'Sıkıntılarınız artarak devam ediyor'

Kastamonu YOL-İŞ Sendikası 2 No'lu Şubesi tarafından yapılan basın açıklamasında, sıkıntıların artarak devam ettiği dile getirildi.

  • 490

TÜRK-İŞ, tüm Türkiye'de iş yerleri önünde kitlesel basın açıklaması yapma kararı aldı.

Kastamonu YOL-İŞ Sendikası 2 No'lu Şubesi tarafından yapılan basın açıklamasında, hayat pahalılığı, satın alma gücündeki gerileme, edaletsiz vergi sistemi, kamu iş yerlerinde ücret dengesizliği, işsizlik, güvencesiz çalıştırma, kayıt dışı ve mülteci istihdamı gibi sorunlar dile getirildi.

Başta işçiler olmak üzere toplumun büyük bir bölümünün yaşama şartlarının ağırlaşlaştığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir. Yasadığımız sorunlara dikkat çekmek için önce geçtiğimiz ay 81 ilde basın açıklaması yaptık. Ardından 26 Agustos'ta Tekirdag/Cerkezköy'de, 3 Eylül'de ise Zonguldak'ta on binlerce işçinin katıldığı mitingler yaptık. Sesimizi duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk ancak bir sonuç alamadık.

BIÇAK KEMİĞE DAYANDI

Bundan sonra sözümüzü meydanlarda yüzbinlerle söyleyeceğiz. Ekonomik krizin bedelini isçiler olarak biz ödemeyeceğiz. Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam geliyor. Dün aldığımızı aynı fiyatla bugün alamaz olduk. Ev kiraları ortalamada asgari ücretin üzerine çıktı. Okullar açıldı eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Analar babalar 'çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz' diyor. Elektriğe ve doğal gaza geçtiğimiz aylarda yüzde 38 zam geldi. Önümüz kış, işçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor. Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklinin geliri değil sefaleti artıyor.

ÜLKEMİZDE GELİR ADALETİ HIZLA BOZULDU

İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenin payı her geçen gün artmaktadır. Buradan tekrar söylüyoruz: Asgari üretin açlık sınırının altında olduğu, en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzuru tesis etmek mümkün degildir. Sosyal barış olmaz. Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandı. Geçim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi işçiler mağdur olmadı.

ENFLASYON KADAR ÜCRET ZAMMI YOKSULLUĞUN SÜRMESİDİR

Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımız gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor. Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır. Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. İsçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakarlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır.

GELİR ADALETİNİN SAĞLANMASI İÇİN VERGİDE ADALET SAĞLANMALI

Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2,5 aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV'si, ÖTV'si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15'de sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir.

KAMU KESİMİ TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNDE YAŞANAN SIKINTI

2023 yılında Çerçeve Anlaşma Protokolü kapsamında imzalanan toplu is sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır. Enflasyonun yüksek olması sebebiyle, sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkı bile ücret zammı açısından soruna yol açmıştı. Kamuda bir ücret dengesizliği ortaya çıkmıştır. Bu sorun, iş yerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır. Ücretlerde ortaya çıkan farklılık, çalışma barışını ve üretimi olumsuz noktaya taşıyabilecek noktaya gelmiştir. Acilen, ek çerçeve anlaşma protokolü yapılması talebimizi yaptık. Yürürlük başlangıç süresi ocak ayı olanlarla, 1 Şubat ve ilerleyen aylarda olan toplu iş sözleşmelerindeki ücret zammı oranı arasındaki fark ortadan kaldırılmalıdır.

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNDE BİRÇOK SORUN ÇÖZÜM BEKLİYOR

Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Aynı iş yerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir. Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeniyle, enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde, 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır. Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir. Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir. Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik döneminde önemli bir güvencesi alacağı kıdem tazminatıdır. İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte, çocuklarını evlendirmekteydi. Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda 'kızımın çeyizi, oğlumun düğün parası' dedik, ortadan kaldırılmasına karşı durduk. TÜRK-İŞ olarak verdiğimiz mücadeleyle bu güne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık. Ancak kıdem tazminatı da zaman içinde eridi. Kıdem tazminatı tavan uygulaması işçilerin mağduriyetini her geçen gün arttırdı. Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari üretin 7,5 kat olması gerekmektedir.

TÜRK-İŞ TÜM KESİMLER İÇİN MÜCADELE EDİYOR

TÜRK-İŞ sadece isçinin değil, emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşaması için mücadele etmektedir. Sendikalı isçi ile örgütsüz işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıt dışı çalışan ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor. Türkiye ucuz iş gücü ülkesi olmayacaktır. Rekabet düşük işçi maliyeti ile sağlanmamalıdır. Zorlu çalışma şartlarını biz yaşıyoruz. Geçim sıkıntısını biz çekiyoruz. Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz."

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme