MEB Hukuk Müşavirliği başörtü lehine çıkan bütün kararlara itiraz etmiş
Başörtüsü taktığı gerekçesiyle görevinden atılan öğretmenler tarafından açılan davalarda, Danıştay'ın lehte verdiği kararların tamamına, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) hukuk müşavirliği tarafından itiraz edildiği ortaya çıktı.
Başörtüsü taktığı gerekçesiyle görevinden atılan öğretmenler tarafından açılan davalarda, Danıştay'ın lehte verdiği kararların tamamına, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) hukuk müşavirliği tarafından itiraz edildiği ortaya çıktı. 28 Şubat sürecinde başörtüsü mağduru 80 kişinin avukatlığını yapan Av. Yusuf Çağlayan, 'MEB Hukuk Müşavirliği, 2000'li yıllardan bu yana lehe çıkan tüm başörtü kararlarına itiraz etti. Tartışma konusu olan kararın geri çekildiği söyleniyor. Ancak bize resmi bir bilgi ulaşmadı. UYAP'tan takip ediyoruz.' dedi.
Başörtülü öğretmen G.D. hakkında Samsun İdare Mahkemesi'nin olumsuz kararına karşın Danıştay 12. Daire'nin verdiği olumlu karara MEB'in itirazı, kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. Kendisi de eşinin başörtüsü sebebiyle 1998 Aralık Şurası'nda TSK'dan ilişiği kesilmiş bir askeri savcı olan davanın avukatı Yusuf Çağlayan, MEB'in itiraz ettiği bu kararın bir ilk olmadığını, bakanlığın lehte çıkan bütün kararlara itiraz ettiğini dile getirdi. Av. Çağlayan, şu bilgileri verdi:
'Ancak bu son Danıştay kararı, Samsun İdare Mahkemesi'nin olumsuz kararının 12. Daire'den bozma kararına direnmesi sonucu genel kurula gittiği için buradan çıkacak olumsuz bir karar kazandığımız diğer tüm davaları da olumsuz etkileyecekti. Çünkü tamamı MEB tarafından temyiz veya karar düzeltme talepleri sebebiyle Danıştay'da bulunuyordu. Üzülerek belirteyim ki 28 Şubat dönemindeki uygulamaların hiç bir değişiklik olmadan bu günlere kadar MEB tarafından uygulandığına bizzat şahidim. Basına sanki MEB sadece bir karara itiraz etmiş gibi yansıdı. Oysa durum çok daha vahim.'
'SÜRECİN UZUN SÜRMESİ DAVA AÇANLARI YILDIRDI'
Avukat Çağlayan, 28 Şubat sürecinde başörtüsü taktığı gerekçesi ile çok sayıda öğretmenin MEB Yüksek Disiplin Kurulu'nca görevinden ihraç edildiğini belirtti. Çağlayan, bu kararlar üzerine açılan iptal davalarının çok uzun sürdüğünü kaydetti. Açtıkları iptal davalarının hem yerel mahkemelerde hem de Danıştay 12. Dairesi'nde reddedildiğini belirten Av. Çağlayan, bu durumda geriye karar düzeltme yolu kaldığını ifade etti. Çağlayan, dava süreci hakkında şu bilgileri verdi:
'Yaptığımız karar düzeltme taleplerimiz iki kategoriye ayrılarak değerlendirildi: 1-Lise öğretmenleri, 2- İlköğretim Okulu veya lise öğretmeni iken başörtü nedeniyle ilköğretimde geçici görevlendirilen öğretmenler. Lise öğretmenlerinin disiplin soruşturmalarını ilköğretim müfettişlerinin yaptığı, bunun hukuka aykırı olduğu yönündeki itirazımız uygun görülerek, lise öğretmenleri ile ilgili olumsuz kararlar geri alındı ve lehe kararlar verildi. Bölge idare mahkemeleri de Danıştay'ın bu içtihadına uyarak lehe kararlar verdi. Ancak, bu lehe kararlar bu kez de MEB'in temyizleri ve Danıştay'ın bu temyizleri reddi üzerine de karar düzeltme itirazları ile karşılaştı. MEB tarafından yapılan bu itirazlar sonuna kadar sürmüş ve hatta AİHM safhasında da başörtü aleyhine itirazlar söz konusu olmuştur.'
