Koronaya karşı Taşköprü Sarımsağı
Prof. Dr. Çöplü, dengeli beslenme konusuna dikkat çekerek, sarımsak ve soğan gibi bağışıklık sistemini güçlendiren gıda maddelerinin tüketilmesini önerdi.
Çin’in Wuhan kentinden dünyaya yayılan ve en son ülkemizde de görülen Koronavirüse karşı antioksidan özelliği bilimsel çalışmalarla kanıtlanan Taşköprü Sarımsağı, koruyucu önleyici olarak da kullanılmaya başlandı.
Prof. Dr. Nilay Çöplü, “Genel anlamda bağışıklık sistemini güçlendirmek hastalıklarda çok önemlidir. Sarımsak, soğan gibi C vitamini içeren gıdaların alınması da bağışıklık sistemlerinin güçlenmesine faydalı olur. Ancak özellikle koronavirüse karşı etkisinin olduğunu söyleme yanlış olur” dedi.
Çin’in Wuhan kentinden dünyaya yayılan ve Türkiye’de de görülen koronavirüsten korunmak için vatandaşlar çeşitli yollara başvuruyor. Bazı vatandaşlarda aktarlara giderek bağışıklık sistemini güçlendiren doğal ürünler alarak kullanıyor.
“Toplu alanlardan uzak durulması gerekiyor”
Tüm Dünya’yı etkisi altına alan Koronavirüs ile ilgili açıklamalarda bulunan Kastamonu Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilay Çöplü, virüsün insanlar arasında daha fazla yayılmasını önlemek amacıyla toplu alanlardan uzak durulması gerektiğini ifade etti.
Koronavirüsün dayanıksız bir virüs olduğunu belirten Prof. Dr. Çöplü, dengeli beslenme konusunda da dikkat çekerek, sarımsak ve soğan gibi bağışıklık sistemini güçlendiren gıda maddelerinin tüketilmesini önerdi.
Kastamonu Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilay Çöplü, Covid-19 virüsünün Aralık ayında ortaya çıkan bir hastalık olduğunu anımsatarak, Koronavirüsün insanlarda hastalık yapmayan bir virüs türü olduğunu ve bu nedenle isminin Covid-19 olarak adlandırıldığını kaydetti.
“Virüs havada asılı kalabiliyor”
Dünya’da 120 bin korona vak’asına rastlandığını ve ölü sayısının da 5 bine yaklaştığına dikkat çeken Prof. Dr. Nilay Çöplü, “Koronavirüs zarflı ve dayanıksız bir virüs çeşidi. Ortamda çok uzun süre dayanıklı şekilde duramıyor. Alkole, çamaşır suyuna ve temizliğe duyarlı bir virüs. Temizlik yapıldığında ortadan kaldırılabilir ancak damlacık yolu ile bulaşıyor. Damlacık dediğimiz şey ise hastanın öksürürken ortaya saçtığı tükürük parçacıklarıdır. Virüs bunlarla beraber havada asılı kalabiliyor. Ağız, burun yoluyla bulaşması çok basit oluyor. Hasta kişilerin maske takmaları hapşırırken veya öksürürken ağızlarını kapatmaları hiçbir şey yapamıyorlarsa arkalarını dönmeleri gerekiyor. Ellerine hapşırırlarsa, elleri ile tuttukları kapı kolu veya masa sandalye gibi yerlerden bir başkasına bulaşmasına yol açabilir” dedi.
“Sarımsak, soğan yenilmesi bağışıklık sistemlerinin güçlenmesine faydalı olabilir”
Hasta olmayan kişilerin de dikkat etmesi gereken durumlar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Nilay Çöplü, “Vatandaşlarımızın kalabalık ortamlardan ki özellikle salgının fazla olduğu bu günlerde kaçınmaları gerekiyor. Sinema, tiyatro, konser ve toplu taşıma araçlarından uzak dursunlar. Etrafta hapşıran biri varsa en az aralarında 1 metre mesafe koysunlar. Ayrıca vatandaşlarımız beslenmelerine de dikkat etsinler. Çiğ hayvansal gıdaları tüketmesinler. Genel anlamda bağışıklık sistemini güçlendirmek hastalıklarda çok önemlidir. Sarımsak, soğan gibi C Vitamini içeren gıdaların alınması da bağışıklık sistemlerinin güçlenmesine faydalı olabilir ancak koronavirüse özel bir katkısı yoktur. Genel anlamda sağlıklı beslenmenize yardımcı olur” diye konuştu.
“Basit bir sabun bile korunmaya yeterli olur”
Hastalıkla mücadele için temizliğin önemine işaret eden Çöplü, “Virüs dayanıksız olduğu için rutin kullanılan malzemelerle ortam temizliği yapmak, elleri bol köpüklü suyla ovarak yıkamak gerekir. Basit bir sabun bile yeterli olur. Sabun yoksa kolonya da kullanılabilir. Evlerde kullanılan çamaşır suları bile temizliğe yeterli olacaktır” şeklinde konuştu.
“Bazı virüsler yaz aylarını sever, bazı virüsler kış aylarını sever”
Salgının sıcaklıkların artması ile birlikte azalmasını beklediklerine işaret eden Çöplü, şöyle konuştu: “Daha önceki salgınlar havaların ısınması ile birlikte yavaşladı ve giderek söndü. Bu salgında da umudumuz o şekilde. Şuanda kesin olarak bu olacak demek mümkün değildir ama önceki salgınlara baktığımız da yaz aylarında söndüğünü görüyoruz. Ama bunun içinde aynısı geçerli olacaktır diyemeyiz. Öte yandan virüslerin durumu virüsten virüse değişir. Bazı virüsler yaz aylarını sever, bazı virüsler kış aylarını sever. Kış aylarında kalabalık ortamlarda yaşamaya daha eğilimliyiz. Evlerde ve toplu alanlarda bulunma olasılığı salgın için uygun ortamlar oluyor. Bu yüzden kış aylarında daha sık görülüyor. Alınan önlemler ve salgın başlı başına stres oluşturuyor. Ancak bu önlemler alınmazsa daha kötü sonuçlar doğurabilir.”