Bakan Kurtulmuş "HDP büyük sınav veriyor"
Kütlür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş "(Zeytin Dalı Harekatı) Burada aslında HDP de bir büyük sınav veriyor. Yani bu mesele, bundan önceki meseleler gibi herhangi bir şekilde siyaseten o tarafa, bu tarafa çekilecek bir mesele değildir. Bu meselede eğer Türkiye'ye bağlılarsa, bu topraklara herhangi bir şekilde aidiyetleri varsa bu mutabakat şemsiyesinin altına HDP'nin de girmesi şarttır" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Afrin'de süren Zeytin Dalı Harekatı'yla ilgili olarak, "Burada aslında HDP de bir büyük sınav veriyor. Yani bu mesele, bundan önceki meseleler gibi herhangi bir şekilde siyaseten o tarafa, bu tarafa çekilecek bir mesele değildir. Bu meselede eğer Türkiye'ye bağlılarsa, bu topraklara herhangi bir şekilde aidiyetleri varsa bu mutabakat şemsiyesinin altına HDP'nin de girmesi şarttır." dedi.
Bakan Kurtulmuş, yerel ve ulusal medya kuruluşlarının temsilcileri ile Türk Cumhuriyetlerinden gelen basın mensuplarıyla bir araya geldi.
2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edilen Kastamonu'nun tarihi geçmişi itibarıyla bu unvanı fazlasıyla hak ettiğini vurgulayan Kurtulmuş, bu yıl yapılacak 50'ye yakın etkinlikle Kastamonu'nun tanıtımına önemli katkı sağlanacağını kaydetti. Kurtulmuş, Bakanlık olarak da bu konuda gereken her türlü desteği vereceklerini söyledi.
Şeyh Şaban-ı Veli etkinliklerinin de bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığını denetimine aldıklarını, bu etkinlikleri bir milli etkinlik haline getireceklerini belirten Kurtulmuş, "Aynen Şeb-i Arus törenleri gibi inşallah bu yıldan itibaren Şeyh Şaban-ı Veli etkinlikleri de ses getiren önemli bir etkinlik haline gelecek." ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, bir basın mensubunun Afrin'de gerçekleştirilen Zeytin Dalı Harekatı'na Türki Cumhuriyetlerin desteğini sorması üzerine, yürütülen operasyonun sadece sahada görünen askeri kısımdan ibaret olmadığına işaret etti.
Diplomasi safhasında yürütülen çalışmaların da önemine dikkati çeken Kurtulmuş, "Operasyon başlamadan önce çok sıkı bir şekilde ilgili bütün ülkeler, bunun içerisine kardeş Türk dünyasındaki dostlarımız da dahil olmak üzere, bütün ülkelerle bu operasyonunun niye yapıldığını bir şekilde paylaştık. Bütün ilgili uluslararası kuruluşlara da bir şekilde bilgi verildi. Sahada sadece bir askeri operasyon değil aynı zamanda diplomasi alanında birtakım çalışmalar yapılması gerektiği açıktır. Şimdiye kadar diplomasi alanında yapılan faaliyetlerin sonuçlarını da bir şekilde aldığımızı söyleyebiliriz. Gördüğünüz gibi, çok büyük bir şekilde karşı çıkan, yüksek perdeden bu operasyonların aleyhe konuşanların kısıtlı olduğunu görüyoruz." diye konuştu.
Hem diplomasi hem de özellikle kamu diplomasisi ayağının bu operasyon kadar değerli olduğunu aktaran Kurtulmuş, bütün ülkelerin doğru bir şekilde bilgilendirilmesini sağlayacak faaliyetleri yürüttüklerini bildirdi.
"HDP de bir büyük sınav veriyor"
Bakan Kurtulmuş, Afrin'le ilgili sosyal medya paylaşımlarından dolayı tutuklamaların yaşandığı anımsatılarak, TBMM'de HDP'nin tutumuyla ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine, Türkiye'de milletin büyük çoğunluğu ve üç siyasi partinin milli bir konuda ittifak içerisinde, ortak bir çizgide hareket etmelerinin son derece sevindirici olduğunu vurguladı.
