'Canım Türkiyem'
Kardeş Azerbaycan'dan 'Misafir kalem' Ali Zülfikaroğlu yazdı. 'Canım Türkiyem.'
Kardeş Azerbaycan’dan gelen mektup…
Azerbaycan'dan konuk yazarımız Ali Zülfikaroğlu yazdı.
Canım Türkiyem…
6 Şubat sabahı acı bir haberle uyandık.
İkinci vatanımızda korkunç bir deprem haberi Azerbaycan’daki tüm televizyonlarda birinci haber olarak geçiyordu. Türkiye’de ki kardeşlerimiz zor bir sınavla daha karşı karşıyaydı.
Açıkçası ilk başta detaylı bir haber olmadığı için depremin etkisinin ve kayıpların boyutlarını tahmin edemedik. Ancak kısa bir süre sonra 13,5 milyon nüfuslu 10 şehrin depremden etkilendiği, yıkım, can kaybı, yaralı ve enkaz altında kalan ve kurtarılmayı bekleyen kardeşlerimizin olduğu haberleriyle derin bir şok yaşadık.
Kardeş ülkemiz Türkiye tarih boyunca her zaman zor kırılmalarla karşılaştı. Büyük güçlerin, devletlerin, çeşitli uluslararası finans kuruluşlarının ve terör gruplarının tehditleriyle karşı karşıya kalmamıza rağmen, bundan hiçbir zaman endişe duymadık. Çünkü aynı milletin temsilcileri olarak kardeşlerimizin bu tehditlerin üstesinden geleceğini çok iyi biliyorduk.
Ama şimdi bizi endişelendiren doğa faktörüydü. Canımız ciğer paremiz Türkiye’miz bu kez herhangi bir devlet, küresel finans kurumu veya terör örgütü tarafından değil, bir doğal afetle imtihan ediliyordu.
Elbette yardıma ilk koşan kardeşi Azerbaycan devleti ve halkı olacaktı. Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev, Acil Durumlar Bakanlığı'na kardeş ülkeye acilen kurtarma ekipleri göndermesi talimatını verdi. İlk olarak 400 kişilik bir grup deprem bölgesine gitti. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da telefonla arayarak depremin Türkiye'de yol açtığı çok sayıda can kaybı ve yıkım haberlerinin Azerbaycan halkını derinden sarstığını ve üzdüğünü ifade etti ve basın haber kuruluşlarına yansıdı.
Cumhurbaşkanı ayrıca ülkemizin kardeş Türkiye'nin acısını paylaştığını, Azerbaycan ve Türkiye'nin her zaman birbirinin yanında olduğunu, kardeş ülkeye her türlü yardımı yapmaya hazır olduklarını ifade etti.
Bu protokol adına verilen bir taziye değildi. Bu, Cumhurbaşkanı'nın ve halkının acılarının samimi bir ifadesiydi.
Bugün Azerbaycan'da çoğu otobüs, kamyon ve otomobillerde Türk bayrağı dalgalanıyor. Her Azerbaycan Türkü’nün yüreği yanıyor ve hepimiz kendimizi avutuyorduk.
Ama bir gerçek vardı o da ateş düştüğü yeri yakıyordu.
Şu anda Türkiye'de meydana gelen depremle ilgili olarak kardeş ülkeye giden Azerbaycan Acil Durumlar Bakanlığı'nın (ACİL) 725 çalışanı, depremin etkilerinin ortadan kaldırılması adına arama, kurtarma faaliyetlerine devam ediyor.
Bu ekibin 41'i sağlık personelidir. Şu anda, bu özel eğitimli uzmanlardan oluşan ekip Türkiye'nin Kahramanmaraş şehrinde arama kurtarma operasyonlarına katılırken bazıları da diğer bölgelerde çalışmalarına devam ediyorlar.
6 Şubat'tan bugüne kadar Azerbaycan'dan kardeş Türkiye’ye 7 nakliye uçağı, tırlar ve kamyonlardan oluşan yardım konvoyu gönderildi.
Elbette Türkiye güçlü bir ülke. Türk devleti vatandaşlarını kurtarmak için var gücüyle çalışıyor. Ama biz devlet ve millet olarak kardeşlerimize her türlü desteği vereceğiz. Bugün hem Türkiye içinde hem de kardeş milletler olarak daha çok birliğe ve beraberliğe ihtiyacımız var.
Kardeş ülkede yaşanan afete bağlı olarak Azerbaycan devleti ile birlikte halkımız da yardım için adeta yarışıyordu.
Akrabalar, arkadaşlar, genel olarak sokaktaki her insanın üzüntüsü suratından okunuyor ve “nasıl yardımcı olabiliriz. Bu zor günde kardeşlerimizin yanında olmayacaksak ne zaman olacağız?” sesleri yükseliyordu.
Bakü’deki sokaktaki insanlarımızın bu samimi çırpınışları da kendini gösteriyor. Şu anda, parası olan ve olmayan çok fazla insan eşyalarını Türkiye'ye yardım için toplama noktasına getiriyor. Hiçbir Azerbaycan Türkü, kardeşine yardım edememenin suçluluğunu ömür boyu yaşamak istemezdi. Öyle de oldu. Herkes elinden geldiği kadar yardım etmeye çalışıyor. Bu yardımlaşma isteği dünyada belki de sadece ve sadece Türkler için geçerlidir. Hiçbir organizasyona gerek olmadan her vatandaşımız elindekini avucundakini toplama merkezlerine bırakıyor.
Bütün bunlar Türk milletinin büyüklüğünü göstermektedir. Millet olarak aşamayacağımız hiçbir yük, hiçbir sorun olmadığına bir kez daha inanıyoruz. Türk kardeşlerimizin acısını yürekten paylaşıyoruz ve kardeş ülkemizin bu imtihandan zaferle çıkacağından eminiz. Başta Azerbaycan olmak üzere dost ve kardeş ülkelerden yardıma gelenler olduğunu medyadan öğreniyoruz.
Azerbaycanlı büyük şair Bahtiyar Vahabzade’nin vefat etmeden önce Türkiye’de yaşanan 17 Ağustos 1999 yılındaki deprem için yazdığı şu mısralar bugün canımız Türkiye’nin ve Azerbaycan halkının çektiği acıları ve duygularını tam anlamıyla anlatmaktadır.
DEPREM SESİ
İşitince ata yurtta depremi
Aktı yaşım, döndü başım, Türkiyem.
Her derdimin kederimin ortağı
Can kardeşim kan kardeşim, Türkiyem.
***
Var mı kaza,var mı bela de bunca?
Seninleyiz biz ki ömür boyunca.
Kaderini bez uzakdan duyunca
Gözlerimden aktı yaşım, Türkiyem.
***
Öz hükmü var her zamanın her anın.
Yaman gününde yanındayız biz senin.
Ana yurtta vatanımsın, vatanım
Vatanımda vatandaşım, Türkiyem.
***
Tarih boyu bu ehdimiz bozulmaz
Türk milleti har olmamış, har olmaz.
Her beladan Türkün beli kırılmaz
Sen ey benim can sırdaşım, Türkiyem.
Kardeşimiz canımız Türkiye'de meydana gelen deprem sonucu hayatını kaybeden kardeşlerimize bir kez daha Yüce Allah'tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.