"Çiftçilerimiz üvey evlat muamelesi görüyor"
CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, 'Dünyanın en pahalı mazotunu, ilacını, gübresini, elektriğini kullanan çiftçimiz, faiz-haciz kıskacına bilerek ve istenerek itilmiştir' dedi.
Baltacı; “Çiftçimiz, sorunlarını dile getirmek amacıyla kutlanan Dünya Çiftçiler Günü’ne maalesef perişan ve geleceğinden umutsuz girmek zorunda bırakılmıştır.
Ülkemiz yakın zamana kadar kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyken, uygulanan yanlış tarım politikaları ve bu politikalardaki anlamsız ısrar nedeniyle tarımda, hayvancılıkta net ithalatçı konumuna düşürülmüştür.
Dünyanın en pahalı mazotunu, ilacını, gübresini, elektriğini kullanan çiftçimiz, faiz-haciz kıskacına bilerek ve istenerek itilmiştir. Girdi maliyetlerini çok yüksek, tarım ve hayvancılığa verilen desteğin çok yetersiz olduğu ülkemizde, tarladaki ürünü karşılığını bulmayan çiftçilerimiz borç batağı içerisinde yüzmektedir.
17 yıl önce çiftçilerimizin bankalara olan borcu yaklaşık 5 milyar lira iken bu borç 2019 yılıyla birlikte 100 milyar liraya ulaşmış, yaklaşık 20 kat artmıştır. İktidardan adeta üvey evlat muamelesi gören çiftçilerimizin sorunlarının çözülmesi ve tarıma gereken desteğin verilmesi ülke ekonomisinin geleceği açısından yaşamsal niteliktedir.
Çiftçilerimizin içinde bulunduğu zor koşullardan kurtulabilmelerinin tek yolu uygulanan yanlış tarım politikalarından bir an önce vazgeçmektir.
Yediğimiz her lokmada alın teri olan, bu topraklara dört elle sarılıp, üreten, bereket katan, var eden Kastamonu çiftçisi, ülkemizin diğer bölgelerine göre çok daha zorlu koşullarda üretim yapmak zorunda olduğu için tarım politikalarındaki hataların bedelini daha derin hissetmekte ve çaresizliği katlanmaktadır.
Tosya’da Türkiye’nin en kaliteli pirinci yetiştirilirken, Tosyalı pirinç üreticimiz ürettiğini satamaz, kazanç elde edemezken Türkiye sadece 2018 yılında 200 bin tonun üzerinde pirinç ithal etmiştir. Bu ithalat karşılığında yabancı üreticiye yaklaşık 115 milyon dolar kazandırılmıştır. Tosyalı pirinç üreticisi kan ağlarken bu iktidar; Çin, Arjantin, İtalya, Hindistan, Ukrayna, ABD ve hatta Myanmar’daki pirinç üreticisine para kazandırmayı yeğlemiştir.
Taşköprülü sarımsak üreticisi ektiğini satabilecek mi yoksa Gökırmak’a mı dökecek bu endişeyle başını yastığa koyarken, Çin’den ithal edilen sarımsak öyle büyük bir tehlikeyi de beraberinde getirmiştir ki aromasıyla övündüğümüz Taşköprü sarımsağı dahil sarımsakta yerel çeşitlilik neredeyse bugün tükenme noktasına ulaşmıştır.
Tamamı ithalata dayalı olan ve dövize bağlı olarak fiyatı artan tohum, ilaç, gübre ve mazot gibi girdilerin fiyatında yüzde 100'e varan artışlar olmasına rağmen ton başına buğday alım fiyatında yüzde 29, arpada ise yüzde 33 artış ancak yapılmıştır.
Çiftçi buğdayını 2019 yılında kilosu 1 lira 35 kuruştan satacaktır. Geçen yılki fiyatı 1 lira 5 kuruş olan buğdayın yeni fiyatı kur farkı dikkate alındığında aslında yaklaşık yüzde 14 düşmüştür. Dünya fiyatlarının altında bir fiyatla üretici bugün resmen ezdirilmektedir. TMO’nun üreticinin elindeki ürünün tamamını almadığı da göz önüne getirildiğinde, aslında üreticiye verilen bir fiyat garantisi olmadığı görülmektedir. Üretici yine ürününü serbest piyasada daha düşük bir fiyatla satmak zorunda kalacaktır.
Buğdayda alım fiyatını beklentinin çok altında açıklayan AKP hükümetinin 31 Aralık 2018 tarihi itibariyle belli olması gereken 2019 yılı pancar fiyatıyla ilgili 6 aydır sessizliğini koruması kabul edilebilir değildir. Şeker pancarı üreticisini yıllardır belirsizlikle baş başa bırakıp, fabrikayı satmak için elinden geleni yapan iktidar, özelleştirme kararından dönmeyeceğini bir kez daha göstermiştir.
AKP hükümetlerinin ithalata dayalı tarım politikalarıyla ülkenin gıda güvenliğini tehlikeye atmaktan çekinmediği, müjde diye açıklanan buğday alım fiyatlarının ithalat lobisine göre belirlendiği açıktır.
Geleceğimiz için, üreten bir Türkiye için bin bir çeşit ürünü üretme potansiyeline sahip topraklarımıza, çiftçimize sahip çıkmalıyız. Ürettiğini yok pahasın satan, geçimini sürdüremeyip, köyünden göç etmek zorunda kalan çiftçilerimizin, üretim gücüne devlet desteği, ÖTV, KDV’siz mazot ve üretime dayalı tarım politikasını mutlaka uygulamalıyız.
Biliyoruz ki satamadığımız ürün bizim değildir. Dışa bağımlı politikalara son verip üreten Türkiye’yi yeniden yaratmalıyız.
Tarım yeniden ayağa kaldırılmadan, ekonomideki kırılganlıkların giderilmesi ve ülke ekonomisinin güçlendirilmesi mümkün değildir. Gelecek tanzim satış noktalarında değil; çiftçinin nasırlı ellerindedir. İçinde bulunduğu zor koşullara ve her geçen gün artan sorunlara rağmen üretmeye devam eden emeği ve alın teriyle toprağımıza değer katan çiftçilerimizin günü kutlu olsun.”