'Özel bireylerin özel insanı'

Haber sitemiz köşe yazarı Emin Eğri, hizmetleriyle Kastamonu'ya değer katmış Yusuf Öz ile söyleşi yaptı.

  • 247
'Özel bireylerin özel insanı'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Haber sitemiz köşe yazarı Emin Eğri, hizmetleriyle Kastamonu'ya değer katmış Yusuf Öz ile söyleşi yaptı.

“Yaşama ve topluma değer katanlar her zaman için takdir edilmelidir. Bu şekilde sosyal, ekonomik, huzurlu yaşam imkanı toplumun mutluluğunu ve umudunu artırır.” diyen Emin Eğri şöyle devam etti:

“Bu yazımızda bahsettiğim değerleri toplumla en iyi şekilde paylaşan, 50 yıllık dostum, Sayın Yusuf Öz'ü örnek çalışmalarından dolayı tanıtacağım. Bakalım ne hizmetlerle Kastamonu’ya değer katmış.”

Emin Eğri: Sayın Yusuf Öz, bilmeyenler için siz kendinizi nasıl anlatırsınız?

Yusuf Öz: 1952 Çatalzeytin doğumluyum. Küre madenlerinde 25 yıl çalıştım. Küre’de ikamet ettim. Emekli olunca Kastamonu’ya yerleştim. Alçı dekorasyon ve inşaat işlerine girdim. Bu arada 12 yıl önce de, herkesin de bildiği gibi ‘Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’ni kurarak hizmet etmeye başladım.

Emin Eğri: Sizi bu görevleriniz haricinde sosyal hayatta, farklı alanlarda da görev aldığınızı biliyoruz. Siyaset, spor gibi. Spor alanına girişiniz nasıl oldu?

Yusuf Öz: Malum, Küre’nin gençlerinin spor yapacak imkanı pek yoktu. Biz o zaman arkadaşlarla bir araya geldik ve ne yapalım diye düşünmüştük. Küre’nin güzel insanları ile lisenin salonunda bir toplantı yaptık. Rahmetli Belediye Başkanımız Ayhan Er de bize gönülden destek verdi. Hatta o toplantıda kulübün renklerinin ne olması gerektiği konuşulurken, hiç unutmam, oradaki perdenin rengi hoşumuza gitmişti. Arkadaşlar da beğenince ‘Bordo Beyaz’ olarak kabul ettik. Perdenin bordo rengi ilgimizi çekmişti. Kulübümüzün adı ‘KÜRE BAKIR SPOR’ olarak temelini atmış olduk. Burada ismini sayamayacağım veya sayarsam aklıma gelmeyene hata yapmış olurum diye söyleyemiyorum. O zamanın güzel insanları ile kulübü kurduk. Bu karardan sonra Recep Alpaslan arkadaşımızla İstanbul’a giderek futbol kulübüne malzemeler aldık. Formasıydı, eşofmanıydı, ayakkabısıydı aldık ve o sene çok güzel bir takım çıkartmıştık. Yıl sanıyorum 1979 idi. O günden bugüne de bazen isimlerini değiştirmiş olmasına rağmen Küre Spor varlığını sürdürüyor. Şimdi faal olmasa da ileride yine faaliyete geçeceğini düşünüyorum. Küre’de bir futbol sahası olmayışı, ligde Kürespor’un olmayışı beni gerçekten üzüyor.

Emin Eğri: Yıllarca Küre’ye bir futbol sahası ve kapalı spor salonu yapılamadı. Coğrafi yapı mı, bürokratik engellerle mi olmadı. Bunun nedeni hakkında neler dersiniz?

Yusuf Öz: Bürokratik engellerden ziyade, bürokratik engeller aşılabilir ama o zamanki değerli dostlarımızın bu işe yeteri kadar ilgi göstermediklerinden diye tahmin ediyorum. Bugüne kadar yapılmayışı yanlış durum. Madeni işleten Cengiz grubuna söylense yapılabilir diye düşünüyorum. Ama buna samimiyetle eğilen insan gerekiyor.

Emin Eğri: Bu işlere eğilecek kişi yerel yönetimlerdir. Belediye Başkanı, Kaymakam gibi. Bunlardan da ilgi yok mu?

Yusuf Öz: Evet, yerel yetkililerden ve bu ortamı kavrayamayan sivil toplum örgütlerinden  de kaynaklanıyor gibi geliyor bana.

