KATSO'da 13. Sanayi Kongresi Hazırlığı
İstanbul Sanayi Odası ev sahipliğinde bu yıl 13'üncüsü düzenlenecek olan 'Sanayi Kongresi' ile ilgili ön paydaş toplantısı Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası'nda (KATSO) gerçekleştirildi.
“Vasatlıktan Çıkış İçin İnsan ve Kültür” temalı kongrenin bu yılki sloganı “Geleceği Birlikte Kuralım” oldu. Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleştirilen paydaş ön değerlendirme toplantısına İstanbul Sanayi Odası Başkan Danışmanı ve Kongre Program Komitesi Üyesi Zülfü Dicleli ve İSO Endüstriyel Strateji Şubesi Müdür Yardımcısı Hakan Çoban’ın yer aldığı İSO heyeti yanı sıra, KATSO Başkan Selçuk Arslan, KATSO Meclis Başkanı Kadir Tonbul, SFC Entegre Orman Ürünleri Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Gülamoğlu, KUZKA Genel Sekreteri Ramazan Çağlar, KOSGEB Kastamonu İl Müdürü Nevzat Erol ile davetliler iştirak etti.
Toplantıda kongre ile ilgili detaylı bilgiler veren İSO Endüstriyel Strateji Şubesi Müdür Yardımcısı Hakan Çoban, “13. Sanayi Kongresi çok sayıda sanayi ve ticaret odalarının iş birliğiyle interaktif ve kapsamlı bir platforma dönüşüyor. Kongre’de, Serbest Kürsü Çalıştayları: Şimdi Sıra Sende bölümünde yapılacak eş zamanlı oturumlar için İstanbul Sanayi Odası ve 13 oda, kongre öncesinde, her odanın bulunduğu kentte ön paydaş toplantısı yapıyoruz” diyerek kongrenin planlaması ve devam eden hazırlık süreçleri hakkında bilgi verdi. Çoban, ayrıca Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası ile işbirliğinden memnuniyet duyduklarını belirtti.
İstanbul Sanayi Odası Başkan Danışmanı ve Kongre Program Komitesi Üyesi Zülfü Dicleli ise, dünyanın 6’ıncı kez yok oluş sürecine girdiğini ifade ederek, “Dünya, şimdiye kadar 5 kez yok oluş süreci yaşadı. Şu anda 6’ıncısını yaşıyoruz. Doğa, deniz, hayvanlar, insanların istediği gibi yavaş yavaş yok ediliyor. Bunun önüne geçmek ve farkındalık oluşturmak istiyoruz” dedi.
Aralık ayında Paris’te bir konferansın düzenleneceğini aktaran Dicleli, şunları kaydetti: “Bütün dünyada ki büyük devletler, sivil toplum kuruluşları, şirketler hepsi bir araya gelecekler ve kalıcı bir takım önlemleri pekiştirecek kararlar alacaklar. Çin ve Amerika arasında geçtiğimiz dönemde bu karbon kullanımını azaltmaya yönelik bir anlaşma yapıldı. Çünkü iki ülkede dünya da en çok karbon üreten ülkeler. Türkiye’ye baktığımız zaman hızlı bir şekilde yenilenebilir enerjinin kullanımının arttırılmasının ciddi halde ele alınması gerekiyor. Bu işin ilk ayağıdır. İkincisi devraldığımız üretim teknolojileri, dünyadaki ağır basan alışkanlıklar, üretme şekillerimiz bizzat zarar veren tarzlar. Bunlar hem çevreyi kirletiyor hem de sürekli atık yaratıyor. Yani atık üreten bir ekonomimiz var bizim. Üstelik sadece üretim değil tüketimde de atık üretiyoruz. Tüketimin moda haline gelmesiyle sürekli atık üretiyoruz. Bu atık dönüşerek doğal kaynaklara zararlı hale geliyor ve kaynak israfına yol açıyor.”
“Üretim tarzında köklü değişiklikler oluyor” diyen Dicleli, şunları söyledi: “Ülke ekonomilerinde önce bütün bunlara önlem olarak dendi ki önce geri dönüşüm ekonomisi başlatalım. Yani bu zararlı atıkların tekrar ekonomiye kazandırılmasına yönelik yeni geri dönüşüm ekonomileri gelişmeye başladı. Yeni gelişmeler ortaya çıkmaya başladı buna ‘döngüsel ekonomi’ deniliyor. Şimdiye kadar ki ekonomi doğrusal ekonomi yani hammadde, ürün, tüketim ve mezara gidiyordu. Şimdi ise tüketilen üründe yeni bir ürün elde etme amaçlanıyor aynı tabiat gibi. Çünkü tabiatta atık diye bir şey yok. Aynısını insan ekonomisi de taklit edebilir ve bunun için büyük çabalar başladı. Yavaş yavaş bizim ülkemizde de bunlar tartışılmaya, araştırılmaya başlandı. Bunun yanı sıra paylaşım ekonomisi diye kavramlar ortaya çıkmaya başladı. Yani fazla olan bir şeyi başkasına kullandırma. Ne güzel ki şimdi internet sayesinde insanlar bu tür örgütlenmeleri kendi aralarında makamlar olmadan yapabiliyorlar. Çok basit şekilde bu tür tasarruf faaliyetleri, dayanışma faaliyetleri örgütlenebiliyor. Şimdi deniyor ki burada bir bozukluk var. Siz başta bir faaliyet yapıyorsunuz. Bu faaliyet aslında zarar da veriyor belli şekilde. Fakat sonra bu paranın bir kısmı bu verdiğiniz zararı azaltmaya harcıyorsunuz. Tüm dünyadaki firmaların toplamını alırsak çünkü bütün bu olanlar insan faaliyetlerinin sonucu oluyor. Baştan zarar vermemeye amaçlasak, en baştan 0 zararlı ekonomi ile başlasak insanlara, çevreye hiç zarar vermeyen ekonomiler kursak baştan sonuçta bu tür zararlar olmayacak”
VEDAT YUNUS İKİZOĞLU (İHA)