Gülşen'den Hamzaoğlu'na İlginç Gönderme
AK Parti Kastamonu Milletvekili Mustafa Gökhan Gülşen, Tahsin Babaş'ın sütten-peynirden değil, belediyecilikten anladığını söyledi.
AK Parti Kastamonu Milletvekili Mustafa Gökhan Gülşen, Tahsin Babaş’ın sütten-peynirden değil, belediyecilikten anladığını söyledi.
Partisi tarafından Şerife Bacı Öğretmenevi'nde düzenlenen İl Danışma Meclisi toplantısına katılan AK Parti Kastamonu Milletvekili Mustafa Gökhan Gülşen, “Ne yazık ki, hep enerjimizi kendi içimizde harcadık. Sadece Cumhuriyet döneminde değil. Cumhuriyetin öncesinde de sonrasında da. Bu millet dışarıdan gelen saldırılarla hep baş etti de kendi içimizdeki meseleleri bir tülü çözemedik. Yakın tarihimizi yaşı müsait olanlar 40 yaş üzerindeki herkes biliyor. 80 öncesinde sağcı, solcu diyerek bizi birbirimizle uğraştırdılar, 80 sonrasında Kürt-Türk diye uğraştırıyorlar. Enerjimizi hep kendi içimizde harcadık. Bu ülke ne zaman ayağa kalkmaya çalışsa hep bir kumpas kuruldu. Ve ne yazık ki, bu işin figüranları hep ülkenin içinde oldu. Ve genelde hepsi iyi niyetli oldu, hepsi de Vatan, Millet, Sakarya aşkıyla yaptılar bu işi. Ama hep kaybeden bu ülke oldu” dedi.
“SİYASETİ DİZAYN ETMEYE GAYRET EDİYORLAR”
“YAŞANAN SÜRECİN KAZANANI YOK, KAYBEDENİ İSE HALKTIR”
Son 11 yıllık süreçte Türkiye’nin aldığı mesafenin belli olduğuna dikkat çeken Gülşen, “Eğrisiyle doğrusuyla eksiğiyle gediğiyle ama 10 yıl önce 11 yıl önce sadece 10 yıl önce değil 20 yıl önce 30 yıl önce Türkiye’nin nerede olduğu, daha önceki 10 yıllarda hangi değişmeleri yaşayabildiği ve son 10 yılda neleri başarabildiği ortadadır. Türkiye sadece ülke içerisinde değil dünyanın dört bir köşesinde, sadece Müslümanların değil bütün mazlumların ümidi olmuştur. İşte böyle bir dönemde Türkiye yine kendi dinamikleriyle büyük sıkıntılara sokulmuştur. Ben süreci uzun uzun anlatmayacağım. Sadece 17 Aralık’ta değil öncesi de var. Dershane meselesiyle başlayan yolsuzluk operasyonu diye devam eden değişik kılıflarla ama ne yazık ki ülkemizi büyük bir yangın yerine çeviren ve Dünya’da eşi benzeri görülmeyen birçok olayı yaşadığımız, kendi istihbarat teşkilatına canlı yayında operasyon yapan savcıları yaşadığımız süreçleri yaşıyoruz. Bence bu Dünya’nın başka hiçbir yerinde yoktur. Kendi Milli İstihbarat Teşkilatına canlı yayında operasyon yapan başka hiçbir ülkede o ülkenin vatansever savcıları olamaz. Evet, herkes hata yapabilir yanlış yapabilir ama milli istihbarat teşkilatını canlı yayında afişe etmek gibi bir acziyeti hiçbir vatansever gösteremez. Konu uzun ama bu süreçte görülmüştür ki aslı mesele yolsuzluk değildir. Asıl mesele büyüyen gelişen Türkiye’nin önünü kesme sürecidir. Asıl mesele perde arkasından ülkeyi yönetme gayretidir ve buna izin vermeyerek dik duran bir iktidarı dizayn etme gayretidir. Siyaseti dizayn etme gayretidir. İyi niyetli bütün insanlar bunu anlamışlardır. İyi niyetli, gerçekten meselesi ülke olan, gerçekten meselesi hizmet olan bu ülkeye ve bu insanlara hizmet olan herkes davası ve gayesi bu ülkeye ve bu ülkenin insanlarına hizmet olan herkes bu gerçeği görmüştür” diye konuştu.
