Türkiye'de boşanma olgusu ve boşanma nedenleri
Türkiye'deki son on yıllık verilere göre en önemli boşanma nedeni geçimsizlik, ikinci sırada terk, üçüncü sırada zina bulunuyor.
Türk aile yapısının karşılaştığı sorun çeşitleri incelendiğinde, boşanma olgusu; yirmi yıl kadar öncesinde toplumsal açıdan çok da önemli bir problem olarak görülmesede, ilk sıralarda yer almaya başlamıştır. Günümüzde Türkiye’de kitle iletişim araçlarının yaygınlaşarak toplumu ele geçirmesi, sahip olunan temel değerlerin yozlaşmaya başlaması, kırsal alandan kentlere olan aşırı göç sebebiyle nüfusun kentlerde yoğunluk kazanması, bireysel değerlerin öne çıkması ve tüm bunların yanında ailenin sona ermesine neden olan şiddet ve boşanma kavramı gün geçtikçe kişisel ve toplumsal minvalde daha önemli ve ciddi bir kavram halini almıştır. Gün geçtikçe anlamında değişimler yaşanan aile olgusu, birlik olma anlamını birçok kişi için eskisi kadar yoğun biçimde ifade edememektedir. Yaygınlaşan medya kanalları, temel değerlerde yaşanan değişimler ve benmerkezciliğin gelişip kişileri etkisine alması ile bireylerin aile olgusunda değişimler yaşanmış, aileye bakış açıları değişmiştir. 1930 ile 1989 yılları arasında Türkiye nüfusunun takribi 4 kat artmış iken, yanı sıra boşanmaların da aynı yıllarda 12 kat arttığı gerçeği konunun ehemmiyetini göstermesi açısından dikkate değerdir. Bu sonuçlara bakılarak atılacak en doğru adım; hukuksal açıdan boşanmaları zorlaştırmaktan ziyade, sosyal politikalar geliştirerek aile fertlerini boşanma noktasına getirmeyecek önlemler alınmasıdır. Boşanma başvurularının %75 kadarı kentlerde ve hatta %60 oranında kadınlar tarafından yapılmaktadır. Kentlerde kadınların başvuru yapma oranı yüksek iken, kırsal kesimlere gidildiğinde erkeklerin başvurusunun yüksek olduğu görülmektedir. Boşanmaların sayısındaki artışın nedenleri arasında yaşanan toplumsal ve sosyal değişimler ve bu değişimlerin aile yapısını etkilemesi yer almaktadır. Aile üzerinde birçok komplike yansımaları bulunan kentleşme nedeniyle de boşanma sayılarında artış görülmektedir. Değişen özgürlük algısı geleneksel bağlılık ve sorumluluk bilincini sekteye uğratmış, ayrıca dinsel ağırlığı bulunan kurum ve kişilerin evlilik konusundaki baskıları da azımsanmayacak ölçüde azalmıştır. Tüm bunların sonucu olarak toplum, boşanan bireylere daha fazla hoşgörülü yaklaşmaya başlamıştır. Çiftlerin çocuk sahibi olmayışı ya da az çocuk sahibi olması, bireylerin boşanma yönünde karar almasını kolaylaştırmıştır. İstatistiki veriler de az çocuklu ailelerde boşanma oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir. Kadının toplumsal hayata katılımının artması, kadın haklarının iyileşmesi ve eğitim seviyelerinde yaşanan artış gibi tek tek incelendiğinde olumlu görülen değişimler, umulanın aksine evlilik konusunda çiftlerin uyumunu sağlamamıştır. Ailenin sahip olduğu yaşam kalitesi artarken, aile bireyleri ciddi rol çatışması yaşamaya başlamıştır. Türkiye’de son on yıllık veriler incelendiğinde resmi kayıtlara geçen en önemli boşanma nedeni geçimsizliktir. İkinci sırada terk, üçüncü sırada ise zina bulunmaktadır. Geçimsizlik sebebiyle boşanan kişilerin oranı bu on yıllık verilere göre %94’ün altına düşmemiştir.
Kemal Kaya - https://www.kemalkaya.av.tr/