Hakkı Köylü'den 'Paralel Yapı' Açıklaması

Hakkı Köylü, Şerife Bacı Öğretmenevi'nde basın mensuplarıyla bir araya geldi.

  • 691
Hakkı Köylü'den 'Paralel Yapı' Açıklaması
TAKİP ET Google News ile Takip Et


TBMM ADALET KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ VE AK PARTİ KASTAMONU MİLLETVEKİLİ HAKKI KÖYLÜ: “PARALEL YAPI, TERÖR ÖRGÜTÜ KAPSAMINA ALINABİLİR”

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, paralel yapı soruşturması kapsamında, paralel yapının terör örgütü kapsamına alınabileceğini belirterek, bu durumda terör örgütü olduğu kabul edilirse buna yardım edenlerin de teröre finansman sağlamış olacağını kaydetti. 

Hakkı Köylü, Şerife Bacı Öğretmenevi'nde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Gazetecilerin sorularını cevaplandıran Köylü, “Türkiye’nin hangi ilinde kanunsuz dinleme yapıldıysa bunların hepsi ortaya çıkarılacak ve bunları yapanlar hakkında soruşturma açılacaktır. Türkiye genelinde yine Ankara-İstanbul Başsavcılıkları tarafından bu paralel yapı ile ilgili bir suç soruşturması başlatıldı. Çok ciddi bir soruşturma bu. Bu yapının bir terör örgütü olarak değerlendirilmesi söz konusudur. Öncelikle bir suç örgütü olarak kabul edildi ve ilgililer hakkında bu suç örgütünün işlediği fiiller hakkında soruşturma başlatıldı” dedi.

Kastamonu’da da usulsüz dinlemelerin olabileceğine işaret eden Köylü, şunları söyledi: “Benim tahminime göre de olmuştur. Bu soruşturmalar peyderpey yapılıyor. Tüm Türkiye’de aynı anda yapılmıyor. Grup grup iller arasında yapılıyor. Bu soruşturmalar yapıldıktan sonra tespit edilerek, bölge bölge gidiliyor. Kastamonu’da bir yerden usulsüz dinleme soruşturmasına takılıyor. Eğer birileri yaptıysa bir şeyler ama yapılmış olabileceğini de tahmin ediyorum.”

Paralel yapının suç örgütü kapsamından çıkartılıp terör örgütü kapsamına alınabileceğine dikkat çeken TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Hakkı Köylü, “Terör örgütü olursa ne olur? Suç örgütü olursa ne olur? Sadece suç örgütü olursa ne bu örgüte her türlü kim nereden ne şekilde yardım ederse örgüte yardım suçu alırlar. Yani örgüte ister fiili isterse de maddi yardım yapmışın örgüte yardım yapmış sayılır. Bu yardımlar çeşitli şekilde olabilir. Daha önceden Kastamonu’dan birçok kişi bu örgüte yardım etmiş olabilir. Ama bundan sonra hangi amaçla yardım ederse etsin, bu örgüte yardım etmiş suçunu oluşturabilir. Bunu vatandaşımızın bilmesinde fayda var. Bunda ısrar eden olursa bu kendinin bileceği iştir. Eğer terör örgütü olarak kabul edilirse o soruşturmanın durumuna göre örgüte finansman sağlayan kişi konumuna girer, bütün mal varlığına el konulabilir. Yabancı ise hükümet kararı ile donduruluyor ama Türkiye’de hakkında soruşturma açılan kişilerse mahkemelerce bütün mal varlığına el konulma kararı verilebiliyor. Ben bu bilgilendirmeyi yaptıktan sonra artık bundan sonrası kendilerine kalmış bir şey. Bundan sonra herkes ona göre kendisini ayarlar. Ben kimseyi tehdit etmiyorum. Bu ancak bilgilendirmedir. Bunu vatandaş bilmeyebilir. Bundan sonra herkes bunu bilerek böyle bir tehlikenin var olduğunu düşünerek herkes ona göre hareket etsin. İsteyen bundan sonra adımını buna göre atsın” diye konuştu.

“FETHULLAH GÜLEN’İN İADESİNDE İŞLER CİDDİLEŞECEK”
Paralel yapının terör örgütü kapsamına alınması durumunda Fethullah Gülen’in de iadesi noktasında işlerin daha da ciddileşeceğini ifade eden Köylü, “O zaman Fethullah Gülen’i muhafaza edenler, kendilerini sorgulamak zorunda kalırlar. Bu sefer karşılıklı adli yardımlaşma suya düşer, eğer iade etmezlerse” şeklinde konuştu.
Kastamonu’da muhalefet partililerin herhangi birisinden paralel yapının içerisinden akıllarda olmayan bir adayın çıkabileceğini ileri süren Hakkı Köylü, seçim zamanında karşılarına geldiği zaman bunun kim olduğunu söyleyeceklerini kaydetti. Köylü, şöyle konuştu: “Çıkacak aday pek tanınan biri değildir. Aday olabilecek kişiler bellidir. Hangi partiden çıkacağını da şimdi söylemek istemiyorum. Netleşince onu söylerim.”

