Mustafa Arabacı MHP'den Aday Adaylığını Açıkladı

MHP Kastamonu Milletvekili Aday Adayı Mustafa Arabacı, Kastamonu evlatlarına üvey evlat muamelesi yapılığını ileri sürdü.

  • 676
Mustafa Arabacı MHP'den Aday Adaylığını Açıkladı
TAKİP ET Google News ile Takip Et


Partisinin İl Başkanlığı binasında gerçekleştirilen toplantıda aday adaylığını açıklayan Mustafa Arabacı, 13 yıldır tek başına iktidarda olan AKP'nin bu süre içinde Kastamonu’nun hiçbir derdine deva olamadığını belirterek, Kastamonu evlatlarına üvey evlat muamelesi yapıldığını savundu. Siyasetin millete hizmet etme aracı olduğunu ve toplumun bütün kesimlerine hak ve adalet duygusu içinde ortak idealler etrafında birleşmesi gerektiğini vurgulayan Arabacı, “AKP  iktidarı, Kastamonu’muzun sağlıktan eğitime, tarımdan istihdama kadar birçok sorun ve ihtiyacını gidermediği gibi bu sorunları adeta perçinlemiştir. Hastalarımız ilimizde donanımlı bir hastane olmadığı için çevre illere ve büyükşehirlerdeki hastanelere sevk edilmektedir. Her seçim öncesi ağızlara sakız edilen hastane sorununa çözüm bulunmamıştır. Yok pahasına SEKA satılmış, Ballıdağ Hastanesi çürümeye terk edilmiştir. Elimizdeki tek fabrikamız olan şeker fabrikası özelleştirme kapsamındadır. Şimdi de şeker fabrikasına kadrolu işçi almaktan bahsediliyor, önce yıllardır mevsimlik işçi olanlara kadro verilmesi düşünülmelidir. Ne gariptir ki Kastamonu ve ilçelerinde sorunları çözmemişlerken, esnafımız borç batağında, çiftçimizin durumu içler acısıyken, Kastamonu evlatları işsizliğe mecbur bırakılmışken, İstanbul, Ankara ve diğer şehirler ekmeğini kazanma umuduyla göç eden hemşerilerimizle dolmuşken, iktidarın temsilcileri hala kalkınmadan, adaletten bahsetmekte, istikrarın sürmesi nutukları atmaktadır” dedi.

“MHP MİLLİ DİRENİŞİN TEK VE YIKILMAZ KALESİDİR”
Türkiye’nin her zamankinden daha da fazla Milliyetçi Hareket’in iktidarına ihtiyacı olduğunu kaydeden Arabacı, “1980 öncesinde tehdidi doğru tanımlayan ve onunla mücadele eden Milliyetçi Hareket, 1980 sonrasında devleti tehdit eden bölücülük tehlikesini de herkesten önce tespit ederek Cumhuriyet hükümetlerini ikaz etmiştir. Bilge Liderimiz Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin 'yıkım projesi' olarak ifade ettiği açılım süreci boyunca ortaya koymuş olduğu tespitler ve çözümler artık toplumun genel kabulü haline gelmiştir. Komşularla sıfır sorun politikası iflas eden, açılım süreci yıkım sürecine dönüşen, tüyü bitmemiş yetimin hakkını ayakkabı kutularına dolduran siyasi iktidar, artık ülke meselelerine çözüm üretemez hale gelmiştir. Türkiye birçok siyasi partinin siyaset sahnesinden silindiğini, tabelalarının dahi kalmadığını görmüştür. Mevcut iktidarı da benzer bir akıbetin beklediğini söylemek bir kehanet olmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi ne Başbuğumuz Alparslan Türkeş ne de Liderimiz Devlet Bahçeli zamanında Türk milletinin dışında, dışarılarda bir icazet aramamıştır, aramayacaktır. 46 yıllık kutlu yürüyüşün adresi olan Milliyetçi Hareket'in iktidar olma vakti artık gelmiştir. Zira geldiğimiz noktada Milliyetçi Hareket Partisi milli direnişin tek ve yıkılmaz kalesidir” diye konuştu.

“Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ derken şaka yapmıyorduk” diyen Arabacı, “Devleti bölünen, ordusu dağıtılan milletlerin akıbetlerini Irak’ta seyrettik, Libya’da gördük, Suriye’de görmeye devam ediyoruz. İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren emperyal düzenin bizi kendi halimize bırakmaya hiç ama hiç niyeti yoktur. Askerimizin başına çuval geçirilmiş, gemimiz basılmış, uçağımız düşürülmüş, bayrağımız indirilmiştir. 900 yıllık vatan toprağı Süleyman Şah Türbesi terk edilmiştir. Vatan toprağı korunmamış, ecdat türbesi torunları tarağından havaya uçurulmuştur. Bu ne acı bir durumdur. Bunu başar olarak anlatmak milletin zekâsı ile alay etmek değil midir? Devletin ve bayrağın tekliği, vatanın bölünmezliği tartışılmaktadır. Ancak ne Türk milleti ne de ülkücüler henüz son sözü söylememiştir. Bizler daha çocukken, soğukta titreyerek, sıcakta terleyerek 'Varlığım Türk varlığına armağan olsun' derken şaka yapmıyorduk. Gençliğimizde tüylerimiz ürpererek, sesimiz sıkılırcasına ülkücü yemini ederken de gerçekleri haykırıyorduk. Büyük Türk milletinin sandıktan çıkacak meşru iradesinin, Türk milliyetçilerini tek başına iktidara taşıması buhrandan çıkışın tek yoludur. Türk siyasi hayatının dönüm noktası olan 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak seçim, MHP’nin iktidarı ile neticelenecek, hukuk tanımayan, birleştiren değil ayrıştıran ve ötekileştiren, sınırlarımızın tartışıldığı mevcut iktidarın sonu olacaktır. Güya Türkiye’yi eskitip yeni Türkiye peşinde koşanlar, milletin birikimlerini kendi yandaşlarına peşkeş çekenler, Kamu İhale Yasası’nı sürekli çıkarları için değiştirenler, her beş gençten birisinin işsiz olduğunu görmeyenler, her seçimde de 'bizi seçmezseniz ekonomik kriz çıkar, istikrar bozulur' safsatasıyla vatandaşı tehdit edenlerin sonu artık gelmelidir. Toplumda güven kalmamıştır. Suç oranları hızla artıyor. Aileler parçalanmaya devam ediyor, toplum çözülüyor. Ülkemizin Güneydoğusu'nda paralel bir devlet yapılanmasını iktidar seyrediyor. Cinayetler bu iktidar döneminde yüzde 600 oranında artmış durumda. Her gün ortalama 5 kişi cinayete kurban gidiyor. Son 12 yılda 5 bin 500 kadın cinayete kurban gitti. Son 10 yılda 250 bin çocuk istismara uğradı. Son beş yılda iş kazalarından ölen işçi sayımız 6 bin 500'tür. Milletin içinde bulunduğu ahlak buhranı son noktasında. Bu ahlaksızlığın son örneğinde Özgecan isimli kızımız öldürülmüş, sonra yakılmıştır. Açılım politikaları ile şımartılan bölücüler üniversiteleri mesken tutmuş, vatan evlatlarını üniversitelerimizde katletmektedirler. Son olaylarda Ege Üniversitesi'nde öğrenci kisvesine bürünmüş bölücü vatan hainleri Fırat Çakıroğlu kardeşimizi şehit etmiştir. 3Y ile (yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar) mücadele için yola çıkmışlardı. Lütfen birileri bize dünyanın en büyük ve en lüks saraylarından birini yapıp oturarak yoksullukla mücadele ettiklerinin teranesini okumasın. Lütfen birileri bize TBMM kürsüsüne çıkıp kolunda bir işadamının hediye ettiği 700 bin TL’lik saatiyle yolsuzlukla mücadele ettikleri safsatasını uydurmasın. Lütfen birileri bize basın özgürlüğü sıralamasında dünyada 136. sıraya yerleşen Türkiye’mizde demokrasi ve özgürlüklerden bahsetmesin. Özetle Türkiye’mizin bugünkü fotoğrafından küçük bir kare bile uçurumun kenarında olduğumuzun resmidir. Bu kötü yönetimden kurtulmak için 7 Haziran seçimleri tek fırsattır. Öyle inanıyor ve görüyorum ki Kastamonu'muzun yetiştirdiği büyük değerlerden ve ülkücülerin üzerindeki evliya dualarının sahiplerinden dün sene-i devriyesinde mezarı başında andığımız Mehmet Feyzi Efendi hazretlerinin 'İktidar ateşten gömlek olacak, kimse giymeye cesaret edemezken Milliyetçiler giyecek' dediği günler yakındadır” dedi. 

VEDAT YUNUS İKİZOĞLU (İHA)