Selçuklu döneminden beri silah üreten ocaklarda ateş 800 yıldır sönmüyor
Kastamonu'nun İnebolu ilçesine bağlı 10 haneli Bıçakçılar köyünde ikamet eden vatandaşlar, Selçuklu İmparatorluğu döneminden milli mücadele yıllarına kadar silah üreten ve 800 yıldan beri yanan demir ocaklarının sönmemesi için uğraş veriyor.
Selçuklu Devleti, Osmanlı İmparatorluğu ve Milli Mücadele döneminde çok önemli bir yere sahip olan Kastamonu'nun İnebolu ilçesinde 800 yıl önce yapılan demir dövme ocakları, faal bir şekilde üretime devam ediyor. 800 yıl önce ilk kurulduğu dönemde Candaroğulları Beyliği'nin askeri ihtiyacı olan kılıç, ok, yay ve mızrak gibi teçhizatlarının yapıldığı ocaklardaki teçhizat yapımları, Fatih Sulan Mehmet'in 1461 yılında Candaroğulları Beyliği'nin Osmanlı Devleti'ne kazandırmasına kadar devam etti. Candaroğulları Beyliği'nin Osmanlı İmparatorluğu'na katılmasının ardından eski adıyla Teknüz olan Bıçakçılar Köyü sakinleri askeri teçhizat yapımlarına bu dönemde de devam etti.
Asırlardır Türkler'in teçhizat ihtiyacını karşıladı
800 yıl boyunca aralıksız devam eden askeri teçhizat yapımları, Milli Mücadele Dönemi'nde farklı bir boyut kazandı. Milli Mücadele Döneminde büyük öneme sahip olan İnebolu'nun Bıçakçılar Köyü'nde ordunun ihtiyacı olan mühimmatların yapımına ve tamirine de başlandı. Milli Mücadeleye katkı sağlamak için süngü, namlu yapıp bozulan tüfekleri tamir eden köylüler yaptıkları askeri teçhizatları Anadolu'ya göndererek büyük katkı sağladı. O dönemde köylülerin yaptığı birçok askeri teçhizat Teknüz Saldırması adı altında Topkapı Sarayı Müzesi'nde halen sergileniyor.
Asırlık demir ocakları artık bıçak üretiyor
Cumhuriyet'in kurulmasıyla ve savaşın sona ermesiyle ocaklarını söndürmeyen köy sakinleri askeri teçhizat yapımını bırakarak bıçak yapımına yöneldi. 800 yıldan beri tarihi demir ocaklarının sönmemesi için mücadele eden 10 haneli Bıçakçılar Köyü'nde köy sakinleri günümüzde tamamen hurdaya çıkmış araçların atık malzemelerinden bıçak üretiyor. Bıçakların sap kısmında özellikle manda ve keçiboynuzu tercih ediliyor. Bir bıçak 4 saatlik işlemin ardından kullanılabilir hale geliyor. Bıçak yapımında tamamen geleneksel yöntemler kullanılıyor. Köy halkının tek geçim kaynağı olan geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilen bıçak yapımının bitmemesi, 800 yıldan beri yanan ocaklarının sönmemesi için köy sakinleri yetkililerden yardım itiyor.
'800 yıldan beri bu ocaklar hiç sönmedi'
800 yıldır askeri teçhizatlar yaptıklarını ve Cumhuriyetin ilanından sonra da bıçak, kazma ve balta gibi malzemeler yapmaya başladıklarını belirten Demirci Ustası Erdoğan Özdemir, 'İnebolu Bıçakçılar Köyü'nde demirci ocaklarımız var. Demirci ocaklarımızda çalışıyoruz. Candaroğulları Beyliği döneminde kılıçlar, sündüler burada yapıldı. 800 yıllık bir mazimiz var. Savaş dönemi bittikten sonra biz bıçağa döndük. Bıçak, saban, balta, kazma gibi kesici aletlere yapmaya devam ediyoruz. 5 yaşımda bu işe başladım. İlk olarak körük çekiyordum. İşi öğrendikten sonra bıçak yapmaya devam ettim. 42 yaşındayım. Baba mesleğini devam ettiriyoruz. Bıçaklarımızı boynuzdan yapıyoruz. Özellikle manda boynuzu kullanıyoruz. Manda boynuzu bulamadığımız için şimdi keçi boynuzuna döndük. Artık azaldı ve boynuz bulmakta zorluk çekiyoruz. Sağlamlık yönünden daha sağlam. Özelliğini kaybetmiyor. Hammaddeyi araba makaslarından alıyoruz. Tamamen hurda malzemeler kullanıyoruz' dedi.
