Uyku Apnesine Dikkat
Medical Park Gaziantep Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Demet Çetin, uyku apnesiyle ilgili uyarılarda bulundu.
Uyku apnesinin en önemli 3 belirtisini horlama, uykuda solunumun durması ve gündüz aşırı uyku hali olarak açıklayan Uzman Dr. Demet Çetin, şu bilgileri verdi:
'Horlama, obstrüktif uyku apne sendromu olarak tanımlanan ve hayati tehlike oluşturan hastalığın en önemli belirtisidir. Horlama, uykuda solunumun bozuk olduğunun önemli bir habercisidir. Horlama hava yolunun tam olarak açık olmadığını gösterir, erişkin yaştakilerin yüzde 30-40'ında görülür ancak her zaman masum değildir, bazen yaşamı tehdit edebilmektedir. Horlamanın kısa aralıklarla kesilmesi ve ardından derin ve gürültülü bir sesle tekrar nefes almaya başlanması ise gece içinde solunumun durduğunun belirtisidir. Genellikle eşler tarafından fark edilmektedir. Uygunsuz yerlerde uyuyakalma (işte, sinemada, araba kullanırken vb.), iş ve özel hayatlarında uykululuk nedeniyle ciddi problemler yaşayabilmektedirler.'
Uyku apnesinin tedavi edilmemesi halinde yaşanabilecek durumlarla ilgili açıklama yapan Çetin, 'Nefes durmaları kişinin derin uykudan yüzeysel uykuya geçmesine ya da tamamen uyanmasına neden olduğu için uyku kalitesi bozulur. Bu kişiler kendilerini gün içinde yorgun ve uykulu hissederler. Dikkatlerini toplama ve yaptıkları işe karşı konsantre olma yetenekleri azalır. Daha kolay sinirlenirler. Cinsel istek kaybı görülebilir. Obstrüktif uyku apne sendromu olan kişiler uzun dönemde başta kalp ve beyin damar hastalıkları (kalp krizi ve inme gibi), hipertansiyon, kalp yetmezliği, kalp ritm bozuklukları, depresyon gibi rahatsızlıklar açısından atmış risk taşırlar. Zaman zaman direksiyon başında da uyuyan bu hastaların normal insanlara göre 2-3 kat daha fazla trafik kazası yaptığı, yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur' ifadelerini kullandı.
UYKU APNESİNİN SIKLIKLA GÖRÜLDÜĞÜ KİŞİLER
Uzman Dr. Demet Çetin, uyku apnesinin sıklıkla görüldüğü kesimi ise ''Şişman ve orta yaşlı erkeklerde daha sık karşımıza çıkmakla beraber her yaş grubunda görülebilmektedir. Yumuşak damak ve küçük dili büyük olanlarda, sigara ve alkol kullananlarda, küçük çeneli ve geniş boyunlu olanlarda, tiroid hormonu yetersizliği yaşayanlarda ve uyku ilacı kullananlarda daha sık görülmektedir' şeklinde açıkladı.
TANI SÜRECİ
Çetin, hastalığın tanı süreciyle ilgili olarak, 'Polisomnografi (uyku testi), bu hastalığın tanısında altın standarttır. Bu tetkikle beyin dalgaları, kas gerilimi, göz hareketleri, solunum, kan oksijen düzeyi ve horlama kaydedilir. Bir gece hastalar yatırılır ve tüm gece boyunca yapılan test sonucu değerlendirilir. Uykuda solunumun kaç kez durduğu, süresi, kan oksijen seviyesinde düşme olup olmadiğı, yatış pozisyonu ve anormal diğer bulgular saptanır. Buna göre hastalığın derecesi belirlenir ve tedavi planlanır' dedi.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Uyku apnesi sendromunun tedavisiyle ilgili de bilgi veren Dr. Demet Çetin şunları kaydetti:
''Basit horlama, kilo verme, yüksek yastıkta yatma, alkol alımının azaltılması, sigaranın bırakılması, sırtüstü yatmanın engellenmesi gibi önlemlerle tedavi edilebilir. Uyku apnesi tanısı konulduktan sonra şiddetine göre tedavi yaklaşımı belirlenir. Uyku apne sendromunun derecesi hafifse ve apneye yol açabilecek yapısal bir bozukluk varsa, öncelikle bunlar cerrahi olarak düzeltilmelidir (Küçük çene, geniz darlıkları, büyük bademcikler, küçük dilin uzun olması, burun kemiği eğrilikleri). İlerlemiş uyku apne sendromunda, en etkili ve kesin tedavi yöntemi CPAP'dir (sürekli pozitif basınçlı hava). Uyku boyunca burun etrafına bir maske yerleştirilir. Burun yoluyla devamlı olarak basınçlı hava veren bu alet, üst solunum yolunun açık kalmasını sağlar. Bu tedavi ile horlama ve uykuda solunum durmaları ortadan kalkmaktadır. Aletin uzun süreli kullanımı, aynı zamanda çoğunlukla kilolu olan uyku apneli hastaların önemli ölçüde kilo vermesini de sağlar ve böylece alete duyulan ihtiyaç zaman içinde ortadan kalkabilir.'
(İHA)