'MEB, DAVAYI KAZANANLARIN ÖZLÜK HAKLARINA DA İTİRAZ ETTİ'
MEB'in, lehe çıkan kararlara itiraz ile yetinmeyip, ihraç işlemi iptal edilen öğretmenlere geriye dönük haklarının ödenmesi hususundaki müracaatlara da olumsuz karşılık verdiğini dile getiren Av. Çağlayan, 'Gerekçe olarak ise iptal kararında geriye dönük ödemeye dair bir açıklık bulunmadığı belirtilmiştir. Oysa, idari işlemin iptali, bu işlemin hukuk alemindeki bütün sonuçlarını da iptal eder. Nitekim, uygulama da bu yöndedir. Bu konudaki uygulama mevzuatına riayet edilmedi. Bu kez de MEB'in özlük hakları ödememe işlemleri yargıya taşıdık. Bu işlemlerin iptaline dair yargı kararları da MEB'in temyiz ve karar düzeltme itirazları ile karşılaştı.' şeklinde konuştu.
İkinci kategorideki, ilköğretim okulu öğretmenlerinin durumlarının tam bir facia olduğunu anlatan Çağlayan, MEB tarafından açtıkları tüm davaların reddi yönünde savunmalar verildiğini söyledi. Yargı süreçlerinin tüm derecattan geçerek olumsuz sonuçlandığını belirten Çağlayan, 'Gerekçe ise Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun 7.5.1999 tarih ve YD itiraz no. 1999/229 Sayılı içtihadı ile başörtüsünün 'İdeolojik amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozma' fiili olarak nitelenmesi ve bu fiilin karşılığının da ihraç cezası olması. Disiplin soruşturmalarının ilköğretim müfettişlerince yapılması.' olarak gösterildiğini anlattı.
'MÜVEKKİLLER DAVAYI UNUTTU'
Mağdurların, haklarını aramak için açtıkları davaların çok uzun sürdüğünü dile getiren Av. Çağlayan, müvekkili ile arasında geçen konuşmayı şöyle anlattı: 'Aradan 12 yıl gibi bir süre geçtikten sonra, lehe kararı müvekkile bildirmek için aradığımda, müvekkil beni hatırlamadı. Siz kimsiniz, hangi dava gibi sorular sordu. Aradan geçen bunca yılda avukatını da davasını da unutması normaldi. Ben de kendimi hatırlatıp, başörtü davası deyince çok şaşırdı. 'Bir suçum olmadığını biliyordum. Geç de olsa adaletin tecelli edeceğine olan inancımı hiç kaybetmedim' gibi ümit dolu sözler söyledi. Böyle bir haberi vermek, müvekkilin şaşkınlığını ve sevincini paylaşmak çok güzel bir duygu. Kararı öğrenince yeni süreci sorduğunda, MEB itiraz etmezse dosya bölge mahkemesine gidecek ve yeniden karara bağlanacak demiştim. Ancak, MEB'in itirazı gelince sürecin uzadığını, karar düzeltme talebinin karara bağlanmasından sonra bölge mahkemesine gideceğini bildirdim. Çok üzüldü. Sonraki süreci sordu. Mahkeme olumlu karar verirse MEB temyiz eder, olumsuz verirse biz temyiz ederiz dedim. Başa döndüğümüzü, yeni uzun bir hukuki süreç başladığını söyledim. O kadar üzgündü ki yeni bir mücadeleyi göze alamadığı, çok bıkkın ve bezgin olduğu sözlerinden ve ses tonundan anlaşılıyordu.'
