İnsan ve Hayat dergisinden kök hücre dosyası
Aktüel, kültür dergisi İnsan ve Hayat, son sayısında kök hücre konusunu gündeme taşıyor. Derginin yayınladığı kapsamlı dosyada, kök hücre üzerine yapılan araştırmalar ve gelinen son durumun ayrıntılı bir şekilde inceleniyor.
Aktüel, kültür dergisi İnsan ve Hayat, son sayısında kök hücre konusunu gündeme taşıyor. Derginin yayınladığı kapsamlı dosyada, kök hücre üzerine yapılan araştırmalar ve gelinen son durumun ayrıntılı bir şekilde inceleniyor.
Kök hücre üzerine yapılan araştırmalar önümüzdeki 3 ay içinde düzenlenecek sempozyum ve kongrelerle toplumla paylaşılacak. Konu üzerinde çalışma yapan uzmanların ilk buluşması 20 Aralık’ta Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü’nde düzenlenecek '4. Hücre Sempozyumu'nda olacak. Önümüzdeki yılın ilk aylarında ise biri Denizli’de diğeri Kocaeli’de iki kongre daha düzenlenecek. 28 Şubat’ta 4. Hücresel Tedavi ve Jeneratif Tıp Kongresi Denizli’de, 20 Mart tarihinde ise uluslararası katılımlı Hücresel Tedaviler Kongresi Kocaeli’de yapılacak. Gözlerde özellikle bu son kongrede olacak.
İnsan ve Hayat Aktüel Kültür dergisi, Aralık sayısında kök hücre üzerine yapılan araştırmaları ve gelinen son durumu inceleyerek sempozyum öncesi kapak konusu yaptı. Ömer Demir ve Rıza Zaralı’nın kaleme aldığı 'Kök Hücre Gerçekten Ab-ı Hayat mı?' başlıklı dosyada, kök hücre çalışmalarının ilk defa nasıl başladığı, hangi hastalıklara çare olabileceği ve bu sahada yaşanan gelişmeler ele alınıyor. Türkiye’de yapılan kök hücre araştırmalarına dair önemli bilgilere yer veriliyor.
Dergiye göre; uygulama noktasında hastalığına göre tedavi süreciyle alakalı bir yol haritası hazırlanıyor. Uygulamada kök hücre satan kuruluşlardan destek alan doktor; izleyeceği tedavi sürecini araştırmacılara aktarıyor ve istediği kök hücrenin özelliklerini belirtiyor.
Günümüzde kök hücre nakli lösemi ve diğer kan kanserlerinin tedavisinde, hastalığın yok ettiği kan hücrelerinin yeniden yapımı için rutin olarak uygulanıyor. En çok kullanılan uygulama kan kanseri ve doğuştan anemilerin yol açtığı ilik nakilleri. İliğin tekrardan kan üretimi yapabilir hale gelebilmesinde kök hücre uygulamalarıyla oldukça yüksek başarı sağlanıyor. Düşünülen diğer bir saha, kusurlu ve bozuk hücrelerin yerine sağlam hücre ve dokuların üretilmesi meselesi. Birçok hastalığın tedavisi hastalıklı olan hücrelerin değiştirilmesiyle mümkün olabilecek. Bağışıklık sistemi hastalıkları, omurilik zedelenmeleri, Tip1 diyabet, alzheimer, sinir tahribatlarına bağlı felçler, kalp hastalıkları, eklem rahatsızlıkları, osteoporoz ve romatizmanın, kök hücrelerinden yararlanılarak tedavisi yapılması planlanıyor.
Planlanan bir başka uygulama da sonradan meydana gelen kalp, böbrek ve karaciğer yetmezliğine çare olmak. Kök hücreler kullanılarak organın tamamını değiştirmeden, yani kişiyi hiç ameliyat etmeden sadece o organdaki hastalıklı veya ölü hücreleri sağlıklı hücrelerle değiştirmenin mümkün olması hedefleniyor. Kalp krizi geçirerek kalp kaslarının büyük bir bölümünü kaybeden hastaya, kök hücrelerden üretilen sağlıklı kalp kası hücreleri nakledilebilecek. Hastayı ameliyat etmeden sadece damardan enjekte edilerek verilen bu hücreler kalbe ulaşarak hastalıklı veya ölü hücrelerin yerini alabilecek. Aynı yöntem böbrek veya karaciğer gibi organların hastalıklarında da kullanılabilecek. Belki bu yöntem sayesinde önümüzdeki yıllarda açık kalp ameliyatları tarihe karışabilecek.
Ancak bunların olabilmesi için laboratuvarlarda, hastanelerde idealist bilim adamlarının uzun yollar kat etmesi gerekiyor.
AB-I HAYAT OLUR MU?
Kök hücre konusunda beklentilerin ve umutların aşırı yükseltildiği vurgusunun da yapıldığı yazıda, bunun yanlışlığı anlatılıyor. “Kimilerine göre 'kök hücre'; göremeyenlerin görebileceği, felçlilerin yürüyebileceği, şeker hastalarının iyileşeceği, süzme kabiliyetini yitirmiş böbreklerin ve kan pompalayamayan kalbin tekrardan fonksiyon kazanacağı, hatta ölümsüzlüğün elde edilebileceği bir çalışma alanı olarak görülüyor.” denilerek insanlarda yanlış algı oluşturulduğuna dikkat çekiliyor.
Daha temkinli olanların ise karaciğer, deri yanıkları ve saç ekim bölgelerinde kendini yenileyen hücreler bulunduğu için kök hücre tedavisinin buralardaki tesirine inandığı aktarılıyor. Fakat sinir sistemini ilgilendiren ALS, MS ve Parkinson gibi hastalıklarda hastalığın özüne inip çürük hücrelerin yerine yenilerini enjekte etmek, yıkık duvarı ayağa kaldırmak gibi olduğu vei bunun şimdilik mümkün gözükmediği vurgulanıyor.
Embriyonik kök hücre çalışmaları ilk olarak Amerika’da başladı. Günümüzde ise Singapur, Çin ve Japonya gibi ülkeler büyük bütçelerle, daha donanımlı laboratuvarlarda araştırmalarını sürdürüyorlar. Benzer araştırmalar son yıllarda Üniversite ve Hastane bünyelerinde küçük bütçelerle kurulan laboratuvarlarda yapılmaya çalışılıyor. Son yıllarda elde edilen neticeler çok sayıda tedavi bekleyen hasta ve yakınlarını umutlandırmış durumda.