'Hurda malzemelerden bıçak, keçi boynuzundan da saplarını yapıyoruz'
Araçların makaslarından bıçak yaptıklarını ve saplarına da keçi boynuzu kullandıklarını söyleyen Demirci Ustası Mehmet Özdemir ise, '7 yaşımdan beri mesleğe devam ediyorum. Babamdan öğrendim. Ben de çocuklarıma, torunlarıma öğretmeye devam ediyorum. Candaroğulları Beyliği döneminde ok, yay ve kılıç gibi askeri malzemeler yapılmış. Cumhuriyet Dönemi'ne kadar askeri teçhizat yapımı devam etmiştir. Anadolu'ya gönderilmiştir. Günümüzde bıçak, kazma, balta gibi aletler yapılmaya devam ediyor. Bu Evrenye bıçağı meşhurdur. Sağlamdır. Manda ve keçi boynuzundan yapıyoruz. Bulmakta zorlanıyoruz. Daha sağlam ve daha dayanıklı. Başkaları ağaç ve plastik kullanırken biz kullanmıyoruz. Bıçak hammaddesi olarak geri dönüşüm malzemeleri kullanıyoruz' diye konuştu.
'Kurtuluş Savaşı'nda bu ocaklarda yapılan askeri teçhizatlar kullanıldı'
Kurtuluş Savaşı'nda köylerindeki demirci ocaklarında yaptıkları askeri teçhizatların kullanıldığına dikkat çeken Demirci Ustası Mehmet Çelikel de, şöyle konuştu: '6 yaşımdan beri bu mesleği sürdürüyorum. Yaşım şu anda 46. Dedelerimizden ne gördüysek şu anda kadar hala onu yapıyoruz. Bu atölyeler dedelerimizden kaldı. Kurtuluş Savaşı'nda bu atölyelerden kılıç, gama, sündür yaparak dedelerimiz göndermiş. Candaroğulları Beyliği'nden bu tarafa 800 yıllık bir mesleğimiz var. Hala devam ettiriyoruz. Osmanlıdan bu tarafa bu güne kadar gelmiştir. Köyümüzün ateşi 800 yıldır sönmedi. Dedelerimizden, atalarımızdan aldığımız bilgiye göre bu mesleğimizi sürdürüyoruz. Şu anki kuşağımız son kuşak. En son nesil şu anda benim. Demir ocaklarımız Kurtuluş Savaşı yıllarında önemli rol oynamıştır. Bu atölyelerde kılıç, gama, süngü üretilip cepheye gönderilmiştir. Topkapı Sarayı'nda Teknüz Saldırması diye teçhizatlar halen sergilenmektedir. Bunlar bir örnektir. Bizim bu atölyelerde yapılmıştır. Devlet büyüklerimizden bu denli önemi olan köyümüz için destek bekliyoruz.'
'Burada yapılan kılıçlar ve süngüler şanlı tarihimizde önemli bir yere sahip'
İnebolu'nun Bıçakçılar Köyüne bıçak almaya gelen aynı zamanda Doğa Fotoğrafçısı Cebrail Keleş ise şu ifadeleri kullandı: 'İçinde bulunduğumuz yapının ne zaman yapıldığı konusunda hiç kimsenin bir bilgisi yok. Bu ocak Candaroğulları Beyliği döneminden beri hiç sönmeyen bir ocak. Candaroğulları beyliği Döneminde belki de son beyimiz İsmail Bey'e buradan kılıç yapılmıştır. Belki de Fatih Sultan Mehmet buradan giden kılıçlar İstanbul'da kullanıldı. Burada 800 yıllık bir tarihimiz var. Geleneksel yöntemlerle bıçak yapılan yerlerden bir tanesi burasıdır. Mehmet Usta 5 yaşında başladığı mesleği bugün 60 yıldır sürdürüyor. Candaroğlulları Beyliği Döneminde çeşitli askeri ekipmanlar yapılan bu 800 yıllık sönmeyen ocaklarda Osmanlı Devleti Döneminde kadar devam etmiş. Osmanlı döneminden sonra ise Milli Mücadele zamanında burada yapılan kılıçlar, süngüler, kurtuluş mücadelesinde bizim tarihimizin şanlı bir parçası olarak yerini almıştır. Bununlar tüm Kastamonu olarak gurur duyuyoruz.'