BBP'li Yelis, G-20 Zirvesini Değerlendirdi
Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yelis basın açıklamasında bulundu.
Birinci Dünya Savaşının en önemli sebeplerinden biri de Osmanlı yönetimi altındaki toprakları ele geçirmekti.
Rusya’da 1917 de devrim olup bu ülke savaştan çekilince, İngiltere ve Fransa 1920 deki San Remo Konferansında, artık savaşı kaybetmiş Osmanlı İmparatorluğunun Ortadoğu topraklarını kendi aralarında bölüşerek, manda idareleri oluşturdular.
Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışı, Ortadoğu’daki düzeni baştan aşağı değiştirdi. İkinci Dünya Savaşından sonra ABD ve Sovyetler Birliğinin de bölgeye girmeleri istikrarsızlığı daha da artırdı. Ortadoğu’nun petrol ve Gaz rezervleri Hala emperyalist ülkelerin iştahlarını kabartıyor.
Dünyanın kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin %34 ü, petrol rezervlerinin %65 i Ortadoğu da. Mısır, Cezayir, Libya ve Tunus’u ilave edince bu oran toplam Dünya rezervinin %69 unu aşmakta.
Kuzey Amerika’nın 2025 e kadar Ortadoğu dan alacağı petrol %85 artacak. 2025 Yılına kadar Avrupa %57, Japonya %50 Çin ise %500 daha fazla petrol için Ortadoğu ya müracaat edecek.
ABD kendine rakip olabilecek muhtemel bir gücün bölgede oluşmasını engellemeye çalışıyor, diğerleri ise konum kazanma gayreti içindeler.
G-20 toplantısı için Antalya’da bir araya gelerek, başta Ortadoğu’da terörle mücadele ve Suriye’nin geleceği olmak üzere birçok konuda görüş alışverişinde bulunan liderlerin bir bölümü, kendi ülkelerinin geçmişte Ortadoğu’ya ilişkin takip ettikleri politikaların, bugünkü sıkıntıların temel sebebi olduğunun bilinciyle hareket etseler, belki de sorunların çözülmesi çok daha kolay olacak.
Ama görünen o ki, Birinci Dünya Savaşından bu yana değişen bir şey yok. Böl ve yönet, düşmanımın düşmanı dostumdur, bana hizmet eden terörist iyi teröristtir gibi anlayışlar bugün de büyük devletlerin Ortadoğu’ya bakışına yön vermeye devam ediyor.
Küresel güçlerin parçaladığı ülke insanlarının, Refah içindeki emperyalist ülkelere kaçıyor olması ve bu topraklardan terör üremesi doğal bir sonuçtur. Bu Ülkeler bombalanarak cezalandırılmaya çalışılsa da, Emperyal güçler günahlarını örtemez ve gerçekleri değiştiremezler.
Türkiye’nin dönem başkanlığını yürüttüğü G-20 nin, Antalya’da düzenlenen toplantısı sona erdi. Dünya nüfusunun üçte ikisini içeren, dünyadaki tüm üretimin %85 ini ve dünya ticaretinin %75 ini gerçekleştiren 19 ülkenin ve Avrupa Birliğinin temsilcileri, küresel ekonomi ve birçok siyasi konuyla ilgili görüş alışverişinde bulunmak üzere bir araya geldiler.
Kapsayıcılık başlığını öneren Türkiye, esas olarak hâlihazırda dünyanın en önemli uluslararası örgütü olan Birleşmiş Milletlerden başlayarak, çok sayıda etkili iş birliği mekanizmasının yeterince kapsayıcı olmadığı gerçeğinden hareket ediyor.
Türkiye dönem başkanlığının ikinci önemli başlığı olan Uygulama ise, G-20 üyelerinin daha önceki toplantılarda üzerinde mutabık kaldıkları hususlarda sözün ötesine geçmelerini sağlamayı hedefliyor. Nitekim, geçen yıl Avustralya’da yapılan G-20 zirvesinde 2018 e kadar yerine getirilmesi gereken yaklaşık 1000 kadar taahhüt bulunuyor. Bu taahhütlerin tamamının gerçekleşmesi hâlinde dünya gayrisafi hasılasında 2 trilyon dolarlık bir artış yaşanacak hem de yeni iş imkânı meydana gelmiş olacak.
Üçüncü başlık ise Yatırım. Dünyanın birçok bölgesinde, büyük çoğunluğunda doğrudan ya da dolaylı olarak G-20 üyelerinin de katkısının bulunduğu devasa yatırımlar gerçekleştiriliyor.
Ama hem küresel ekonominin istikrarı hem de gezegenimizin yaşanılabilir bir mekân olarak kalması açısından önümüzdeki dönemde çok büyük yatırım hamlelerinin başlatılmasının yanında, gelir dağılımında eşitsizliğin ortadan kaldırılması ve Kapitalizmin kötü sonuçlarının bertaraf edilmesi gerekiyor.
Bir Milyarı aşkın insanının günde 1.90 dolar ile geçindiği dünyada, gelir dağılımı eşitsizliği ve Adaletsizlik Küreselleşmenin kötü bir sonucu olarak önümüzde durmaktadır.
G 20 Zirvesinde Sayın Ali Koç’un ve Sayın Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği hususlar tamda küreselleşmenin kötü sonuçlarının bertaraf edilmesi isteğidir. Sömürünün sonlandırılarak, bir an önce Ahlak, Adalet ve özgürlüklerin hakim olduğu bir düzen kurulması Küresel bir köy haline gelen dünyamızda asli hedef olmalıdır.
Türkiye, Osmanlı imparatorluğu mirasıyla medeniyet havzası olan Anadolu, Balkanlar, Kuzey Afrika, Batı Asya ve Ortadoğu bölgesiyle tarihi ve organik bağlarının yüklediği sorumluluklar dairesinde, ama günümüz gerçeklerini de göz ardı etmeden bir gelecek tasavvuru gerçekleştirmek zorundadır. Uluslararası sistemde sağlıklı bir yönetim anlayışı, bir ülkenin üzerinde yükseldiği temelleri kavrayışla mümkündür.
AB, ABD, NATO, G20, Birleşmiş Milletler ve Komşularımız ile Türkiye ilişkileri bu temeller üzerinden geliştirilmelidir.
Ortadoğu’daki siyasi gelişmeler ve G 20 toplantısı akabinde yapılan TBMM açılışının hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
(KG)