MHP'li Maşalacı, yeni hükümet sistemini anlattı

MHP Kastamonu İl Başkanlığı referandum çalışmalarına devam ediyor.

  • 604
MHP'li Maşalacı, yeni hükümet sistemini anlattı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

MHP Kastamonu İl Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı ve İl Yönetim Kurulu Üyeleri, MHP Araç İlçe Teşkilatı ile bir araya geldi ve 16 Nisan Anayasa referandumu ile ilgili çalışmalar hakkında bilgi aldı.

Maşalacı;

"Milletvekilleri, Cumhurbaşkanı ve bakanları denetleyecek

Yasama organı, yürütmenin politika ve icraatlarını genel görüşme, meclis araştırması, meclis soruşturması ve yazılı soru yolarıyla denetleme imkânına sahiptir. Bu denetim araçlarını elinde tutan TBMM, Cumhurbaşkanına yetkisinin sınırsız olmadığını her daim hissettirebilecektir. Mevcut anayasada OHAL dışında da Kanun Hükmünde Kararnameler ile Bakanlar Kurulu bir kanunu yürürlükten kaldırma ya da değiştirme imkânına sahipken yeni sistem, OHAL döneminde çıkarılan kararnameler hariç buna izin vermemektedir. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ancak anayasa ve yasalara aykırı olmamak şartıyla çıkarılabilecektir. Ayrıca, TBMM cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenen konuda bir kanun çıkararak kararnameyi hükümsüz kılabilecektir.

Parlamentonun feshi söz konusu olmayacak

Parlamentonun "feshi" yasama organının sona erdirilmesi anlamına gelir ki bu yetki ancak otoriter rejimlerde ya da krallık/sultanlık benzeri yönetimlerde görülmektedir. Böylesi bir durumun demokratik ve hukuk devletinde söz konusu olması asla kabul edilemez. Böylesi bir düzen, herkesten önce MHP tarafından engellenecektir. Yapılan değişiklikte "fesih" söz konusu değildir. Anayasamızda, hükümetin kurulamaması hâlinde Cumhurbaşkanına tanınan seçimleri yenileme yetkisi mevcut Anayasa değişikliği ile TBMM'ye de tanınmış, böylelikle yasama ve yürütme arasında daha dengeli bir ilişki tesis edilmiştir. Ayrıca, Cumhurbaşkanı ya da TBMM bu yetkiyi kullandığında hem Cumhurbaşkanlığı hem de TBMM seçimlerinin birlikte yenilenmesi şartı getirilmiştir. Bu kural sayesinde, yasama ve yürütme arasında oluşabilecek muhtemel bir krizde herhangi bir tarafın seçimlerin yenilenmesine karar vermesi durumunda kendi varlığı da sona ereceği için bu yetkinin istismarı engellenmiş olacaktır. Yasama ve yürütmenin görev süresinin birbirine bağlı olması, bu iki organ arasında uyum ve uzlaşıyı zorunlu kılacaktır. "Cumhurbaşkanına Meclisi fesih hakkı tanınıyor" şeklindeki iddialar bütünüyle asılsızdır.

Cumhurbaşkanı TBMM seçimlerini yenileme kararı alırsa kendi görev süresi de sona erecek

Anayasada Cumhurbaşkanına tanınan yetki sadece "seçimlerin yenilenmesi" ne ilişkindir. Cumhurbaşkanı bu yetkiyi zorunlu olmadıkça kullanamayacaktır. Çünkü bir kişi en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebilecektir. TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar veren Cumhurbaşkanı'nın görevi sona ereceği ve tekrar seçime girmesi gerekeceği için, seçim kararı alan Cumhurbaşkanı iki dönemden birisinden feragat etmiş olacaktır. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanının keyfî olarak seçimlerin yenilenmesine karar vermesi söz konusu olmayacaktır.

Cumhurbaşkanlığı kararnameleri sadece yürütmeyle ilgili olacak ve yasama ile yargının denetimine tâbi tutulacak

Cumhurbaşkanlığı kararnameleri sadece "yürütmeye ilişkin konular" ile sınırlı çıkarılabilecek, Anayasa'da münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kararname çıkarılamayacak, TBMM'nin aynı konuda bir kanun çıkarması durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hâle gelecek, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Anayasa Mahkemesinin denetimine tâbi tutulacak, Cumhurbaşkanının temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler konularında kararname çıkarma yetkisi olmayacaktır. Netice itibarıyla, söz konusu kararname yetkisi TBMM'nin tek kanun yapıcı organ olmasına hiçbir surette zarar vermemekte, yetkisine sınır koymamaktadır.

