Öcalan'dan Mesaj Var: 'En Kısa Zamanda Görüşmek Dileğiyle...'
Demirtaş, partisinin yasama yılının ilk grup toplantısında konuştu.
(İHA) - Halkın Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye cevap vererek, “Türk ordusu orada gitsin IŞİD’e karşı savaşsın demedik. IŞİD’e karşı savaşmak için on binlerce gencimiz var, onları orada tükürüğümüzde boğarız dedik, buna izin vermediler” dedi.
Demirtaş, partisinin yasama yılının ilk grup toplantısında konuştu. Demirtaş konuşmasında Kobani sorununu ele alırken, MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye de cevap verdi. Öcalan’ın 8 Ekim tarihinde yazdığı mektubu da okuyan Selahattin Demirtaş, Kobani sorununun 30 günlük bir sorun olmadığını, hükümeti iki yıldan beri uyardıklarını söyledi. Demirtaş, “Kobani direnişi bugün 29-30. gününde. Eğer Kobani meselesini son 30 günlük mesele olarak alırsanız hiçbir şey anlamazsınız. Sanki Kobani meselesi 30 günlük mesele mevzudur. Türkiye toplumu olup bitenleri, son 2-2,5 yıldır ülkede yaşananları bilmiyormuş gibi hareket ederseniz toplumu kandırdığınızı zannedersiniz. Suriye’de iç savaş başladığından bu yana her hafta konuşma yaparken altını çize çize belirttik. Siz Suriye’de mezhepçilik yaptınız, TIR’lar dolusu silah gönderdiniz. Orada direnen halklara mı gönderdiniz, yoksa Özgür Suriye çatısı altında kümelenmiş radikallere mi gönderdiniz? Gönderdiğiniz yardımlar radikal grupların eline geçiyor dedik. El Kaide bağlantılı El Nusra çetelerinin eline geçiyor dedik. Bunun belgeleri var. Sınırdan bu çete üyeleri geçiş yapıyor, bunu izin vermeyin dedik” ifadelerini kullandı.
Hükümetin Suriye’de çeteleri beslediğini iddia eden Demirtaş, çetelerden iki şey istendiğini öne sürerek, “Para bizden, lojistik bizden, iki şey yapın diyordunuz. Bir, Esad’a karşı savaşın. İki, Kürtlerin orada statü elde etmesine izin vermeyin. Bu iki şeyi yapın diyordunuz. Bu yanlışlar gelip sizi vurabilir dedik. Bugün pohpohladığınız, eline silah, cebine para koyduğunuz çetelerin ahlakı yok. Bugün sizin, yarın başkasının tetikçisi bunlar” şeklinde konuştu.
Kobani’de yaşayan halkın kendilerinin ailesi, eşi, dostu, kardeşi, anası olduğunu söyleyen Demirtaş, “Benim öz kardeşim tecavüzcü barbar ordusunun tehdidi altındayken orası bizim iç işimiz değil diyorsa sende bizim hükümetimiz değilsin. Sende bizim hükümetimiz olamazsın. Sen Suruç’taki, Urfa’daki Kürt’ten vergi almıyor musun? Silah, tank top almıyor musun? Alıyorsun. Peki onlara ne yapıyorsun? El Nusra’ya IŞİD’e ulaştıracak şekilde döndürüp dolaştırıyorsun, Kobani benim iç işimiz değil diyorsun. Kürdün öfkesi budur işte. İki yıldır insanlar bunu izliyor. Sen sadece 15 gün önce IŞİD terör örgütüdür diyebildin, BM’de zorlamayla söyleyebildin. İki yıldır asla tehdittir diyemedin” ifadelerini kullandı.
