Diyarbakırlı Vekilin Gözünden DHKP-C Saldırılarının Şifreleri
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte yaşanan provokasyonların bir üst akıl tarafından organize edildiğini belirtti.
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, "Dışarıdan beslenen ve ideolojik olarak bugüne kadar ne istediği tam olarak anlaşılmayan paravan terör örgütü DHKP-C pimi çekilmiş bomba gibi karanlık aktörlerin elinde kaldı. Dilerim ki ellerinde patlar" dedi.
İçten, seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte yaşanan provokasyonların bir üst akıl tarafından organize edildiğini belirterek, her seçim döneminde aynı senaryonun ortaya konulduğunuz altını çizdi. İçten, Çağlayan Adliyesi’nde Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne düzenlenen silahlı saldırının şifrelerinin geçmiş seçim dönemlerinde yaşanan gelişmelerde saklı olduğunu vurguladı.
"UYUYAN HÜCRELER SAHAYA SÜRÜLDÜ"
İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine son dönemde yaşanan terör olaylarına ilişkin açıklamalarda bulunan İçten, DHKP-C’nin son saldırıları başta olmak üzere gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. 7 Haziran genel seçimlerin yaklaşmasıyla derin yapıların elinde bulunduran üst aklın, uyuyan hücreleri sahaya sürdüğünü belirten İçten, geçmiş seçim dönemlerinde yaşanan gelişmelerin, son günlerdeki provokasyonlara ışık tuttuğunu vurguladı.
İçten, "22 Temmuz 2007 genel seçimleri, 21 Ekim 2007 referandumu, 29 Mart 2009 yerel seçimleri, 12 Eylül 2010 referandumu ve 2014 yerel seçimler öncesinde yaşanılan bazı gelişmeler, son günlerdeki provokasyonların arkasındaki derin güçlere ışık tutuyor. Söz konusu olaylara bir bütün olarak bakıldığında bugün çıkarılmak istenilen kaosun asıl nedenleri görülecektir" dedi.
"SEÇİM DÖNEMLERİNDE KANLI EYLEMLER BAŞLIYOR"
Seçim dönemlerinde yaşanılan provokasyonları analiz eden İçten, 2011 genel seçimlerinden önce DTP’li 7 adayın başvurularının Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından reddetmesiyle metropollerde başlayan sokak eylemleri ciddi kayıplara neden olduğunu hatırlattı. Bu olaydan kısa bir süre sonra Kastamonu’da dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konvoyuna saldırı yapıldığına dikkat çeken İçten, şöyle devam etti:
"Daha geriye gidelim: 22 Temmuz 2007 genel seçimlerini yönlendirmek isteyen kirli aktörler yine boş durmamış ve 13 Temmuz 2007’de Bornova’da askeri araçların geçiş güzergahına patlamaya hazır 30 kilo patlayıcı koymuşlardı. 24 Haziran 2007’de Tunceli-Ovacık’taki karakola, patlayıcı yerleştirilen tankerle saldırı yapılmak istenildi. Tabii provokasyonlar bunlarla sınırlı değildi. 19 Ocak 2007 Dink suikastı, 18 Nisan 2007 Zirve Yayınevi cinayeti, 23 Mayıs 2007 Anafartalar’daki canlı bomba saldırısı her seçim döneminde yapılmak istenilen kaos planını birer parçasıydı."
"BOŞ DURMADILAR AMA HER SEFERİNDE YENİLDİLER"
Provokatörlerin, Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı seçtirmemek için o dönem her türlü yola başvurduklarını hatırlatan İçten, milletin menfaati için yapılacak önemli hamleler sırasında ülkeyi geren olayların yaşandığını ifade etti.
Ülkeyi kaos yerine çevirmek isteyen üst aklın geçmişte uygulamak istediği kanlı senaryoların tutmadığına dikkat çeken İçten, şu örnekleri verdi:
"Sayın Gül’ün adaylığını açıklanmasından bir gün sonra dönemin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erdoğan Teziç’e 25 Nisan 2007’de suikast girişimi oldu. 1 Mayıs kutlamaları yaklaştıkça muhtemel bir provokasyon uyarısı yapılmıştı. Zira aynı gün cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk tur oylaması yapılacaktı. İstihbarat raporlarına çok ciddi bir bilgi yansımıştı: ’Askeri Taksim’e çekme’nin hazırlığı yapılıyordu. Çünkü o dönem EMASYA protokolü, askere sivil alanda müdahale yetkisi veriyordu. AK Parti’ye kapatma davası açıldıktan sonra da karanlık senaryolar devreye konuldu. Akdeniz Üniversitesi’nde 12 Eylül öncesine benzer olaylar yaşandı. 6 Nisan 2008’de bir şahıs, öğrencilerin kavgasına karışmış, silahla rast gele ateş açmıştı. Aynı gün Cerrahpaşa Caddesi’nde 10 yaşındaki bir çocuk, yol ortasına el bombası attı. 5 Nisan 2008’de ise Kadıköy’deki McDonalds’ın önüne patlamaya hazır bir bomba bırakıldı. 21 Ekim 2007’de yani cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören yasa değişikliğinin referanduma sunulduğu gün ise maalesef yüreğimizi yakan Dağlıca baskını haberi geldi. 2010 referandumu öncesinde de boş durmayan provokatörler, bu sefer Hatay Dörtyol ve Bursa İnegöl’de ortaya çıktı. İki kişi arasında çıkan kavga, ’PKK’lılar İnegöl’ü bastı’ iddiası üzerine günler süren eylemlere dönüştü. Birkaç gün sonra Dörtyol’da yapılan hain saldırı sonunda 4 polisimiz şehit oldu. Bütün bu kanlı senaryolara rağmen milletimizin basireti ve sabrı bizi bugünlere getirdi. Bu seçim döneminde de oynanmak istenilen kanlı oyunlar inşallah yapanların ayaklarına dolanacaktır. Zira geçmişte böyle oldu."
"ELLERİNDE PİMİ ÇEKİLMİŞ DHKP-C KALDI"
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan silah saldırının da aynı tezgahtan çıktığına söyleyen İçten, karanlık aktörleri artık son kozlarını oynadıklarını vurguladı. Bu nedenle son kozları terör örgütü DHKP-C’yi sahaya sürdüklerini belirten İçten, "Dışarıdan beslenen ve ideolojik olarak bugüne kadar ne istediği tam olarak anlaşılmayan paravan terör örgütü DHKP-C pimi çekilmiş bomba gibi karanlık aktörlerin elinde kaldı. Dilerim ki ellerinde patlar" dedi.
En kritik dönemde sahneye çıkıp masum insanları katlederek dışarıdaki uzantılarına taşeronluk yapan bu terör örgütünün geçmişte yaptığı terör saldırılarının milleti yıldıramadığını belirten İçten, seçim öncesi sağduyu çağrısında bulundu.
İçten, sözlerini şöyle tamamladı:
"Halkın iradesinin tecellisi olan seçimlerin kutsiyetine gölge düşürmek isteyenlere karşı bir ve diri olacağız. Zira bu zehrin panzehir kardeşliğimizin daha da pekiştirmesidir. Yeni Türkiye yolunda önemli bir kilometre taşı olacak seçimlere bu nazar itibariyle bakmalıyız. Unutmayalım ki bu seçimler belki de ikinci Kurtuluş Savaşımız olacaktır."
(İHA)