Kurtulmuş, "Sağdan soldan birtakım çarpık sesler gelebilir. Burada aslında HDP de bir büyük sınav veriyor. Yani bu mesele, bundan önceki meseleler gibi herhangi bir şekilde siyaseten o tarafa, bu tarafa çekilecek bir mesele değildir. Bu meselede eğer Türkiye'ye bağlılarsa, bu topraklara herhangi bir şekilde aidiyetleri varsa bu mutabakat şemsiyesinin altına HDP'nin de girmesi şarttır." diye konuştu.
Türkiye'nin bir beka sorunuyla karşı karşıya olduğunu, Mehmetçiklerin şu an muazzam bir savunma yaptığını vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çok açık söylüyorum, Afrin savunmasının Çanakkale savunmasından, Kurtuluş Savaşımızın herhangi bir cephesinden farkı yoktur. Kafkas cephesindeki mücadelemizden bir farkı yoktur. Nasıl bir asır evvel biz bir büyük beka mücadelesini yedi düvele karşı verdiysek, bugün de aslında yedi düvele karşı veriyoruz. Afrin'de verilen mücadele, PKK'nın, PYD'nin üç beş tane yolda yürümesini bilmeyen militanına karşı verilen bir mücadele değildir. Bu mücadelenin arkasında da Türkiye'yi kuşatmak isteyen emperyalist güçlerin olduğunu cümle alem biliyor. Bunu HDP'liler de biliyor.
Dolayısıyla burada HDP tavrını çok açık ortaya koymalı. Türkiye'nin milli bağımsızlığından, onurundan bu ülkede yaşayan Türklerin, Kürtlerin, diğer bütün unsurların dostça, kardeşçe yaşamasından yanalar mı yoksa emperyalistlerin kurduğu oyunun figüranı olan bir siyasi aktör mü? Buna karar vermeleri lazım. Dolayısıyla burada herhangi bir tereddüt, asla kabul edilebilecek bir tereddüt değildir. Bu anlamda Türkiye'de yaşayan Kürt kardeşlerimizin kahir ekseriyetinin tutumuna da aykırı bir tutum olur. Bu sınavı ümit ediyoruz ki doğru bir şekilde geçerler. Türkiye'nin milli birliği, beraberliği, bu ülkenin gerçekten halklarının onuru için yapılan bu mücadelede hep beraber, Türkiye'nin çoğunluğu ile birlikte dururlar diye ümit ediyoruz. Aksi, milletin yapmış olduğu bu beka mücadelesinde emperyalistlerin safında yer almaktır, bundan başka bir şey değildir."
"Batı Karadeniz Kültür ve Turizm Çalıştayı yapalım"
Bakan Kurtulmuş, Batı Karadeniz'in tanıtılması noktasında yapılacak çalışmalara yönelik bir soruya, turizmin sadece deniz-kum-güneş değil doğa, dağ, sağlık, kongre turizmi gibi unsurlarla çeşitlendirilmesinin temel stratejilerinden biri olarak belirlendiğini anımsattı.
Önümüzdeki dönemde turizmi Türkiye'nin 7 bölgesine ve 12 aya yaymak mecburiyetinde olduklarını aktaran Kurtulmuş, "Bu çerçevede Batı Karadeniz'in tarihi, kültürel güzelliklerinin ortaya çıkarılabilmesi, burada da yaygın bir turistik ortaya çıkmasını sağlayacak ve yıl boyuna, bütün mevsimlere yayılma imkanı bulacağız diye ümit ediyoruz. Bunun için de bölgesel ya da bazı yerlerde şehirler nezdinde çalıştaylar yapıyoruz. İnşallah bir Batı Karadeniz Kültür ve Turizm Çalıştayı yapalım." dedi.
Kurtulmuş, bu konuda sadece Bakanlık değil, her ilin ve bölgenin paydaşlarının da devreye girmesi gerektiğine dikkati çekerek, "2018'de de burada dediğiniz gibi çalıştayı toplayalım. Bi yol gösterelim. Sektör ve ilgili paydaşların hepsi elini taşın altına koysun." şeklinde konuştu.
Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin 100. yıl dönümüne Türkiye'nin de destek vereceği projelerin olup olmadığı sorusuna karşılık Kurtulmuş, Türkiye tarafı olarak bu konuda her türlü desteği verebileceklerini ifade etti. Kurtulmuş, Azerbaycan'la daha fazla ortak projelerin geliştirilmesi ve ortak bazı paketler üreterek bölgeye turistleri çekecek faaliyetlerde bulunulması gerektiğini kaydetti.
Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı projesi
Bakan Kurtulmuş, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı projesine yönelik soruya karşılık, dünyadaki bütün güç dengelerinin değişmeye başladığına vurgu yaparak, şu değerlendirmede bulundu:
"Çin'den başlayıp Türkiye üzerinden Avrupa'ya kadar gelecek olan İpek Yolu Projesi dünyanın geleceğinde ciddi belirleyici rolü olacak önemli projelerden birisidir. Bunun bir şekilde Kafkaslar'daki uzantısı olan Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden İpek Yolunu Projesi'ni kültürel, ekonomik anlamda da canlandıracak olan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı bir, bir diğeri de demir yolu hattının açılmış olmasıdır. Fevkalade önemlidir. Önemini on sene sonra daha iyi anlayacağız. Bu vesileyle bir coğrafya halklar nezdinde birbiriyle yakınlaşmış olacak. Bir müddet sonra göreceğiz, turistik faaliyetlere de çok büyük katkısı olduğunu, oraya konulacak olan trenlerle ülkenin halklarının birbirlerini ziyarete gideceğini göreceğiz."
Doğu Ekspresi'nde aylar öncesinden biletlerin tükendiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Aynı şey bu hatta da olacak. Tanındıkça, insanlar bunu kullanmaya başladıkça çok kısa bir süre içerisinde Azeri kardeşlerimiz, Gürcü dostlarımız buraya gelecek. Aynı şekilde Türkiye'den insanlar Gürcistan ve Azerbaycan'a daha rahat ulaşma imkanı bulacaklar. Böylece arada bir sınır var olsa bile, bu sınır bu tren yolu vasıtasıyla hemen hemen fiziken hiç yokmuş hükmüne indirgenmiş olacak. Bizim karşılıklı dayanışmamızı arttıracaktır diye düşünüyorum. Önemli bir projedir. Ekonomik olarak çok önemlidir, ekonomiye çok büyük katkısı olacak." ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı'nın malların, hizmetlerin taşınması, turizmin gelişmesi bakımından da çok önemli bir işlev yükleneneceğini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Üç devlet başkanı bu açılışı yaptılar, treni hareketlendirdiler ama bu demir yolunun yapılması öyle çok kolay da olmadı. Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye ne kadar önemli, değerli bir projeyse başkaları için de o kadar korkutucu, ürkütücü bir projedir. Birileri de buna engel olmaya gayret ettiler. Zaman zaman yavaşlatıldı ama çok şükür Türkiye'nin özellikle çok ısrarlı takibi sonucu bu tren yolunun açılması çok önemlidir, değerlidir. Ümit ediyorum ki bölgemizin kalkınmasına çok büyük değer katacaktır."
Bakan Kurtulmuş, müze ve ören yerlerine yönelik soru üzerine de 2015 ve 2016'da yaşanan olumsuz gelişmelerin ardından Türkiye'nin 2017'de 32,4 milyon turist rakamına ulaşmayı başardığını anımsattı. Kurtulmuş, 2017'de, bir önceki yıla göre yüzde 17 artışla, müze ve ören yerlerini 20 milyon 510 bin kişinin ziyaret ettiğini bildirdi. Troya Yılı etkinlikleri kapsamında dünya çapında bir müzenin açılacağını da aktaran Kurtulmuş, Ani Harabeleri'nin de dünyadan milyonlarca turistin gelip ziyaret edebileceği bir yer olduğunu anlattı.
"Kültür, asla devlete ait bir alan değildir"
Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş, "Türkiye'nin kültür sanat politikalarının neler olacağı" sorusu üzerine ise, Türkiye'nin kültürel alanda ve belki de siyasi mücadelesindeki en önemli meselenin milli kültürel bağımsızlığını elde edebilmesi olduğunu vurguladı.
Son iki asırdır bir mücadele verildiğini ve bir dönem "Türkiye'nin geri kalmasının sebebi kendi kültürüdür" algısının hakim olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, "Kendi köklerimizden, kültürümüzden ne kadar uzaklaşırsak o kadar adam oluruz' zanneden bir zihniyet maalesef uzun süre kültür, hatta siyaset hayatını domine etmiştir. Böyle olunca bizim belki de dünyanın en çarpık modernleşmesi diyebileceğimiz Türk modernleşmesi ortaya çıkmıştır." dedi.