Üniter millî devlet yapısı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle değiştirilemeyecek

Esasen Cumhurbaşkanına tanınan yetkiler mevcut sistemde Bakanlar Kurulu ve Başbakana verilmiş olan yetkilerin Cumhurbaşkanında toplanmasından ibarettir. Bir diğer ifadeyle, yürütmenin iki başlı yapısının yetkileri birleştirilmektedir. Cumhurbaşkanının merkezî idareye ilişkin düzenlemeleri kararnameyle yapabilecek olması, merkezî idareye ilişkin bu düzenlemelerin idarenin bütünlüğü ilkesi doğrultusunda, Anayasa ve kanunlara uygun olarak kamu kurumlarının teşkilatlanmasına ilişkin hususların düzenlenmesinden ibaret olacaktır. Anayasa değişikliği ile yerel yönetimlere ilişkin Anayasa'nın 127'nci maddesinde herhangi bir değişiklik yapılmamaktadır. Anılan Anayasa hükmü uyarınca mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yine sadece kanunla düzenlenecek, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu konuda bir düzenleme yapılamayacaktır. Merkezî idarenin yerel yönetimler üzerindeki idarî vesayet yetkisi aynen devam edecek ve üniter millî devletin tahribine dönük bir düzenleme söz konusu olamayacaktır.

Cumhurbaşkanı her türlü eylem ve işlemlerinden sorumlu olacak

Mevcut anayasanın 105. maddesine göre, Cumhurbaşkanının göreviyle ilgili tek taraflı olmayan kararlarının sorumluluğu Başbakan ve ilgili bakan tarafından üstlenilmekteydi. Tek başına imzaladığı kararlar ve emirler ise yargı denetiminden muaf tutulmaktaydı. Cumhurbaşkanının cezaî sorumluluğu ise sadece vatana ihanetten dolayı ve TBMM üye tamsayısının üçte birinin teklifi üzerine en az dörtte üçünün (413 milletvekili) kararıyla söz konusu olabilmekteydi. Dahası, vatana ihanet suçunu düzenleyen Hıyânet-i Vataniye Kanunu 12.04.1991'de yürürlükten kaldırılmış olduğundan, fiilen bu suçun cezaî yaptırımının olup olmadığı da tartışmalıdır. Kısacası, geniş yetkilerle donatılan, halk tarafından seçilen ve yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı hukuken ve fiilen sorgulanamamaktadır. Yapılan değişiklikle sorumluluk mekanizması güçlendirilmekte, salt çoğunlukla sorumluluk önerisi verilebilmekte, üye tamsayısının beşte üçü ile önerge kabul edilebilmekte ve üye tamsayısının üçte ikisiyle Yüce Divan'a sevk mümkün hâle gelmektedir. Bu şekilde cezaî sorumluluk üzerindeki 'vatana ihanet' sınırlandırması kaldırılarak Cumhurbaşkanının her suç bakımından sorumlu olması sağlanmıştır.

Yüce Divan'a sevk kolaylaşacak

Mevcut sistemde 550 milletvekilinin dörtte üçü, yani 413 milletvekili ile Yüce Divan'a sevk mümkünken, Cumhurbaşkanının Yüce Divan'a sevkini kolaylaştırarak yürütme üzerindeki yasama denetimini artırmak amacıyla yeni düzenlemede, üye tamsayısının üçte ikisinin yani 367 (600'de 400) milletvekilinin oyu ile Yüce Divan'a sevk mümkün hâle gelmiştir.

Yüce Divan en geç altı ay içinde mutlak karar verecek

Yapılan düzenlemeyle, MHP, Cumhurbaşkanının herhangi bir suçtan dolayı Yüce Divan'a sevkini kolaylaştırmanın yanı sıra, yargılama sürecinin kesin olarak altı ay içinde bitirilmesi öngörülmüştür. Böylelikle, soruşturmanın tamamlanamaması nedeniyle suçlamanın düşürülmesine izin verilmemiş, mutlaka bir karar alınması şarta bağlanmıştır.

"Biz, 'Ne Mutlu Türküm!' diyenlerin son kalesiyiz. 16 Nisan'da yeminlerine bağlı kalarak 'evet' diyecek olan Milliyetçi-Ülkücü Hareketiz."

MHP çareyi vesayet odaklarında ya da yabancı güçlerin emellerinde değil, millette görmüştür. Kayıtsız şartsız tek egemen olan Türk milleti, kendi kader ve geleceği hakkında nihaî kararı bizzat kendisi verecektir. Şüphesiz aziz milletimiz ne yönde karar alırsa hepimizin kabulüdür.

MHP, anayasa değişikliği referandumunda, devlet ve millet varlığının güvenceye alınıp güvenli bir şekilde istiklâl içinde istikbâle taşınması için "evet" diyecektir. MHP, Devlet için "evet", Millet için "evet", Cumhuriyet için "evet", Türklüğün bekası için "evet" diyecektir.

Söz ve yetki aziz Türk milletinindir !"