya da kendi yatağında uyuyamamaya kadar pek çok sorun ile karşılaşabiliyor” ifadelerini kullandı..
“Momo oyununa karşı bilgisayar, tablet ve cep telefonu kullanımına sınır getirilsin”
Momo gibi oyunlara karşı çocukları bilgisayar, tablet ve cep telefonu kullanımında sınır getirilmesi gerektiğini vurgulayan Psikolog Mert Dravor sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuğunuzun ‘Momo’ hakkında bir bilgisinin olup olmadığını öğrenmeye çalışırken konuyu direkt olarak sizin açmanız onları utandırabilir ya da korkutabilir çünkü merak ettiğinizi düşündüğünüz şeyle belki çocuğunuz hiç karşılaşmamış dolayısıyla zihninde hiç var etmemişte olabilir. Bundan dolayı çocuğunuza soru sorarken ‘Ne söylediğinizden çok nasıl söylediğinize’ dikkat etmeniz fayda var. Örneğin, ‘Bugünlerde seni rahatsız eden bir görüntü gördün ya da bir hikaye duydun mu?’ Serviste veya teneffüslerde arkadaşlarının sana tuhaf bir hikaye anlattığını düşünüyor musun?’ gibi yaklaşımlar çocukların kaygılarının anlaşılması konusunda daha sağlıklı olabilir. Bir diğer yaklaşım şekli ise bilgisayar, tablet ve cep telefonu kullanımına sınır getirilmesinden geçiyor."
“Çocukların oynadıkları veya izledikleri oyunları kontrol etmeleri gerekiyor”
“Çocuklara verilen bilgisayar, tablet veya telefon gibi cihazların çocuklar tarafından ancak evin ortam kullanımı olan alanlarda verilmesi ve zaman zaman çocukların oynadıkları veya izledikleri oyunları kontrol edeceklerini belirtmeleri bu tip oyunların çocuklar tarafından gizli bir şekilde oynanması veya izlenmesine engel olacaktır. Her ne kadar çocuğunuzun ev içerisinde oynadıkları oyunların temalarını ve izledikleri videoların içeriklerini takip ettiğinizi düşünüyor olsanız dahi bu denli gerçek olmayan hikayeleri öğrenen çocuklar etrafında bulunan diğer çocuklara başta teneffüs aralarında olmak üzere kurdukları oyunların içeriklerinde hatta okul servisi gibi çevrelerde paylaşımda bulunabiliyor. Dolayısıyla ailelerin, öğretmen ve servis çalışanları dahil olmak üzere iletişim halinde olması da çocukların gerek akranları gerek ise farklı kişilerce istenilmeyen hikayeleri duyma ve görüntülere maruz kalması konusunda önemli bir engel oluşturacaktır.”