Türkiye'de geçmişte bir dönem iki yıla yakın bir süre TRT'de Türk sanat musikisinin yayımlanmasının yasaklandığını, bu müziğin okullardaki müzik dersleri müfredatında yer almadığını anlatan Kurtulmuş, Türkiye'nin dünyanın en büyük kültürel zenginliğe sahip ülkesi olduğunu vurguladı.
Kurtulmuş, "Şimdi bizim bu topraklara ait ne varsa hepsine sahip olmak, bu topraklarda üretilen hangi kültürel değer varsa bunların hepsini benimsemek ve bunu da milli kültürümüzün parçası olarak görmek mecburiyetimiz var. Eğer bu özgüven içerisinde kültür hayatında adım atamazsak maalesef hep başkalarının ürettiği kültürü bizden daha üstün görür ve onun verdiği eziklikle yaşamak durumunda kalırız." diye konuştu.
Aşık Veysel'in de Yunus Emre'nin de Aya Nikola'nın da Hazreti Mevlanı'nın da bu toprakların değerleri olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Kültür, asla devlete ait bir alan değildir. Kültür, millete ait bir alandır. Millete ait olan bu alanı ortaya çıkarmak, bizim milli kültürel bağımsızlığımızın önemli unsurlarından birisidir. Biz bu topraklarda ne varsa hepsine sahip çıkmak, hepsini geliştirmek durumundayız. Gençlerimizi de kendi kültürünü, edebiyatını, sanatını, dilini çok iyi şekilde bilen, özümseyen ve yeni eserlerle de bu zenginliğimize zenginlik katan gençler şeklinde yetiştirmemiz lazım. Bizim kültür politikamızın merkezi budur, bu olmak mecburiyetindedir." değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, kültürel bağımsızlığı olmayan hiçbir ülkenin teknoloji ve ekonomide bağımsız olmasının mümkün olamayacağını vurgulayarak, "Hele hele kültür hayatındaki taklitçilik kusura bakmayın, ekonomik, siyasi, teknolojik olarak da bağımlılığı getirir ve bunun sonu da zillettir. Başkalarının boyunduruğunun altına düşme tehlikesidir." dedi.
Kurtulmuş, bir başka soru üzerine ise National Geographic'in Türkiye'de Göbeklitepe'nin de içinde bulunduğu dört farklı yerin tanıtılmasıyla ilgili bir çalışmanın içerisinde olduğunu bildirdi. Yurt dışına kaçırılan tarihi eserlere ilişkin soruya karşılık ise Türkiye topraklarından yasa dışı yollarla kaçırılan 56 eserin geri getirildiğini, yakın zamanda da Edinburgh kentinde bulunan M.Ö. 4. yüzyıla ait altın tacın getirileceğini kaydetti.
"Şimdi bu uluslararası tarihi eser kaçakçılığı, sadece birtakım çetelerin, mafyatik grupların yaptığı iş değildir." diyen Kurtulmuş, Fransa'da, Amerika'da bir çok galeride kaçırılmış eserlerin sergilendiğine dikkati çekti. Kurtulmuş, Suriye'de devam eden savaşa ve DEAŞ'ın bir yerdeki antik kenti de bombaladığını anımsatarak, "Adım kadar eminim ki bu antik kent bir kaç sene sonra batıdaki bir müzede sergilenecektir. Yani burada bizim söyleyeceğimiz şey şu. Lütfen bütün uluslararası camia bu konuda samimi olsun. Herhangi bir şekilde kaçak, yani kendi yerinden koparılmış bir tarihi eserin bir ülkenin müzesinde sergilenmesi demek tarihi eser kaçakçılığına destek olmak demektir. Bundan vazgeçilmesi lazım." diye konuştu.
Kurtulmuş, sinema yasasına yönelik soruya karşılık da yabancı yapımcılar Türkiye'de film çektiği zaman harcamalarının yüzde 30'unun kendilerine iade edileceği düzenlemeyi de içeren taslağın yakın zamanda Meclis gündemine geleceğini kaydetti. Bakan Kurtulmuş, Batı Karadeniz Çalıştayı'nı da bu yıl içerisinde yapmayı ümit ettiklerini ifade etti.
Toplantıya, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Genel Sekreteri Düsen Kaseinov, Kastamonu Valisi Yaşar Karadeniz ile Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş da katıldı.