Son günlerde AK Parti hükümetine karşı yapılan saldırılara da değinen Gülşen, yaşanan sürecin kazananı olmadığını aksine kaybedenin ise halk olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Bu süreçte Türkiye ve Türkiye’nin her ferdi zarar görüyor. Ama inşallah Türkiye bu süreçten güçlenerek çıkacaktır. 2001 yılında sadece 11 milyar dolarla ekonomisi çökertilen Türkiye’de bugün bu rakam 3 katına çıkmıştır. Allah’a hamd olsun 10 yıllık süreçte işte bu teşkilatların, sağduyulu milletin gayretiyle Türkiye öyle bir yere geldi ki şu anda 50 milyar 60 milyar dolar Türkiye ekonomisini istikrarsızlaştıramıyor, çökertemiyor. Bu başarı evvela bu işe emek veren teşkilat mensubu ve bu harekete gönül veren Büyük Türkiye’ye inanan milletimizin başarısıdır. Hem Ekonomi bakanımız, hem diğer bakanlarımız açıklıyorlar. Dolar burada kalıcı değil, avro burada kalıcı değil. Döviz tekrar eski seyrine dönecek. Ama bu süreçte biz kaybediyoruz, Türkiye kaybediyor. Onun için diyorum bu sürecin kazananı yok. Bizim temennimiz bugüne kadar önemli işlere ulaştığına inandığımız insanların bu işlere asli işlerine dönmeleri ve ülke yönetimini siyaset yapanlara bırakmasıdır. Ülke yönetmeye talip olanlar er meydanına çıkacak, siyaset yapacak. Perde arkasından bu ülkeyi kimseye yönettirmeyeceğiz. Vesayetin her türlüsüne dün de karşıydık, bugünde karşıyız, yarında karşı olmaya devam edeceğiz. Bunu söylerken güç aldığımız yer, sadece ve sadece milletimizdir. Sadece milletimiz çünkü milletimiz bunu istemiyor. Milleti dün de istemiyordu. Bizim milletimizin gönlünde herkesin ayrı bir yeri vardır. Askerin yeri vardır, başımızın tacıdır ama askeri siyasete karıştırmasınlar. Hakimin, savcının yeri vardır ama hakime savcıya ülkeyi yönettirmez. Hocaların, kanaat önderlerinin başımız üzerinde yeri vardır ama onların işi uhrevi alemdir, dünya işlerine karıştırmaz, siyasete bulaştırmaz onun vesayetine de müsaade etmez, etmeyecektir. Biz bunun için vesayetin her türlüsüne karşı olmaya devam edeceğiz”
“KASTAMONU’YA HİZMETLERİMİZ ARTARAK DEVAM ETTİ”
“TAHSİN BABAŞ, SÜTTEN- PEYNİRDEN DEĞİL, BELEDİYECİLİKTEN ANLAR”
“BÜTÜN İLÇE BELEDİYELERİMİZDE İDDİALIYIZ”
“MİLLETİMİZ, HİZMET EDENE KARŞI OLMADI”
VEDAT YUNUS İKİZOĞLU (İHA)
2009 Mahalli Seçimlerde AK Parti’nin seçim çalışmalarında Kastamonu halkını tehdit ettiğine yönelik yaygara çıkartıldığına işaret eden Gülşen, şunları kaydetti: “İktidar partisine oy vermezseniz Kastamonu’ya hizmet gelmez’ dediler. Burada da 2009 yılında bizimle koltuklara geçen herkes geliyor. Gazetelere çıktı, yazılar yazıldı. Her tarafa dedikodular ulaştı. Peki, biz böyle bir şey söylemediğimiz halde hep mevcut partiler, rakiplerimiz, bunları söylediler. Üstelik hep bir ağızdan söylediler. Sadece ana muhalefet değil, diğer muhalefet partileri yani hepsi vatandaşa böyle söylediler. Peki, biz böyle bir şey söyledik mi? 2009 yılında söylemedik. Ve yine söylemiyoruz. Peki, gerçeklik payı var mıydı bu işin, asla olamazdı. 2009 yılından beri Kastamonu’da neler yapıldı. 2009 yılında malum Kastamonu’da eski belediye başkanımızı halkımız taktir etti. İlk gün ben, kendisini arayıp tebrik ettim. Benim için seçim yapıldıktan sonra bitmiştir. 2009’dan sonra Kastamonu’da çok büyük hizmetler oldu. Kastamonu Havalimanına başlayıp tamamladık. Ilgaz Tünelimizin delinmesine başladık ve bu yatırımlar Kastamonu için çok büyük yatırımlardır. İlçelerimizde ise hastanelerimiz, spor salonları gibi yatırımlarımız oldu. Kastamonu’nun her köşesine hizmetler akmaya devam etti. Hizmetler azalmadan daha çok arttı. Bizim hiçbir zaman iktidar muhalefet ayrımımız olmadı. Dünde yoktu, bugünde yok, gelecekte de olmayacak. Biz yinede demiyoruz ki iktidar partisine oy vermezseniz Kastamonu’ya hizmet gelmez. Bizim, böyle bir şey söylememiz mümkün değil. Fakat bizi, buna benzer söylemlerle yıpratmaya kalkıyorlar. Fakat biz şunu diyoruz: “Belediyemiz, iktidar ile kol kola girerse daha büyük hizmetler olur” Buna benzer örnek belediyelerimiz bulunuyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yakın bir zamanda ilçelerimize parklar yapacağını duyurdu. Bunun üzerine, ilçe belediye başkanlarımız projelerini hazırlayıp bakanlığa sundu. 4 ilçe belediye başkanımız projelerini takip edilmesi için bize müracaatta bulundu. Bizlerden, bu projelerin takip edilmesini istediler. Biz ise, bu 4 ilçemizin de projelerini çıkarttık. Yüzde 95’ini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı finanse ediyor. İlçelerimize de yatırım kazandırıyoruz. Herhangi bir muhalefet partisine mensup bir belediye başkanı, proje hazırlamış mı? Hangi milletvekilimize hazırladığı bu projeler için müracaatta bulunmuş ve biz bunlara cevap mı vermemişiz. Bu iş, evvela proje yapmak, ardından takip etmek ister. Bizim iddiamız, belediye ile iktidar kol kola girince, daha büyük işler yapılacağıdır”
Tahsin Babaş’ın sütten, peynirden anlamadığını fakat belediyecilikten çok iyi anladığını vurgulayan Gülşen, şunları kaydetti: “Bizim bir iddiamız daha var. Belediye başkanlığı, bizim adayımızın işidir yani Tahsin Babaş’ın işidir. Tahsin Babaş, baklava yapmayı bilmez, börek yapmayı bilmez, sütten, peynirden anlamaz ama belediye başkanlığından çok iyi anlar. Kastamonu halkına diyoruz ki, emaneti ehline verin. Her işimizi ehline yaptıralım. Bu işin ehli ise Tahsin Babaş’tır. Tahsin Babaş, belediyeciliği bilir, 25 yıllık belediyecilik tecrübesi vardır, Kastamonu’nun her köşesinde izin vardır, dolayısıyla emaneti ehline teslim edin diyoruz. Buna da inanıyoruz, Kastamonu Belediyesinde, biz bu dönem başarılı olacağımıza iktidar ile 24 yıldır buluşmayan belediyemizi artık iktidar partisiyle buluşturacağımıza, başarılı teşkilatımızla azmedip gayret edip başaracağımıza inanıyorum”
Bütün ilçe belediyelerinde iddialı olduklarını ifade eden Gülşen, “Büyük başın derdi, büyür oluyor. Sayın Başbakanımız, bir andan ülkemizin önemli işlerini, bir yandan hem partiye hem de ülkemize yapılan saldırıları engellemeye ve bunları yoluna koymaya çalışıyor, bir yandan da 81 İl’de ve ilçelerinde belediye başkan adaylarını belirlemeye gayret gösteriyor. Yani bizim işimiz, bir değil, biz muhalefet partileri gibi adaylarımızı belirleyip hemen sahaya süremiyoruz. Bizim omuzlarımızda büyük sorumluluklarımız var. Kastamonu’da 15 belediye AK Parti’dedir. Hepsini kazanacağız iddiası büyük bir söylem fakat inşallah 15’in üzerinde belediyemizi AK Parti ile buluşturacağımıza inanıyorum. İddialı olmadığımız hiçbir ilçemiz yok. Her ilçemiz de iddialıyız. Bu hafta içerisinde adaylarımız açıklanacak. Sonrasında aday adayı olup, gösterilmeyen kardeşlerimize de büyük işler düşüyor. Bu süreçten sonra kimse küsmesin darılmasın, Hep beraber inşallah yolumuza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
30 Mart Mahalli Seçimlerde yapılacak seçimlerin ‘sen, ben meselesi’ olmadığını belirten Gülşen, şöyle devam etti: “Şuanda yaşadığımız süreç, sen, ben meselesini, AK Parti meselesini, Recep Tayyip Erdoğan meselesini, aşmış durumdadır. Olayları doğru okuyup, insanlara da doğru aktaralım. Bu iş artık Türkiye’nin, yeni Türkiye mi olacak yoksa vesayet düzenleri değişerek devam mı edecek sürecini getirecektir. Biz, adı ne olursa olsun, adı ve şekli ne olursa olsun, her türlü vesayete karşı olduğumuzu milletimiz karşı, bizde bunu doğru anlatırsak bu karşılık bulacaktır. Milletimiz, hizmet edene karşı değil, onun o şekilde gönlümüzde ve başımızda üzerinde yeri olmaya devam edecektir. Ama hizmet ehlinin, siyasete bulaşması, siyasete karışması ve ülkeyi dizayn etmeye kalkışmasına karşı herkes işini yaptığı sürece ülkemizde bir sıkıntı olmaz”