'BAKANLAR DEĞİŞTİ HUKUK MÜŞAVİRLERİNİN TUTUMU DEĞİŞMEDİ'
AK Parti döneminde yapılan bu işlemlerin temelinde bakanlığın hukuk müşavirliği kadrosunun AK Parti öncesindeki bakanlardan kalma olduğunu söyleyen Av. Çağlayan, 'Bakanlar değişiyor ancak hukuk müşavirlerinin tutumu değişmiyor. Biz burada elbette MEB bir idari işlemini savunmasın, yasal temyiz ve karar düzeltme yetkisini kullanmasın demiyoruz. Ancak, itiraz edilen tüm işlemler, 2000 öncesi 28 Şubat ideolojisinin tesis ettiği işlemlerdir.' değerlendirmesini yaptı.
Başörtülü öğretmen G.D. hakkında Samsun İdare Mahkemesi'nin olumsuz kararına karşın Danıştay 12. Daire'nin verdiği olumlu karara MEB'in itirazı, kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. Kendisi de eşinin başörtüsü sebebiyle 1998 Aralık Şurası'nda TSK'dan ilişiği kesilmiş bir askeri savcı olan davanın avukatı Yusuf Çağlayan, MEB'in itiraz ettiği bu kararın bir ilk olmadığını, bakanlığın lehte çıkan bütün kararlara itiraz ettiğini dile getirdi. Av. Çağlayan, şu bilgileri verdi:
'Ancak bu son Danıştay kararı, Samsun İdare Mahkemesi'nin olumsuz kararının 12. Daire'den bozma kararına direnmesi sonucu genel kurula gittiği için buradan çıkacak olumsuz bir karar kazandığımız diğer tüm davaları da olumsuz etkileyecekti. Çünkü tamamı MEB tarafından temyiz veya karar düzeltme talepleri sebebiyle Danıştay'da bulunuyordu. Üzülerek belirteyim ki 28 Şubat dönemindeki uygulamaların hiç bir değişiklik olmadan bu günlere kadar MEB tarafından uygulandığına bizzat şahidim. Basına sanki MEB sadece bir karara itiraz etmiş gibi yansıdı. Oysa durum çok daha vahim.'
'SÜRECİN UZUN SÜRMESİ DAVA AÇANLARI YILDIRDI'
Avukat Çağlayan, 28 Şubat sürecinde başörtüsü taktığı gerekçesi ile çok sayıda öğretmenin MEB Yüksek Disiplin Kurulu'nca görevinden ihraç edildiğini belirtti. Çağlayan, bu kararlar üzerine açılan iptal davalarının çok uzun sürdüğünü kaydetti. Açtıkları iptal davalarının hem yerel mahkemelerde hem de Danıştay 12. Dairesi'nde reddedildiğini belirten Av. Çağlayan, bu durumda geriye karar düzeltme yolu kaldığını ifade etti. Çağlayan, dava süreci hakkında şu bilgileri verdi:
'Yaptığımız karar düzeltme taleplerimiz iki kategoriye ayrılarak değerlendirildi: 1-Lise öğretmenleri, 2- İlköğretim Okulu veya lise öğretmeni iken başörtü nedeniyle ilköğretimde geçici görevlendirilen öğretmenler. Lise öğretmenlerinin disiplin soruşturmalarını ilköğretim müfettişlerinin yaptığı, bunun hukuka aykırı olduğu yönündeki itirazımız uygun görülerek, lise öğretmenleri ile ilgili olumsuz kararlar geri alındı ve lehe kararlar verildi. Bölge idare mahkemeleri de Danıştay'ın bu içtihadına uyarak lehe kararlar verdi. Ancak, bu lehe kararlar bu kez de MEB'in temyizleri ve Danıştay'ın bu temyizleri reddi üzerine de karar düzeltme itirazları ile karşılaştı. MEB tarafından yapılan bu itirazlar sonuna kadar sürmüş ve hatta AİHM safhasında da başörtü aleyhine itirazlar söz konusu olmuştur.'
