Savcı, mühimmat davasının her bir sanığının 22 yıla kadar hapsini istedi

Afyonkarahisar'da 5 Eylül 2012'de 25 askerin şehit olduğu, 8'i asker 11 kişinin yaralandığı mühimmat deposu patlamasına ilişkin davanın ilk duruşması Eskişehir'de başladı.

  • 15632
Savcı, mühimmat davasının her bir sanığının 22 yıla kadar hapsini istedi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Afyonkarahisar’da 5 Eylül 2012’de 25 askerin şehit olduğu, 8’i asker 11 kişinin yaralandığı mühimmat deposu patlamasına ilişkin davanın ilk duruşması Eskişehir’de başladı.

Eskişehir 1. Hava Kuvvet Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde görülen davada tutuksuz sanıklar Albay Veysel Özbay, Binbaşı Ali Duran, Üsteğmen Tuncay Aydın ve 25 şehidin yakınları hazır bulundu. Davaya Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Avukat Metin Feyzioğlu’nun 30 dakika izlediği duruşmada savcı, olayla ilgili iddianameyi okudu. Askeri savcının iddianameyi okuduğu sırada bazı şehit yakınlarının söz konusu ifadeler karşısında fenalaştığı görüldü. Bu nedenle Mahkeme Başkanı iddianamenin özetinin okunmasını talep etti.

Savcının okuduğu iddianamede yer alan askeri ve sivil bilirkişi raporlarına göre, Afyonkarahisar 41. Mühimmat Bölük Komutanlığı'nda bulunan depolara Susurluk’taki mühimmat deposundan 18 Haziran’da 245 ton el bombası, 368 ton 105 milimetre obüs mermisinin sevk edildiği belirtildi. 4 -5 Eylül 2012 tarihlerinde aynı personel tarafından istif işlemlerinin yapıldığı sırada patlamanın olduğu, ilk patlamanın etkisiyle şok dalgaları, basınç ve hararetin tetiklemesiyle de kütle halinde patlamanın meydana geldiği, bu sırada personelin tamamının cephanelikte bulunduğu kaydedilen iddianamede, 150 ton el bombası, 105 adet top mermisinin patladığı ve akabinde 13 milyon 594 bin 114 liralık maddi hasarın meydana geldiği vurgulandı.

PATLAMADA TERÖR VE SABOTAJ BAĞLANTISI YOK

İddianamede yer alan askeri savcılık raporunda ise ayrıca mühimmatın istiflendiği depoda emniyet tedbirlerinin alınmadığı, eğitimsiz personel kullanıldığı, çalışan personelin iyi dinlendirilmediği ve bunların uyarılarının dikkate alınmadığı ifade edildi. İddianamede denetçi personelin iyi denetim yapmadığı, gece çalışmasında deponun iyi aydınlatılmadığı, istiflemenin aceleyle birliğe yeni katılmış yeteri kadar eğitimi olmayan personel tarafından yapıldığı, istiflemenin saat 23.00’e kadar yapıldığı bildirildi.

Denetim yapılacağından tasnif ve istifleme işlemlerinin kısa sürede yapılmaya çalışıldığı, depo içinde görüş zorluğu ve aydınlatma yetersizliği olduğu ifade edilen iddianamede, olayın bir terör saldırısı ya da sabotajdan kaynaklanmadığına dikkat çekildi. İddianamede, “MİT. Emniyet, jandarmanın ayrı ayrı yaptığı araştırmalarda söz konusu olayda herhangi bir terör şüphesinin olmadığı ve terör kaynaklı bir bağlantının bulunmadığı tespit edilmiştir.” ifadesine yer verildi.

ERLER: MÜHİMMATI ARAÇLARIN FARLARIYLA TAŞIYORDUK

Görgü tanığı askerlerin ifadelerinin okunduğu sırada ise şehit yakınlarının sanıklara tepki gösterirken göz yaşlarına hakim olamadığı gözlendi. İddianamedeki söz konusu askerlerin ifadelerinde, “Askeri araçların farlarıyla çalışıyorduk. Raylı sistem olmadığından 25-30 kiloluk mühimmatları elle taşıyorduk. Hiç bomba eğitimi almadım. Hatta bomba bile görmedik. Mühimmatların kutularını bile açmadık. Ancak bizlere tehlike saçmaz dediler. Geceleri kaldırıp çalışmaya çıkardılar. Gece geç saatlere kadar çalıştıktan sonra Binbaşı Ali Duran, ‘gidin banyo yapın, rahat uyur dinlenirsiniz’ dedi.” sözleri dikkat çekti.

SAVCI, HER BİR SANIK İÇİN 3 YILDAN 22,5 YILA KADAR HAPİS TALEP ETTİ

İddianameyi okuyan savcı her bir sanık için müspet ve bilinçli taksirle birden fazla ölüme ve birden fazla yaralanmaya sebebiyet vermek suçundan dolayı TCK’nın 85/2 ve 22/3 maddeleri gereğince 3 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasına, ayrıca oluşan 13 milyon liralık kamu zararının yasal faiziyle birlikte sanıklar tarafından ortaklaşa karşılanmasını talep etti.

SUÇLAMALARI KABUL ETMEYEN ALBAY: HABERİM OLSAYDI OLAYLAR BÖYLE OLMAZDI

Ardından sanıkların savunmalarına geçildi. Tutuksuz sanıklardan Albay Veysel Özbay, hakkındaki iddiaları kabul etmedi ve mühimmatın istiflenmesi sırasında kendisine herhangi bir bilginin verilmediğini ileri sürdü. Mühimmatın yer değiştirilmesi konusunda kendisinin emir verme yetkisinin olmadığını öne süren Özbay, şöyle konuştu: “Bu yetki, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Başkanlığına aittir. Birlik içerisindeki mühimmatların istiflenmesi de birlik komutanın görevidir. Bana bu konuda bilgi verilmesine gerek yok. Keşke haber verilseydi de engelleyebilseydim. Alacağım tedbirler farklı olurdu. Haberim olmadı ve yetemedim. 4 Eylül’de başlayan faaliyetle ilgili Binbaşı Ali Duran bana bilgi vermedi. 5 Eylül’de mesai bitiminde emirler vererek ayrıldım. Tuncay Aydın’ın savcılıkta benim çalışmalarla ilgili bilgim olduğu yönündeki ifadeleri gerçeği yansıtmıyor. Nitekim 7 -8 Eylül’de verdiği Tahkikat Komisyonu’na verdiği ifadesinde bu konuya değinmedi. Aydın, bana telefonda da konuyla ilgili bilgi vermedi. Tuncay Aydın, faaliyetlerin devam etmesine rağmen bana bir şey söylemedi. Türk Silahlı Kuvvetlerinden Alay Komutanı seviyesindeki biri makamı terk ederken takım komutanı seviyesindeki birisine böyle bir şey söylemez. Bilgi verecekse birlik komutanı verir. Şayet böyle bir şey denilseydi birlik komutanını çağırır, bu faaliyetleri sonlandırarak gerekli önemleri aldırırdım. Ali Turan da bana tasnif ve istifleme çalışmalarıyla ilgili de bilgi vermedi. Mart ya da nisan ayında 32 nolu depoyu kontrol ettim. Daha sora depoyu görmediğimden deponun da karışık halde olduğuna dair bilgi yok."