CHP'li Sarıbal, Kastamonu Şeker Fabrikası ile ilgili konuştu
CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, Kastamonu çiftçisinin tek güvencesi olan Kastamonu Şeker Fabrikası ile ilgili net konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tarım Politikalarından ve Tarım Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, CHP iktidarında Kastamonu Şeker Fabrikası’nın özelleştirme kapsamından çıkarılacağını, şeker ithal edilmeyeceğini söyledi.
CHP Kastamonu İl Başkanlığı’nın bir çalışması olarak Mayıs ayı başında internet üzerinden yayın hayatına başlayan CHP Kastamonu TV’de CHP Kastamonu Merkez İlçe Sekreteri İlke Karabacak’ın hazırlayıp sunduğu Ilgaz’ın Ötesi’nden adlı programa konuk olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, yaklaşık 1 saat süren programda Kastamonu çiftçisinin tek güvencesi olan Kastamonu Şeker Fabrikası ile ilgili net konuştu.
"KASTAMONU ŞEKER FABRİKASI’NI ÖZELLEŞTİRMEYECEĞİZ, SATILAN FABRİKALARDAN KAMULAŞTIRABİLDİKLERİMİZİ KAMULAŞTIRACAĞIZ"
2018 yılında devletin elindeki şeker fabrikalarını sattığı şirketlerin yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirten Orhan Sarıbal; “Yüzde 90’ın üzerinde kota tutturmaları gerekiyordu tutturamadılar. Ama buna rağmen kağıt üzerinde çeşitli gerekçeler uydurarak süreci götürüyorlar. Türk Şeker’in bugün satılan fabrikaların bazılarına el koyması, sürece müdahale etmesi lazım. Zaten bir kısmı hukuksuzca ikinci kez el değiştirdi, onlara müdahale etmesi lazım. Türk Şeker ne yazık ki bu konuda hükümetin baskısı altında eziliyor, aktif fonksiyonunu yerine getiremiyor. Aslında hükümet aralarında Kastamonu Şeker Fabrikası’nın da bulunduğu kalan fabrikaları da özelleştirecekti ancak koronavirüs salgını başlayınca, riskler ve sorunlar artınca, şeker ithalatı zorlaşınca özelleştirme işlemi beklemeye alındı. 36 fabrikamız vardı, kala kala 14 fabrikamız kaldı. Bu özelleştirmelerden önce şeker üretimi ağırlıklı kamunun elindeydi, ama bugün ne yazık ki şekerde kamudan çok özel sektörün etkisini görmekteyiz. Şeker stratejik bir üründür. Cumhuriyet tarihinde önemli üç beyazdan biriydi. Mustafa Kemal Atatürk 1925’ten sonra şeker fabrikalarını kurdu. Bu fabrikalar sadece fabrika değil, şeker pancarı sadece şeker pancarı değildi. Bugün koronavirüs salgını sürecinde en çok ne lazım oldu? Tabi ki etanol. Etanolü nereden elde ediyorduk şeker pancarından elde ediyorduk. Peki ne oldu? Bir anda iktidar etanol için ithalat izni verdi, petrolde kullanılan yüzde 3 payı devre dışı bıraktı, biz dışarıdan etanol ithal etmek zorunda kaldık. Şeker pancarı sadece etanol değildi. Şeker pancarı aynı zamanda oksijendi, istihdamdı, verim artışıydı, posası yemdi. Dolayısıyla şeker pancarı ve şeker çok önemli. Nişasta Bazlı Şeker’e bizi zorluyorlar. Biz iktidara geldiğimizde Kastamonu Şeker Fabrikası’yla birlikte elimizde kalan fabrikaları özelleştirmeyeceğiz. Satılan fabrikalardan kamulaştırabildiklerimizi kamulaştıracağız. Şekeri sınırsız ve sorunsuz üretmeye devam edeceğiz. Şeker pancarını hak ettiği onurlu yerine geri getireceğiz” diye konuştu.
"BİZ İKTİDARDA OLMUŞ OLSAYDIK 22 MİLYAR TL DEĞİL 140 MİLYAR TL DESTEKLEME YAPACAKTIK"
CHP iktidarında çiftçinin hak ettiği desteği alacağını, hak ettiği değeri göreceğini belirten CHP Tarım Politikalarından ve Tarım Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal; “Eğer bugün Cumhuriyet Halk Partisi iktidarda olmuş olsaydı 2020 yılında çiftçimize 22 milyar değil 88 milyar TL destekleme yapacaktık. Türkiye yılda 9 milyar dolarlık tarımsal ithalat yapıyor. Biz iktidarda olmuş olsaydık bu topraklarda yetişen hiçbir ürünü dışardan almayacak, ithalatı minimum seviyeye çekecek, bu rakamında çiftçimizin cebine girmesini sağlayacaktık. 9 milyar doları 2020 döviz kuruyla Türk Lirasına çevirdiğinizde yaklaşık 63 milyar TL yapar. 88 milyar TL desteklemenin üzerine 63 milyar TL’yi eklediğinizde 150 milyar yapar. Bugün iktidarın 2020 yılı için toplam verdiği 22 milyar TL’ye karşılık biz 140 ila 150 milyar TL arasında destekleme yapmış olacaktık. İktidar tarafından 2020 yılı için çiftçiye 3.2 milyar TL mazot desteği veriliyor. Oysa çiftçimiz 20 milyar TL civarında mazot kullanıyor. Bizim iktidarımızda mazotun üzerindeki ÖTV ve KDV kalkacak. Bu salgın sürecinde dünyada petrol fiyatları yüzde 70 oranında düştü. Biz de ise tam tersi oldu. İktidar Mart ayında biri 11 kuruş, biri 15 kuruş olmak üzere toplam 26 kuruş vergi koydu. CHP iktidarında çiftçimizi doğal afetlere karşı korumak için tarım sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesi, tarım sigortasının yaygınlaştırılması, tüm üretim biçiminin açık bir şekilde kayıt altına alınarak afet risklerine karşı çiftçinin korunmasını öngören yeni bir sigorta kanununu hayata geçireceğiz. Çiftçi ‘dolu yağdı, kader’ deyip zararı kendisi çekmeyecek. Çiftçi ‘sel geldi Allah ne yazdıysa o olur’ demeyecek. Biz zararını karşılayacağız. Bugün gençler tarıma gelmiyor, kimse köye kız vermiyor. Çünkü çiftçinin bir sosyal güvencesi yok, gelir garantisi yok. Tüm çiftçilerimizi SGK’ya kaydını yaptıracağız ve tüm primini biz ödeyeceğiz. Bunu yapacağız. Belirli ürünlerde daha tohum toprağa atılmadan alım fiyatını belirleyeceğiz, alım garantisi sağlayacağız, primini başında açıklayacağız. Çiftçi ne ekeceğini, ne kazanacağını bilecek. Her koşulda çiftçimizin yanında olacağız. Bugün kentte ne imkân varsa, onu köye götüreceğiz. Bugün İzmir’de Ankara’da İstanbul’da Adana’da Mersin’deki büyükşehir belediyelerimizin hayata geçirdiği kamucu anlayışı devlet olarak hayata geçireceğiz” ifadelerini kullandı.