Emin Eğri: Uzun yıllardır aynı zamanda siyasi hayatın içindesiniz. Şimdi siyasi durumunuz ne durumda?

Yusuf Öz: Gençlik yılları dediğimiz 18 yaşından beri siyasetin içindeyim. Uzun süre sendikacılık yaptım Küre Madende. DSP’nin kurucular kurulu üyesiydim. Aynı zamanda SHP’nin Küre ilçe Başkanlığını yaptım. Sonrasında Kastamonu’da CHP’nin Başkan Yardımcılığı ve Merkez İlçe Başkanlığını yürüttüm.

Siyaset bana göre bir yaşam biçimi bir sanat gibi diyorum ama maalesef günümüzde sıkıntılı oldu, ben de uzun zamandan beri kendi işlerimden dolayı da siyasetten uzaklaştım. Bu arada servisçilerin de başkanlığını yaptım bir süre. Hakkaniyetle çalıştığıma ve oradaki insanlara adil bir şekilde hizmet ettiğimi düşünüyorum. Artık siyasetten uzak kalmaya çalışıyorum. Yaşımız da bir yere kadar geldi, gençler daha iyi yapar diye mesafeli davranıyorum.

Emin Eğri: İnşaat sektörüne de girdiniz bir süre. Halen devam ediyor mu?

Yusuf Öz: Kastamonu’da ‘Alçıpan’ yapımını biz getirdik, ASKAR yapı olarak. İki oğlum ve çalışanlarımızla çok güzel işler yaptığımıza inanıyorum. Bu arada 115 dairelik inşaat yaptık, sattık. Bugün de özel okulumuzda devam ediyoruz. İnşaat işlerini bırakmadık ama günümüz şartlarında sektörün durumu sıkıntıda. Bu nedenle beklemeye aldık kendimizi. Duruma göre hareket edeceğiz.

Emin Eğri: Şimdiki esas işiniz olan ‘özel bireyler’ eğitimi konusuna gelirsek, insana dokunan bu hizmete nasıl ve neden başladınız?

Yusuf Öz: Bir dostumun vasıtası ile bu hizmete 12 yıl önce girdim. Güzel işler yaptığımıza inanıyorum. Bunu açarsak; aldığımızda 30 kişinin altındaydı öğrencimiz, şimdi 300'ün üzerinde. Bu da büyük başarıdır benim açımdan. 36 personelimizle, görme hariç diğer branşlarda öğretmenlerimizle hizmet ediyoruz. Öğrencinin raporuna göre, uzaklığına göre haftada bir veya birkaç kere gelen bireylerimiz var. Her ilçemizden gelenler var. Bu gelenlerin tüm masrafları taşıma dahil bize ait. Yalnız devlet taşıma işinde bizlere destek olması gerekiyor. Çünkü bu ciddi bir yük. Zaten devletin bu bireyler için yaptığı ödeme yeterli değil. Ekonomik şartlardan dolayı az olmasına rağmen biz bu kurumu açalı 12 yıldan beri çok büyük hizmetler yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Devlet, bakanlık bu özel bireyler için çok önem veriyor. Ciddi bir mesafe katedildi. Bu eğitime gönül veren herkesi ve değerli personelime de şükranlarımı sunmadan geçemem.

Emin Eğri: Özel bireylerin bu duruma düşmemesi için devlet daha önceden, yani doğum öncesi ve sonrasında bir tedbir alsa daha iyi olmaz mı, bu mümkün mü?

Yusuf Öz: Bu olabilir diye düşünüyorum ama bu işin uzmanları daha iyi bilir. Günümüzde ‘Otizm’ yüksek oranda artmaya başladı. Bu da beslenme ile alâkalı diye düşünüyorum. Bu durumda birçok zorlukları ortaya çıkarıyor. Hem kişi için, hem ailesi için hem de ülke için büyük bir kayıp demektir.

Emin Eğri: İşin başında, yani demin de dediğimiz gibi doğum öncesi/sonrası devlet olarak önlenmesi konusunda bir yasa çıksa ve önlem alınsa olabilir mi?

Yusuf Öz: Biz bu konuda herhangi bir şey söyleme durumunda değiliz. Tıp’ın öyle bir imkanı varsa olmalı, araştırılmalı diye düşünüyorum.

Emin Eğri: Başka eklemek isteyeceğiniz bir konu varsa onu alayım.