Demirtaş şunları kaydetti:
“TÜRK ORDUSU ORADA GİTSİN IŞİD’E KARŞI SAVAŞSIN DEMEDİK”
IŞİD örgütünün Mürşitpınar Sınır Kapısı’na dayandığında iki şey yaptıklarını ifade eden Demirtaş, şunları kaydetti:
Demirtaş şöyle konuştu:
Konuşmasına son vermeden önce Öcalan’ın 8 Ekim tarihinde kendilerine yönelik olarak yazdığı mektubu da okuyan Demirtaş şöyle devam etti:
Demirtaş, “Siz New York’a BM toplantısına gittiğinizde bütün dünya ülkeleri IŞİD’i desteklediğinizi söyledi. Bütün dünyayı tek tek biz mi söyledik. Zannediyor musunuz ki sizin yaptığınız gizli kaldı da, biz söyleyince. Zannediyorsunuz ki IŞİD’e giden TIR’lardan hiçbirinin haberi yok. Bütün dünya biliyor, sizin haberiniz yok. Uluslararası yardımlar, silah ve lojistik yardımları Türkiye üzerinden gönderildi” diye konuştu.
“IŞİD’le aynıysak niye çözüm arıyorsun? Niye kendini, bizi yoruyorsun? IŞİD müzakere yapılacak bir örgüt değil. Vahşet örgütüyle neyi konuşacaksın? PKK gerçekten öyle olsa konuşmaman lazım. Ama sen Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak altı defadır ateşkes görüşmeleri yapıyorsun, iki yıldır müzakere aşamasına gelmiştir. Ama çıkıp IŞİD’le aynıdır diyorsun. Nasıl dağdan indireceksin peki? Çağrı yapmak üzeresin dağdan gelin diye. Halk aptal değil, sizler işte verdiğiniz bu gazla halkı aptal yerine koya koya öfkeyi büyüttünüz. Bu noktaya getiren HDP değil sizsiniz, sizin politikalarınız yanlışlarıdır. Bu kadar hatanın üstüne bir doğru yapalım diye çaba sarf ettik. Kobani IŞİD’in eline geçerse hem orada barbarlık yaşanacak, hem Türkiye destek gitmesine izin vermediği için hükümet sorumlu olacak, vicdanı onurlu olan herkesin büyük bir kırılma yaşamasıyla karşılaşacağız ve içerideki süreç tümden bitecek. Oluşacak güvensizlikte süreci yürütmek imkansız hale gelecek. Bütün bu kaygılarla biz hükümetle diyalog yürüttük.”
“Mürşitpınar’da IŞİD kapıyı ele geçirmek üzere, halkımız sokağa çıksın IŞİD’i protesto etsin, koalisyonun uçakları hem vurmuyor, hem de hükümet duyarsız kalıyor teşhir etsin dedik. Hükümetle de irtibata geçtik, atılacak ne adım varsa bu gece atılsın istedik. Yarın Kobani diye bir şey olmayabilir, konuşacak bir şey kalmayabilir. Bu imdat çağrısına yapmamız gereken şekilde, onurlu bir partinin yapacağı en onurlu tutumu gösterdik, halkımızla birlikte sokağa çıktık. Hala o çağrının arkasındayız.”
“Vurun kırın öldürün çağrısını ne yaptık, ne örgütledik. Bütün arkadaşlarımız gösteriler demokratik zeminde gerçekleşsin diye o akşam sahalara dağıldılar. Yüz binlerce, milyonlarca insan sokaklara indi. Nereden başladı, kim tetikledi, kusura bakmayın, efendim bilmeniz lazımmış. MİT var, Genelkurmay istihbarat var, jandarma istihbarat var. Senin haberin yoksa benim haberim nasıl olacak? Sen bu dört istihbarat örgütüne rağmen bilmiyorsan HDP nasıl bilecek? Biz miyiz sorumlusu? Madem provokasyon var, neden HDP ile el ele verip sorunu çözmedin de sınıra gidip Kobani düştü düşüyor açıklamalarını yaptınız.”
“Son Kobani IŞİD kuşatmasından kaynaklanan şehir olaylarının önünü almak için hükümetle temasa geçmeniz hayatiyet arz etmektedir. Aksi halde önü katliama açık provokasyona yol açmış olacağız. Taraflar dar çıkar bakışlı inatlaşmaları terk etme durumundadır. Bu ortamda çözüm sürecini hızlandırmanın yolu başarınızla orantılıdır. Hükümetten seri adımlar beklemek çok önemli ve hakkımızdır. Başta çatışma durumunda kaldığımız STK’larla diyalogla çözme yöntemi önemlidir. Bu konularda gerekli hassasiyet beklentisiyle en kısa zamanda görüşmek dileğiyle.”