Sosyal Fobisi Olanların Tanı Ve Tedavisi Ücretsiz
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Özyıldız Güz, psikiyatri ve nöroloji bölümlerinin ortaklaşa bir çalışma yürüttüğünü hatırlatarak...
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Özyıldız Güz, psikiyatri ve nöroloji bölümlerinin ortaklaşa bir çalışma yürüttüğünü hatırlatarak, “Bu çalışmada sosyal fobi tanısı konan hastaların tanıları, tedavileri, beynin işlevi ile ilgili testleri ve beyin MR’ları ücretsiz çekilecek” dedi.
Son yıllarda yapılan araştırmaların sosyal fobisi olan kişilerin beyninin sağlıklı kişilere göre daha farklı çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Hatice Özyıldız Güz, “Eğer sizde aşağıdaki belirtileri okuduktan sonra kendinizde bu hastalık olabileceğini düşünüyor ve çalışmaya katılmayı düşünüyorsanız aşağıdaki adreslere başvurabilirsiniz. Hastalık olup olmadığını nasıl anlayacağız? ‘Sadece bir saniye için gözlerinizi kapatın ve bir odaya girdiğinizi ve orada bazı arkadaşlarınızı ve meslektaşlarınızı gördüğünüzü düşünün, birden yere doğru bakıyorsunuz ve üzerinizde hiçbir giysinin olmadığının farkına varıyorsunuz’. Sosyal fobisi olan kişilerin bir toplumsal durumla karşılaştıklarında neler hissettiklerini bu senaryo çok iyi anlatmaktadır. ‘Büyük bir utanç duyarsınız, odadan kaçıp gitmek istersiniz, sanki ölecekmiş gibi olduğunuzu hissederseniz, hiç kimseyi yeniden görmek istemezseniz’. Sosyal fobi, bireyin başkaları tarafından yargılanabileceği kaygısını taşıdığı toplumsal ortamlarda mahcup ya da rezil olacağı konusunda belirgin ve sürekli korkusunun olduğu bir kaygı bozukluğudur. Kişiler başkalarıyla etkileşimde bulunmalarını gerektiren ya da bir eylemi başkalarının yanında yerine getirmeleri gereken durumlardan korkarlar ve bunlardan olabildiğince kaçınmaya çalışırlar. Başkalarının kendileriyle ilgili olarak anksiyeteli, zayıf, kaçık ya da aptal gibi yargılarda bulunacağını düşünürler. Ellerinin ya da seslerinin titrediğinin farkına varacaklarıyla ilgili kaygılarından ötürü toplum önünde konuşmaktan korkabilirler ya da düzgün bir biçimde konuşamıyor gibi görünmekten korktukları için başkalarıyla karşılıklı konuşurken aşırı kaygı duyabilirler. Diğer insanların ellerinin sallandığını görmesinden utanç duyacaklarından korktukları için başkalarının yanında yemekten, içmekten ya da yazı yazmaktan kaçınabilirler” diye konuştu.
Toplulukta konuşma, sosyal ortamlarda kendini ifade edebilme gibi konularda çekingenliğin sık görülen bir durum olduğunu ifade eden Güz, “Bunların büyük bir kısmı hastalık kapsamında değildir. Hatta bir işe başlamadan önce ‘yapamazsam rezil olur muyum?’ düşüncesi kişiyi motive eder ve daha iyi hazırlanmasına yardımcı olur. Sosyal fobi demek için ise kişide korkunun yanı sıra kaçınma davranışlarının olması gerekmektedir. Ya da kişi kaçmıyorsa, bu duruma katlanmaya kendisini zorluyorsa büyük bir sıkıntı yaşar. Ayrıca sosyal fobide kişi korkularının aşırı ya da anlamsız olduğunu bilir. Eğer gerçekten korku duyulabilmesi anlamlı bir olay varsa, tanı sosyal fobi değildir. Örneğin sözlüye hiç çalışmamış bir öğrencinin sınıfta adının çağrılmasından korkması gibi” şeklinde konuştu.
Sosyal fobide korkulan durumla karşılaşıldığında bedensel belirtiler ortaya çıktığını vurgulayan Güz, “Bunlar yüz kızarması, terleme, ağız kuruluğu, çarpıntı, nefes kesilmesi, nefes darlığı, mide barsak sisteminde rahatsızlık, diyare, kas gerginliği, titreme gibi. Bu sırada aklından geçen düşünceler ‘güçsüzüm, yetersizim, çirkinim, beğenilmiyorum, sevilmeye layık değilim, hata yapmamalıyım, mükemmel olmalıyım, kaygılı olduğumu belli etmemeliyim, rahat davranmalıyım, kusursuz görünmeliyim, herkesin beğenisini kazanmalıyım’ şeklindedir. Bu düşünceler sonrasında oluşan kaçınma belirtileri ise korkulan ortama girmeme, korkulan ortamı terk etme, göz temasından kaçınma, ilgisiz şeyler düşünme şeklinde olabilir” ifadelerini kullandı.