Yelis 28 Şubat denince ilk akla gelen isim Yazıcıoğlu'dur'
Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yelis 'Türkiye de demokrasi ve demokratik hayat ile ilgili süreç söz konusu ise, hele hele 28 Şubat konuşulacaksa ilk akla gelen isim rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu olmalıdır' dedi.
Yelis; 28 Şubat post modern darbesi partisine ve şahsına yapılmamasına rağmen, ilkesel olarak direnç gösterip tepkisini ortaya koyan Büyük Birlik Partisi ve şehit lideri Muhsin Yazıcıoğlu'dur.
24 Aralık 1995 yılında yapılan genel seçimlerde ki sonuç, tek bir partinin iktidar olmasına imkan vermemişti. RP, ANAP ve DYP; hükümet kurma arayışına girmişti. Vesayet odakları ANAP ve DYP'nin Ana-Yol hükümeti kurmasını istiyordu. Refah partisi ve Doğruyol partisi aralarında anlaşarak REFAH-YOL hükümetini kurmaya karar verdiler. Lakin Milletvekili sayıları güvenoyu almaları için yeterli değildi. 7 Temmuz 1996 tarihinde 54. hükümet kurulmak üzere güven oylaması yapıldı.
Rahmetli başkanımız TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmada; 'Müslümanların iktidarını engelledi' dedirtmem. Demokrasi mi? Demokrasi dışı vesayet odakları mı? denildiğinde, tabi ki demokrasiden ve Milletten yana tavır koyarım. Kerhen de olsa, REFAH-YOL hükümetine güvenoyu vereceğim' diyerek açıklama yapmıştır.
Kritik sayıyla güvenoyu alan koalisyondan ise, Büyük Birlik Partisi hiçbir beklenti ve pazarlık içerisinde olmadan, desteğini de vermiştir. (Bakanlık, vs.)
28 Şubat denildiğinde ilk akla gelmesi gereken izaha çalıştığım bu gelişmelerdir. 28 Şubatın başlangıcı da burasıdır.
İkinci husus ise, vesayet odaklarının kurulan hükümete karşı rahatsızlıklarını her ortamda gösterip, demokrasi dışı tavır içerisine girmeleri, baskı ve zulüm yolunu seçerek 11 ay sonra hükümeti yıkmayı başarmalarıdır. 28 Şubatın sonucu da budur.
Refah-Yol hükümetinin kurulmasın da önemli rol üstlenen rahmetli Başkanımız, hükümetin yıkılmasına giden süreçteki antidemokratik uygulamalara da karşı en net tavır koyan siyasi parti lideri, Büyük Birlik Partisi de aynı tavrı koyanların partisi idi.
Hükümetin yıkılma süreci ise 28 Şubat 1997 de 18 maddelik MGK kararı ile başlamıştır. Rahmetli başkanımız bu kararın imzalanmamasını istemiş ve sürece ilk tepkisini koymuştur. Fakat hükümetin direnç göstermemesi sonucunda süreç başlamıştır.
28 Şubat sürecine karşı Rahmetli başkanımızın ortaya koyduğu tavır, sürece damgasını vurduğu o günün kamuoyunun bilgisinde ve bugün yaşayanların hafızasında yerini korumaktadır.
Genç nesillere aktarılması ve hatırlanması açısından şu üç hususu zikretmek isterim.
1- 12 Haziran 1997 tarihinde Başbakanlık binası önünde gazetecilere Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu şu açıklamayı yapmıştır.
Türkiye İran olmayacaktır, Türkiye Cezayir olmayacaktır, Lakin Türkiye'nin Suriye olmasına da biz müsaade etmeyeceğiz demiştir. Bu sözleriyle darbe heveslisi cuntanın hesabını bozmuştur.
2- 4 Şubat 1997'de Sincan da tank yürüten iradeye karşı, 'Millete namlusunu çevirmiş tanka selam durmam', askerin yeri kışlasıdır diyerek, cesaret ve dik duruş sergilemiştir.
3- 'Demokrasilerde yönetme hakkı siyasete aittir.' 'Demokrasiye balans ayarı yapmak kimsenin haddi değildir. Bu ülkede demokrasi asker sivil herkese lazım. Demokrasiye balans ayarı yapmak sivil otoritenin emrinde olan bir askeri bürokrata düşmez' sözüyle her türlü vesayet odaklarına karşı, demokratik tavır göstermiştir.
Bugün 28 Şubat bahis konusu olunca Muhsin Yazıcıoğlu ve Büyük Birlik Partisi'nin tavrını göz ardı etmek sadece vefasızlık değil, her şey bir yana demokratik duruşa da haksızlık olur.
Türk Milleti 15 Temmuzda vesayete 'DUR', demokrasiye 'GEÇ' demiş ve canını ortaya koymuşsa, bu itirazın temelleri; 28 Şubattaki Muhsin Yazıcıoğlu'nun Ülkücü tavrı ve dik duruşuyla atılmıştır.