“ÜÇ DÖNEM KURALINDA, BENİM GİBİ YAŞLILAR DAHA GERİ PLANDA DURACAKLAR”
AK Parti’nin iç tüzüğüne göre üç dönem kuralına takılan milletvekili olduğunu hatırlatan Hakkı Köylü, 3’üncü dönem kuralıyla ilgili olarak bir rahatsızlığının olmadığını ifade ederek, partinin bir tüzüğünün olduğunu ve herkesin bu tüzüğü bilerek geldiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı'nın bu tüzüğün delinmemesi yönünü tercih ettiğini aktaran Hakkı Köylü, “Tüzük neyi gerektiriyorsa o uygulanır. Bunun hakkında başka şekilde tavır almanın manası yoktur. Partinin asıl organlarını teşkil eden ve partinin hafızası olan temel kişilerin dışarıda kalmasının belki bir eksiklik olabileceği söylentisi var. Onun ötesinde kimse şahsi olarak biz niye işin içinde yokuz veya dışlandık diye düşünmez. Öyle bir düşünce de yok. Ben kendi açımdan bakarsam o konu hakkında hiçbir yakınmam, tereddüdüm yoktur. Bizim için bu kadar yeter deriz. Teşekkür etmekten başka bir şey yapmayız. Bizim gibi biraz daha yaşını başını almış olan kişiler, herhalde daha geri planda dururlar diye düşünüyorum. 7 Haziran seçimlerinde nerede olacağımı bende bilmiyorum. 7 Haziran'a daha çok var. Ne olacağını 8 Haziran tarihinden sonra düşünmek lazımdır. Şu anda bir şeye de karar vermiş değilim” ifadelerini kullandı.

“İÇ GÜVENLİK PAKETİNDE, BAZI DÜZENLEMELER GEREKSİZ”
İç Güvenlik Paketi'ne de değinen TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, şunları kaydetti: “İç Güvenlik Paketi'ne çok fazla karşı çıkıyorlar, bağırıp çağırıyorlar. Ben de gerek görmüyorum bazı şeylere de ama benim itiraz şu oldu. Bazı düzenlemelere ihtiyaç yoktur. Pakette yazılı bazı şeylerin bugün uygulanması mümkündür. Bu yüzden yeni bir düzenlemeye gerek yoktur. Bizim zaten son zamanlarda mevzuatlarımızda yaptığımız düzenlemeler, önemli bir kısmı uygulamanın yetersiz olmasından kaynaklanıyor. Mevzuatın doğru uygulanmamasından yani eksik uygulanmasından kaynaklanıyor. O yüzden biz, maalesef uygulama doğru olmadıkça, eksik oldukça kanun değiştirmeye koşuyoruz. Durmadan bu yönü tercih ediyoruz. Bu kısmı doğru değil. Bizim yapmamız gereken aslında, bu uygulayıcılar kimlerse bunları eğitmemiz gerekiyor. Bunları eğitemiyoruz bizler. Polisin yakalaması veya gözaltına alması, uzaklaştırma gibi yetkilerinden bahsediliyor. Bir durum olduğu zaman zaten polis, vatandaşı oradan uzaklaştırabilir. Zaten bu yetkisi vardır. Etrafta kargaşa oluşturacak kişileri, olay mahallinden uzaklaştırabilir. Ama kanunda olmadığı için bir şey yapamadığını zannediyor. Suçüstü halinde, suçu işleyen kişiyi yakalama yetkisi orada bulunan her vatandaşta vardır, bırakın polisi. Birbirlerini yaraladılar, vurdular, kaçıyorlar. Bunu her vatandaş yakalayabilir, tutabilir, karakola kadar da götürebilir. Bu yetki vatandaşa bile verilmişken, polis bu yetkiyi niye kullanmasın, ya da neden kullanamasın. Zaten kanunda yetkisi var, kullanması gerekiyor. Ama birileri çıkıp ya polisi korkutuyor başınız derde girer diye ya da bir yerlerde direnç var. İkisinden birisi olabilir. Aslında polis, kendi yetkilerini kullansa sorun yok.”

Köylü, sözlerini şöyle tamamladı: “Adam sana, elinde küçük bir sopayla geliyorsa sen çekip tabanca ile vuramazsın. Onu nasıl durdurabilecekse o şekilde durduracaksın. 10 yaşında küçük bir çocuk, elinde bıçakla polise doğru dürterse polissen, sen çekip çocuğu tabanca ile vuramazsın Amerika’da olduğu gibi. Bu meşru müdafaa değildir. Ama karşındaki kişi, 20 veya 30 yaşında biri ise, o zaman silah kullanman meşru müdafaadır. Polisi eğitebilsen daha kolay olurdu. Ama maalesef bunu yapamadık demek ki kanun değiştiriyoruz. Birde jandarmanın İçişleri Bakanlığı'na bağlanması durumu var. Partinin birisi şurasına karşı, diğeri burasına karşı çıkıyor. Herkes kendisine göre, olumsuz gördüğü bir şeyi şu olursa fena değil bizim için, bu değişiklik olursa bize zarar verir. Öbür parti olursa, şurası değişirse bu bizim adam, zarar görürüz. Herkes kendisine göre bir zarar hanesi buldu, hadi bakalım hep birlikte biz buna karşı çıkalım. Aslında içerisinde bazı düzeltmeler yapılabilir miydi, elbette yapılabilirdi. Ama orayı da geçtik herhalde biraz iş çığırından çıktı.”

VEDAT YUNUS İKİZOĞLU (İHA)