CHP'den, 48 madde için tutuklu milletvekilleri şartı

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, tutuklu milletvekillerinin de sorunu hallolacaksa partilerinin 48 madde için kapısını çok daha kolay açabileceğini söyledi. Çözüm sürecindeki politikalarının çok net ve açık…

  • 506
CHP'den, 48 madde için tutuklu milletvekilleri şartı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, tutuklu milletvekillerinin de sorunu hallolacaksa partilerinin 48 madde için kapısını çok daha kolay açabileceğini söyledi. Çözüm sürecindeki politikalarının çok net ve açık olduğunu dile getiren Koç, "Siyasal uzlaşma, toplumsal uzlaşma. Bunun da zemini meşru zemin TBMM. Kapı arkasında gizli pazarlık değil." dedi.

NTV'nin canlı yayınında güncel konuları değerlendiren Koç, Başbakan'ın gündeme getirdiği 48 maddeyle ilgili soruya cevap verdi. Siyasette kapı açıklığının her zaman olması gereken bir süreç olduğuna dikkat çeken Koç, demokrasiyi tarif eden en temel kurallardan bir tanesinin uzlaşma arayışı, diyalog olduğunu vurguladı. Türkiye'de siyasetin bütün bu kapıları şu ana kadar kapattığı için içinden çıkılmaz olan bir takım tablolarla karşı karşıya olunduğunu ifade eden Koç, "Şimdi 48 maddenin bir kısmı Anayasanın giriş bölümünde, bir kısmı kişisel hak ve özgürlükler bölümünde, bir kısmı yasama, yürütme, yargı bölümünde. Yasama ve yürütme başkanlık teklifi AKP tarafından masaya getirildikten sonra biliyorsunuz tıkanmış durumda. Şimdi bir bütünü yok o 48 maddenin. Ama biz yine de tartışmaya açığız. 48 maddenin içerisinde en temel olanlardan bir tanesi, Başbakan bunu duymak istemiyor, AKP'liler de bunu duymak istemiyor. Ama yüksek sesle söyleyelim, çünkü çok az fırsat medyada. Burada 83. madde dokunulmazlıklarla ilgili madde, tutuklu milletvekillerinin de sorunu hallolacak ise CHP kapısını çok daha kolay açabilir 48 madde için." diye konuştu.

CHP-MHP İTTİFAKI İDDİALARI

"Ankara'da MHP ile MHP adayı üzerinden CHP'nin işbirliği, İstanbul ve İzmir'de de CHP adayı üzerinden MHP ile işbirliği veya ittifak." iddialarına yönelik bir soruya ise Koç, "Şimdi siyasi partiler arasında üst yönetici olduğum için söylüyorum; böylesi bir görüşme gerçekleşmemiştir. Böyle bir diyalog arayışı söz konusu değildir. Ama vatandaş Haluk Koç olarak söylüyorum, yurttaş Haluk Koç olarak söylüyorum, bugün, deminden beri tarif ettiğimiz tablo karşısında bulunduğum yerde bu ceberrut iktidar yapısının geriletilmesi için üzerine düşen her şeyi yapabilecek tercihi kullanır. Yurttaş Haluk Koç olarak söylüyorum." karşılığını verdi.

"CHP yönetiminin de nabzını iyi bilen parti sözcüsüsünüz. Oradaki hava için bir şey..." sorusuna da Koç, "Gündeme gelmedi. Böyle bir resmi teklif de yok. Bizim de bir karşı teklifimiz yok. Ama bir yurttaş duyarlılığı televizyonları başında bizi izleyen birçok insanın da bu ortak duyarlılığı sergilediğini görüyorum, hissediyorum. Yurttaş olarak onlarla beraber gönlümden geçeni konuştum. Siyasi parti sorumluluğum içerisinde henüz böyle bir tartışmanın ya da bir fikir oluşturmanın içerisinde değiliz." şeklinde konuştu.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Çözüm süreciyle ilgili bir soruya ise Koç, çözüm sürecindeki politikalarının çok net ve açık olduğunu belirterek, bunun siyasal uzlaşma, toplumsal uzlaşma olduğunu kaydetti. Bunun da zemininin meşru zemin TBMM olduğuna dikkat çeken Koç, şöyle devam etti: "Kapı arkasında gizli pazarlık değil. Eğer bugün birtakım sıkıntılar yaşanıyor ise kamuoyuna yansıyanlar bakımından söylüyorum; kapı arkasında ne konuşulduğunun, ne pazarlığı yapıldığının, neyin mutabakatına varıldığının, neyin belgelendiğinin, protokollendirildiğinin bilinmemesindendir. Şimdi oralarda taraf olanlar birbirlerine sen şunu demiştin, bunu yap diye bir baskı yapıyorlar. CHP tabi ki bölgeye gidecek. Daha önce ben de başkan olarak gitmiştim. CHP tespitlerini de yapmıştır. Bütün bunlar meşru zeminde siyasal ve toplumsal uzlaşmayla yapılır. Kişisel beklentilerine dönük yakın dönem hesaplarla bu süreci oyalayarak değil. Yani Kürt kökenli yurttaşlarımızı da Başbakan daha önce kandırdığı gibi tekrar kandırıyor. Kısa dönem kendi siyasi çıkarını elde ettikten, beklentisine ulaştıktan sonra aynı Oslo benzerindeki gibi ortada bırakacak, öyle gözüküyor tablo. Onlar da taleplerini dile getiriyorlar. Hoş olmayan görüntüler geliyor. Lice'den, Cizre'den, Beytüşşebap'tan biliyorsunuz ve bunlar da Türk toplumunda, Türkiye toplumunda bir soru işareti yaratıyor. Ne oluyor? Bir bölgenin güvenlik kontrolünü tamamen devlet tarafından terk edildim diye. Bence Gezi Parkı eylemleriyle bu kadar uğraşacağına emniyet herhalde doğuda yaşananlarla da ilgili bir takım önlemler alsalar çok daha uygun olur."