Bozdağ, Devrekani'de Soruları Cevapladı
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, doğru olanın İlker Başbuğ'un tutuksuz yargılanması olduğunu söyledi.
BOZDAĞ: “DOĞRU OLAN İLKER BAŞBUĞ’UN TUTUKSUZ YARGILANMASIDIR”
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ:
"DİNLEMELER KONUSUNDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK"
VEDAT YUNUS İKİZOĞLU (İHA)
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, doğru olanın İlker Başbuğ’un tutuksuz yargılanması olduğunu söyledi.
Bozdağ, Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde Kaymakamlık ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un durumuyla ilgili konunun hatırlatılması üzerine Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ‘Ergenekon’ davasında verilen kararın üzerinden 7 ay geçtiğini belirterek, “7 ay geçmesine rağmen gerekçeli kararı henüz yazılamadı. Hakkında mahkumiyet hükmü verilenler bakımından bence hak ihlalidir. Çünkü onların hak arama yolları böylelikle geciktirilmiştir” dedi.
Türkiye’nin hukukunda tutuklamanın bir tedbir olduğunu aktaran Bozdağ, şöyle konuştu: “Esasında istisnai olarak başvurulması gereken bir tedbir ama ne yazık ki bazı davalarla ilgili bu tedbirin oldukça geniş kapsamlı uygulandığını Türkiye’de herkes ifade ediyor. Bu yönde de pek çok eleştiri yapıldı. Tutuklamanın süresinin uzunluğuyla ilgili ülkemizde çok tartışmalar oldu. Yaptığımız son düzenlemeyle 10 yıl olan tutuklamanın üst sınırı 5 yıla çekildi. Özellikle Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar bakımından 5 yıla indirildi. Böylelikle hem uzun tutuklama süresi konusunda Türkiye’ye yönelik eleştiriler karşılanmış hem de uzun tutukluluğun olmaması gerektiğine dair yasal irade ortaya kondu. Umarız ki yargılama süreçlerinde tutuksuz yargılama yapılır. Zorunlu hallerde tutukluluk tedbirleri uygulanabilir. Zorunlu hallerin herkesin takdir ettiği belli alan ve şartlarla yasal çerçevede sınırlı olmasını temenni ederiz. Genelkurmay Başkanı’nın yargılandığı davada tutuklu yargılama baştan yanlıştı. Biz o zaman da ifade etmiştik yani tutuksuz yargılanması doğru olandır.”
‘Ergenekon’ davasındaki tahliyelerle birlikte davanın ‘çöktüğü’ yönündeki algıya ilişkin değerlendirmede bulunan Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti: “Davanın özüne dair değerlendirme yapmayı uygun görmüyorum. Şu an henüz karar verilmiş ama Yargıtay aşaması tamamlanmamış durumda yani yargılama süreci devam ediyor. Yargılama süreci devam eden bir konuda davanın esasına dair görüş belirtmemiz doğru olmaz.”
Mahkemenin karar tarihinden 7 ay geçmesine rağmen gerekçeli kararın yazılmamış olmasının kabul edilemeyeceğini ifade eden Bozdağ, mevzuatın gerekçeli kararın dosyaya konulmasını, konamıyorsa en geç 15 günde konulmasını emrettiğini belirterek, şunları kaydetti: “Ergenekon’ diye bilinen davanın kararının verilmesinin üzerinden zannedersem 7 ay geçti. 7 ay geçmesine rağmen gerekçeli kararın yazılmamış olması, hakkında mahkumiyet hükmü verilenler bakımından bence hak ihlalidir çünkü onların hak arama yolları böylelikle geciktirilmiştir. Gerekçeli karar vaktinde yazılıp dosyaya konmuş olsa temyiz yoluna başvuracaklar. Belki Yargıtay bir kısmının veya belki hepsinin beraatına karar verecek. Hangi tür karar verirse versin, sonuçta o karardan istifade edecek kişiler var. Kararın geç yazılması hem temyize gitmeyi hem bireysel başvuruya hem de AHİM’e gitmeyi geciktiren bir durumdur. Bunların hiçbiri hukuken kabul edilebilir değildir. Gerekçeyi yazmaları gerekip bugüne kadar yazmayanlar da hukukun çizdiği sınırları aşmıştır. Benim görüşüm bir hakkın iyi niyetli kullanımı olarak nitelendirilemez.”
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının (TİB) dinlemelere ilişkin soruşturmasıyla ilgili bir soru üzerine Bakan Bozdağ, yasal da olsa Türkiye’de yüz binlerce insanın dinleniyor olması, hukuk devleti bakımından kabul edilemeyeceğini ifade ederek, “Polis ve jandarma istihbarat ve diğer birimler tarafından yasalar çerçevesinde yapılan dinlemeler var. Bütün bunları yan yana koyduğunuzda ortaya çıkan fotoğraf, bütün vatandaşlarımızı ve hepimizi rahatsız eder. Telefonda konuşamaz hale geldik. Bu, hukuki güvenlik, özel hayatın gizliliği, haberleşme özgürlüğü, kişi hürriyeti ve güvenliği bakımından son derece önemli sorunlar ortaya çıkarmıştır. Bundan sonraki süreçlerde Türkiye'de böyle kötü manzaralar olmasın. Hukukumuzda adli dinlemenin son çare başvurulması gereken yöntem olması gerekiyor. Anladığım, soruşturmayı yürüten makamlar dinlemeyi yapacak. Ondan sonra, son çare olarak bu talebe başvuracak ancak belli suçlarla ilgili başvurulmalı ve belli süreyle yapılmalı. Dinlemeler konusunda önemli adım attık.”
Yeni yasal düzenleme ile dinlemelerin ağır ceza mahkemelerinde oy birliğiyle karara bağlanmasının yolunu açtıklarını hatırlatan Bakan Bozdağ, şöyle konuştu: “Örgütü dinlemeden çıkarttık ve sınır getirdik. Dinlemeler böyle ortaya dökülürken ne ana muhalefet partisi ne de muhalefet partileri, hukuku kullanarak, hukukun çiğnendiği bu yapılar karşısında bir cümle kurma zahmetinde bulunmamışlardır.”