TÜRKAV Hacı Eşref'i unutmadı
Kastamonu Velilerinden Hacı Eşref dualarla anıldı.
"Kastamonu'nun manevi değerlerini anma" programları kapsamında TÜRKAV Kastamonu Şubesi son dönem velilerinden olan Hacı Eşref Benlioğlu’nu kabri başında dualarla andı.
Program TÜRKAV Kastamonu Şube Başkanı Hamdi Özden’in konuşmasıyla başladı. Konuşmasında Hacı Eşref'in hayatı hakkında bilgi veren Özden, Deli Eşref veya hacı olduktan sonra Hacı Eşref denen Eşref Özbenli (eski şöhreti ile ve mahallî ağızla Benlizâdeler veya Benlioğlu/Benloğlu) H.1324/M 1906 yılında, Mustafa ve Nebiyye’den, Kastamonu’da doğmuştur. O, aslında varlıklı bir ailenin oğludur. Aile, eski İnebolu yolu üzerinde bulunan Hacorta Köyündendir. Babası Hacı Mustafa’nın 1912 Balkan Harbi’nde asker iken şehit olmuştur.
Eşref Özbenli’nin yaşı icabı nasıl bir eğitim gördüğüne dair her hangi bir belge bulamamakla birlikte, sahih derecede, namazlarını kılmasına; az ve öz konuştuğunda hikmetli konuşmalarına bakılırsa onun en azından bir mahalle mektebi eğitiminden geçmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Tavır ve hareketleri ile meczûb biri olarak tanınan Deli Eşref, çarşı ve sokaklarda dilenir; çok az konuşur, sabır kelimesini sıkça söylerdi. Herkesin verdiği parayı almaz ve herkesten de para istemezdi. Bilhassa buluntu paraları kabul etmez; ayyaş, kumarbaz gibi kişilerle, kazancında helallik görmediklerinin paralarını verseler de almazdı. Topladığı bu paraları kimsesiz fakir kişilere, öksüz ve yetimlere, muhtaç okul öğrencilerine, çeyiz hazırlığı yapan fakir kızlara; kırlarda ve köy yollarında bakımsızlıktan kullanılmaz hale gelmiş suların tamiri gibi hayır işlerine sarfederdi.
Rastladıklarından 'Kuruş ver', 'Kuruş, kuruş…' diyerek para istermiş ancak o asla mücerred bir para dilencisi olmamıştır. Aldığı paraları, manevi bir ilhamla, helal ve temizlik derecelerine uygun keselere koyar ve onları uygun olan yerlere harcarmış.
TEK BAŞINA BİR VAKIF
Hamdi Özden, Hacı Eşref'in tek başına bir vakıf gibi faaliyetler yaptığını, okulların açılmasıyla, şehirdeki ve bazı köylerdeki ilkokullara giderek muhtaç öğrencileri tespit eder ve kimi okula 50 pabuç, kimi okula 40-50 önlük, kimine defter, kitap ve benzeri zaruri ihtiyaçları götürerek öğrencilere dağıtırdı. Bunları aldığı esnafa peşinen borçlanır, hesaplar açtırır ve topladıklarını kesesi doldukça o dükkânlara götürüp boşaltır, sayılanı hesaptan düşürterek peyderpey borçlarını kapatırdı. Onun bu halini bilen hiç bir esnaf itiraz etmez, hatta bizim de hayrımız dokunsun düşüncesiyle aldıkları mallarda ikrâmda bulunurlardı. Yaptıklarına ilâveten topladığı paralarla sokakta yaşlı, bakımsız bir fakir görse kadın olsun, erkek olsun hemen en yakın bakkaldan yiyecek bir şeyler alır hatta ihtiyaç durumuna göre giyecek malzemesi de alarak kendisine verirdi. Şehrin hangi mahallesinde olursa olsun yaşlılıktan dolayı evinden çıkamayan düşkünleri araştırır, ihtiyaçlarını alarak evlerine kadar götürürdü.
Kaynaklara göre Eşrefin yanında üç adet para kesesi bulunurmuş. Sahipleri marûf ve güvenilir kimseler olan bazı kişiler (Muzaffer Ertaş) ve bazı dükkânlarda emanet para kutuları da varmış. Meselâ Halıcı merhum İbrahim Selvi’nin, şehrin diğer güvenilir esnafının; daha sonraki yıllarda Kemal Pattabanoğlu’nun dükkânları böyle yerlerdenmiş. Oralara zaman zaman kesesini boşaltır, biriktirdiği paraları bütünletir, bir hayır için böylece stokta bulunurmuş. Aniden gidip meselâ bana 10 lira ver, diyerek para istediği dükkân sahiplerinin, çekmecelerinde bulunan kutusunu açtıklarında tamamı tamamına 10 lira bozuk para bularak şaşkınlığa düştükleri çok olurmuş. Eşref tarafından sayılması, hesabının yapılması mümkün olmayan bu halin izahı gerçekten zordur.
Eşref, küfür bilmediği gibi küfürbazlardan uzak durur, onların verdiklerini almazdı. Çok gezer, gezdikleri yerlerde dâima âlim ve şeyh kişileri ziyaret eder, şayet fotoğraflarını eline geçirirse onları cebinde taşırdı. Şehirlerarası selâm getirenleri, önceden karşılayarak alır; selâmı getiren, unutup söylememişse hemen karşısına çıkarak 'Hani benim emâneti niçin vermedin?' der, böylece muhatabını şaşkınlığa uğratırdı. Bunun örnekleri oldukça fazladır.
Hacı Eşref topladığı paralarla hırsızlara cüzdanını kaptırıp parasız kalanlara, hastahanede çaresiz bekleyenlere yardım elini uzatır. Yürütülen bazı hizmetlerin altında bulunan gerçek eli bilmediğimizi itraf etmeliyiz. Özden, Kastamonu halkı tarafından sevilen bu değerli şahısları unutmamak gerekir, TÜRKAV olarak manevi büyükleri hatırlamanın bir görev olduğu bilinciyle hareket ettiklerini söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
Daha sonra Kabir başında okunan Yasin’i Şerifin ardından yapılan hatim duasıyla program sona erdi.