Yusuf Öz: Toplum olarak herkesin spor yapması sağlanmalıdır. Orta yaş üzeri insanların çoğunda, kalp, şeker, tansiyon, kolestrol sorunları var. En azından yürüyüşe teşvik edilmiş olsa hastanelerin bu kadar dolu olacağını düşünmüyorum. Bunlarla uğraşan hastanelerimizde hem maddi hem de yoğunluktan dolayı rahat çalışamıyorlar. Yaşam kalitemizi bilemiyoruz. Beslenme ve sağlıklı yaşam için herkesin nasıl bir ‘Aile Hekimi’ var ise bunun için de bir ‘Aile Koçu’ olabilir, olmalıdır da. Ülkemizde hareketsizlik ve kötü beslenmeden dolayı ‘Obezite’ durumu artmaya devam etmektedir.

Malum, ilaçların çoğunu dışarıdan alıyoruz. Bu da ayrı bir maddi gider oluyor. Hem sağlıksız oluyorsun, hem de dışarı ilaç parası ödüyoruz devlet olarak.

Sağlıklı beslenme, yaşamanın ilk başlangıcı çocukluk ve gençlik dönemlerinde önemlidir. Bilhassa gençlerimizi bu dönemlerde kötü alışkanlıktan uzaklaştırmanın yollarını bulmalıyız. Son zamanların en kötüsü UYUŞTURUCU alışkanlığının yayılma eğiliminde olmasıdır. Bunun zararlarını izaha bile gerek yok. Bizim rutin toplantılarımızda özellikle öğretmenlerime şunu diyorum. Yakınlarınızda veya etrafınızda uyuşturucu kullanan varsa mutlaka gerekli duyarlılığı gösterin, kolluk güçlerimize bildirin, bu sayede gençlerimizi kurtarabiliriz diyorum. Bu arada uyuşturucu ile kahramanca mücadele eden şehidimiz Ahmet Şahan’ı unutamayız. Mekanı cennet olsun. Çok iyi niyetle yaptığı uyuşturucu ile mücadelede hayatını kaybetti. Bu değerli şehidimizin anısına bu mücadeleye hepimiz katılmalıyız. Çok üzüldüm. Nurlar içinde yatsın. Polisimiz de, jandarmamız da bu konuda çok mücadele ediyor elbette ama bizim de duyarlı olmamız gerekmektedir. Geleceğimiz için çok önemli bir konudur.

Emin Eğri: Kastamonu için söyleyecekleriniz vardı, onu alayım.

Yusuf Öz: Kastamonu için diğer söyleyeceğim önemli konulardan biri de, ilçe yollarımızın yapılmasıdır. Halen sorunlar yıllardır devam etmektedir.

İlçelerimizden merkeze göç akın akın devam etmektedir. Neredeyse ilçelerimiz bitme noktasında. Bir kaç ilçe hariç. Sağlık konusu her geçen gün ağırlaşmaktadır. Kastamonu’da hastane değil, hastanelerin olması lâzım. Önemli bir coğrafya kavşağındayız.

Kastamonu’nun yöneticileri, siyasileri, kamu görevlileri daha ileri gitmek için mücadele etmeliler. Kastamonu üniversite, sağlık merkezi, turizm alanlarında ilerlemelidir. En uzun sahil şeridine sahibiz ama bir faydası olmuyor. Bunları çözmemiz şart. Havaalanımızın olması büyük kazanç üstelik. İleriki yılları düşündüğümüzde Kırık Barajı'nın bitirilmesi gerekiyor.

İlimizin en büyük ilçesi Tosya yolunun hali iç açıcı değil. Üzülerek söylüyorum ki, bu yol için verilen vaatlerin hiç biri gerçekleştirilemedi. Bir an önce bu yolun bitirilmesi, Kastamonu ve Tosya için çok önemlidir.

Diğer önemli gördüğüm konu da, Kastamonu’nun markası olan KSK’ya herkes karınca kararınca el uzatmalıdır. Spordan bahsetmiştik ama amatör sporlardan da özellikle bahsedeyim ki, herkese spor yaptırmak, her gence spor yaptırmak mecburiyetinde ve görevimiz olmalıdır.

Emin Eğri: Sayın Öz, açıklamalarınız için teşekkür ederim. Dilerim ki tavsiyeleriniz ve görüşleriniz karşılığını bulur.

Yusuf Öz: Ben de çok teşekkür ederim. 50 yıllık dostluğumuzun ömür boyu olmasını dilerim. Bana bu fırsatı verdiğin için de ayrıca teşekkür ederim. Dostluklar bizim gibi herkesin de uzun sürmesini dilerim.