Başbakan Yardımcısı Arınç: 'Başörtüsünü Tartışanların Hepsi Millet Nazarında Kaybetti'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, başörtülü milletvekili konusunun geçmişte çok tartışıldığını hatırlatarak, 'Bu tartışmayı yapanların hepsi millet nazarında da kaybetti.

  • 670
Başbakan Yardımcısı Arınç: 'Başörtüsünü Tartışanların Hepsi Millet Nazarında Kaybetti'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, başörtülü milletvekili konusunun geçmişte çok tartışıldığını hatırlatarak, "Bu tartışmayı yapanların hepsi millet nazarında da kaybetti. 1999’da nisan seçimlerinde Merve Kavakçı isimli kadın milletvekilimiz yemin etmek için geldiğinde büyük protestolarla karşılanmıştı. Aradan 14 sene geçti. Bunu yapanları tarih affetmedi, millet affetmedi. 1999 seçimlerinden yüzde 22 oy ile çıkan DSP, üç sene sonra yüzde 1.5’a düştü. O gün protestolarda ‘dışarı’ diye bağıranların hiçbiri parlamentoya geri dönemedi" dedi.


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Meclis’te başörtülü vekil tartışmalarına ilişkin olarak, “Bildiğiniz gibi bazı kadın milletvekillerimiz haç vazifelerini ifa etmeleri ile artık başörtülü olarak hayatlarına devam etmek istediklerini, inançları bakımından bunun daha uygun olacağını söylediklerini biliyoruz. Muhtemelen yarın, belki daha sonra bazı kadın milletvekilleri bu kıyafetleri ile parlamentoya gelecektir. Esasen bizim düşüncemiz kadınları hiçbir zaman başı açık ya da örtülü olarak kategorize etmemektir. Bir bayan kendi kıyafetini kendi belirler. Başını kendi iradesi ile açık tutup kıyafetini seçeceği gibi, bir kısmı da başını örtmek ihtiyacını duyabilir. Buna saygı duymak gerekir. İnsanların temel hakları budur, ifade özgürlüğü budur, kılık kıyafet özgürlüğü budur, düşünce özgürlüğü budur. Eğer din ve vicdan açısından bakarsak bunu özgürlük olarak kabul ederiz” dedi.


Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) bir iç tüzüğünün bulunduğunu hatırlatan Arınç, “Bütün milletvekillerimiz iç tüzüğe uygun hareket etmek mecburiyetindedir. Maalesef uygulamada iç tüzüğün pek çok maddesi ihlal edilmektedir ve bunlar hoşgörü ile karşılanmaktadır. Kaldı ki kılık kıyafeti düzenleyen madde kadın ve erkekler nasıl giyineceklerine dair bir hüküm vardır. Başın kapalı ya da açık olmasına ilişkin bir cümle bulunmamaktadır. Bu da doğaldır. Hürriyetler asıldır, yasaklar istisnaidir. Eğer bir yasak olsa bunun iç tüzükte açıkça belirtilmesi gerekirdi. ‘Başı açık olmak mecburidir’ diye bir hüküm olmadığına göre bunun tercihlere bırakıldığını anlayabiliriz” diye konuştu.


Arınç, CHP’nin geçmişten beri bu konuya muhalefet ettiğini de ifade ederek şunları söyledi:


“Muhalefet ettiği argümanların hiçbiri gerçekçi değildir, hukuki değildir, haklı değildir, makul değildir. Geçmişte bu çok tartışıldı ve bu tartışmayı yapanların hepsi millet nazarında da kaybetti. 1999’da nisan seçimlerinde Merve Kavakçı isimli kadın milletvekilimiz yemin etmek için geldiğinde büyük protestolarla karşılanmıştı. O zaman başbakan olan rahmetli Ecevit ağır sözler söylemişti. Sayın Demirel kadın milletvekilinin provokatör olduğunu söylemişti. Aradan 14 sene geçti. Bunu yapanları tarih affetmedi, millet affetmedi. 1999 seçimlerinden yüzde 22 oy ile çıkan DSP, üç sene sonra yüzde 1.5’a düştü. O gün protestolarda ‘dışarı’ diye bağıranların hiçbiri parlamentoya geri dönemedi. Bugün buna karşı çıkanlar hiçbir şekilde doğru söylemediler, sadece korkulardan, vehimlerden hareket ettiler. Artık Türkiye’de özgürlükler genişledi. Bugün geldiğimiz noktada artık kamu kurumlarında kılık kıyafet yasakları ortadan kalktı.”


Başbakan Yardımcısı Arınç, başörtülü vekil konusunda bir çelişkiye dikkat çekmek için Merve Kavakçı örneğini göstererek, “Bir kadın başındaki örtüsü ile aday olduğunda bir yasak yoktur. Yüksek Seçim Kurulu böyle aday olmasın demediler. Bu şekilde seçim kampanyası yaptı. Halk onu bu şekilde kabul etti ve seçti. Seçildikten sonra il seçim kurulları bu milletvekiline mazbata verdi. Hiçbir seçim kurulu ‘senin başında örtü var, ben mazbata vermiyorum’ demedi. Hiçbir parti de mazbata alana itiraz etmedi. Ne zaman parlamentoya girdi, o zaman gürültü koptu. Bu boş ve kof bir gürültü idi. Hiçbir kıymeti yoktu. Neden? Adaylığına itiraz edemediğin, mazbatasını almasına itiraz edemediğin bir konuda parlamentoya girmesine hangi hakla itiraz edebiliyorsun. Türkiye’de normlar var. Anayasa normunda buna ilişkin herhangi bir yasaklama var mı, kanunda var mı, yönetmelik ya da iç tüzükte var mı, yok. O zaman sizin bağırmanız çağırmazın sadece kendi ideolojinizin gereği olmaktan öteye geçemez. Eminim ki artık Türkiye’nin geldiği noktada kadın milletvekillerimizin kaç tanesine bunu yaparsa bunlar hiç önemli değil. Onların vereceği karara kimsenin müdahale etmemesi gerekir. Bugün Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve Barış ve Demokrasi Partisi’nin gösterdiği olgunluğu, özgürlüklere açılan alanları CHP’nin de kabul etmesi gerekir. İnsanları üzecek bir davranışta bulunmaması gerekir diye düşünüyorum. TBMM bu olgunluğu gösterecektir. Geçmişte kamusal alan diyerek Meclis’i ya da başka kurumları başörtülülere yasaklayan anlayış artık iflas etmiş, çağdışı bir anlayıştır. O Meclis’in genel kuruluna dinleyici locasında sayın cumhurbaşkanı eşleri rahatlıkla izleyebilmiştir. Resmi törenlerde sadece Köşk’te değil, her yerde bir görevli olmayan hanımefendiler veya seçilmiş insanlar başındaki örtüleri ile bulunabilmektedir. Artık aklımızı, fikrimizi gerçekten ortaya koymamız, revize etmek noktasında bazı insanlar ben inşallah bir tartışma yaşanacağını düşünmüyorum" şeklinde konuşu.