'MEB, DAVAYI KAZANANLARIN ÖZLÜK HAKLARINA DA İTİRAZ ETTİ'
MEB'in, lehe çıkan kararlara itiraz ile yetinmeyip, ihraç işlemi iptal edilen öğretmenlere geriye dönük haklarının ödenmesi hususundaki müracaatlara da olumsuz karşılık verdiğini dile getiren Av. Çağlayan, 'Gerekçe olarak ise iptal kararında geriye dönük ödemeye dair bir açıklık bulunmadığı belirtilmiştir. Oysa, idari işlemin iptali, bu işlemin hukuk alemindeki bütün sonuçlarını da iptal eder. Nitekim, uygulama da bu yöndedir. Bu konudaki uygulama mevzuatına riayet edilmedi. Bu kez de MEB'in özlük hakları ödememe işlemleri yargıya taşıdık. Bu işlemlerin iptaline dair yargı kararları da MEB'in temyiz ve karar düzeltme itirazları ile karşılaştı.' şeklinde konuştu.
İkinci kategorideki, ilköğretim okulu öğretmenlerinin durumlarının tam bir facia olduğunu anlatan Çağlayan, MEB tarafından açtıkları tüm davaların reddi yönünde savunmalar verildiğini söyledi. Yargı süreçlerinin tüm derecattan geçerek olumsuz sonuçlandığını belirten Çağlayan, 'Gerekçe ise Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun 7.5.1999 tarih ve YD itiraz no. 1999/229 Sayılı içtihadı ile başörtüsünün 'İdeolojik amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozma' fiili olarak nitelenmesi ve bu fiilin karşılığının da ihraç cezası olması. Disiplin soruşturmalarının ilköğretim müfettişlerince yapılması.' olarak gösterildiğini anlattı.
'MÜVEKKİLLER DAVAYI UNUTTU'
Mağdurların, haklarını aramak için açtıkları davaların çok uzun sürdüğünü dile getiren Av. Çağlayan, müvekkili ile arasında geçen konuşmayı şöyle anlattı: 'Aradan 12 yıl gibi bir süre geçtikten sonra, lehe kararı müvekkile bildirmek için aradığımda, müvekkil beni hatırlamadı. Siz kimsiniz, hangi dava gibi sorular sordu. Aradan geçen bunca yılda avukatını da davasını da unutması normaldi. Ben de kendimi hatırlatıp, başörtü davası deyince çok şaşırdı. 'Bir suçum olmadığını biliyordum. Geç de olsa adaletin tecelli edeceğine olan inancımı hiç kaybetmedim' gibi ümit dolu sözler söyledi. Böyle bir haberi vermek, müvekkilin şaşkınlığını ve sevincini paylaşmak çok güzel bir duygu. Kararı öğrenince yeni süreci sorduğunda, MEB itiraz etmezse dosya bölge mahkemesine gidecek ve yeniden karara bağlanacak demiştim. Ancak, MEB'in itirazı gelince sürecin uzadığını, karar düzeltme talebinin karara bağlanmasından sonra bölge mahkemesine gideceğini bildirdim. Çok üzüldü. Sonraki süreci sordu. Mahkeme olumlu karar verirse MEB temyiz eder, olumsuz verirse biz temyiz ederiz dedim. Başa döndüğümüzü, yeni uzun bir hukuki süreç başladığını söyledim. O kadar üzgündü ki yeni bir mücadeleyi göze alamadığı, çok bıkkın ve bezgin olduğu sözlerinden ve ses tonundan anlaşılıyordu.'
'BAKANLAR DEĞİŞTİ HUKUK MÜŞAVİRLERİNİN TUTUMU DEĞİŞMEDİ'
AK Parti döneminde yapılan bu işlemlerin temelinde bakanlığın hukuk müşavirliği kadrosunun AK Parti öncesindeki bakanlardan kalma olduğunu söyleyen Av. Çağlayan, 'Bakanlar değişiyor ancak hukuk müşavirlerinin tutumu değişmiyor. Biz burada elbette MEB bir idari işlemini savunmasın, yasal temyiz ve karar düzeltme yetkisini kullanmasın demiyoruz. Ancak, itiraz edilen tüm işlemler, 2000 öncesi 28 Şubat ideolojisinin tesis ettiği işlemlerdir.' değerlendirmesini yaptı.