Kastamonu Türk Ocağı'nda Hocalı Soykırımı anlatıldı
Türk Ocakları Derneği Kastamonu Şubesi'nde "Hocalı'yı Unutma" konulu program düzenlendi.
Programda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Toğrul İsmayıl Hocalı Soykırımının 25. Yılında 'Soykırımı Hatırlat, Hocalı'yı Unutma!' başlıklı bir konuşma yaptı. Toğrul İsmayıl, 25 yıldır dinmeyen bir yara olan Hocalı'da yapılan katliam hakkında sayısal bilgiler verdi. İsmayıl, 'içerisinde çocuk, kadın ve yaşlıların da olduğu 613 şehidin verildiği Hocalı katliamı planlanmış bir katliamdır, bir soykırımdır' dedi. Doç. Dr. Toğrul İsmayıl, motorize birlikler eşliğinde kasabaya giren Ermenilerin burada akla hayale gelmeyecek zulümler yaptığını, zaten etrafı çevrilmiş bulunan Hocalı'dan çıkmak isteyen Türklerin üzerine ateş açılarak yol boyunca katledildiklerini ifade ederek şunları söyledi:
'1992 yılının 25 Şubat akşamı saat 23.00'da Ermeni-Rus askerî birlikleri üç istikametten Hocalı'ya saldırdılar. Saldırganlar Ermenistan Silahlı Kuvvetleri'nin askerlerinden, kendilerine 'Artsah Halk Kurtuluş Ordusu' adını vermiş Dağlık Karabağ'ın silahlı Ermeni çetelerinden ve eski SSCB'den kalma 366. Alay'a bağlı Rus komutan ve askerlerden oluşmaktaydı. Çaresiz bırakılmış, kaderine terk edilmiş, eli yalın Hocalı halkı, tepeden tırnağa kadar silahlanmış olan bu güçlere karşı savaşmak, kendini korumak zorundaydı. Önce 366. alayın top ateşleri ve tanklarının yardımıyla şehirdeki askerî mıntıkalar ve önemli noktalar dağıtılmıştır. Hocalılılar son kurşunlarına kadar savaşmaya devam etmiş, onlarca insan akşamdan sabaha kadar savaşarak ölmüştü. Şehrin giriş çıkış noktaları kapatılmış, sonra bir çıkış yolu bırakılmaya karar verilmiş, canlarını kurtarmaya çalışan insanlar bu yolla şehri terk etmek isterken Ermenilerin tuzağına düşmüş ve vahşi bir şekilde katledilmişlerdir. Ermeniler XIX. yüzyıl boyunca yaptıkları vahşetleri XX. yy.ın sonunda da tekrar ettiler. Öldürülmüş insanların kafa derilerinin yüzülmesi, dış organlarının kesilmesi, öldürülmüş bebek ve çocukların gözlerinin tornavida ve b. demir araçlarla oyulup çıkarılması, hamile kadınların karnı yarılarak embriyonların dışarı çıkarılması, insanların diri diri toprağa gömülmesi, yakılması Hocalı soykırımının sıradan, alışılmış sahneleridir. Adli tıp uzmanı Prof. Dr. R. M. Yusufov'un konuyla ilgili sunduğu rapor insanın kanını donduruyor. Bu rapora göre üzerinde adlî tıp incelemesi yapılabilen sadece 181 cesedin 130'u erkek, 51'i ise kadındır. Onlardan 13'ü çocuktur. Öldürülen 181 kişinin 20'sine mermi uzak mesafeden isabet etmiş, 151'i ise yakın mesafeden kurşuna dizilmiş, 10'u ise sert aletlerle öldürülmüştür. Öldürülenlerden 40'ı kafatasından aldığı darbelerden, 74'ü göğüs nahiyesinden, 17'si karın bölgesinden, 11'i ise dış organlarının kesilmesi, koparılması sonucu dünyalarını değişmişler. 181 kişiden 33'ü özel yöntemlerle yapılan işkence sonucu öldürülmüştür. Kafa derisinin yüzülmesi, kadınların göğüslerinin kesilmesi, burun ve kulakların kesilmesi, kadınların cinsiyet organlarının yakın mesafeden kurşunlanması, erkek cinsiyet organlarının kesilmesi, gözlerin göz yuvalarından oyulup çıkarılması, dişlerin sert aletlerle kırılması, cesetlerin yakılması gözlemlenmiştir. Öldürülenlerden 10'u kurşunlanarak katledildikten sonra tank ve diğer ağır araçlarla ezilerek tanınmaz hale getirilmiştir. Tıbbî mahkeme heyetinin raporuna yansımış ve resmen onaylanmış belgelerden birkaçına dikkat ettiğimizde Ermeni vahşetini tasavvur etmemiz zor olmayacaktır...'
Toğrul İsmayıl, 'Özbekistan'daki Fergana olaylarından (1989) sonra başlarını alıp Azerbaycan'a gelmiş ve Hocalı'ya sığınmış Ahıska Türklerinden 7'si şehrin savunması sırasında şehit olmuş, 12'si esir alınmış, 86'sından ise bugüne kadar hiçbir haber yoktur. Hocalı soykırımı insanlık ayıbı bir olaydır. Azerbaycan Millî Meclisi Karabağ Fraksiyonu'nun Hocalı soykırımı ile ilgili hazırlamış olduğu yasa tasarısında da bu hususlar dile getirilmiştir: 'Ermenistan Silahlı Kuvvetleri, Uluslararası İnsan Hakları Hukuku'nun bütün normlarını kaba bir şekilde çiğneyerek dinç ahaliyi, din görevlilerini, Hocalı şehrinin sivil insanlardan oluşan savunmacılarını, yaralıları, rehinleri, esirleri insanlık dışı yöntemlerle aşağılamış, millî ve dinî kimliğinden dolayı bütün şehir ahalisini soykırımına maruz bırakmış, insana ve insanlığa yakışmayan bir facia türetmiştir.1949 Cenevre Konvensiyonu'nun I., III. ve IV. maddelerini çiğneyerek yaralılara, esirlere, sivil ahaliye vahşi yöntemlerle davranılmış, onları, akla sığmaz işkenceler vererek katle yetirmiş, cesetler üzerinde özel gaddarlık yöntemleriyle ameliyatlar gerçekleştirilmiş, sivil ahalinin şehri terk etmesine olanak tanınmamıştır. Hocalı şehrinin işgali sırasında Cenevre Anlaşması'nın 1954 tarihli maddeleri de kaba bir şekilde çiğnenmiş, şehrin bütün maddî-manevî ve kültürel değerleri yok edilmiştir...' dedi.
Ismayıl, bu olayın, bu soykırımın dünyaya anlatılması, tanıtılması ve kabul ettirilmesi gerektiğini bunun için her yıl çeşitli programların yapıldığını, bu yıl, 25. yılda Kastamonu'da bir dizi etkinlik gerçekleştirilmesini takdirle karşıladığını belirtti. Program sonunda Kastamonu Türk Ocağı Şube Başkanı Prof. Dr. M. Serhat Yılmaz ve Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Cevdet Yakupoğlu tarafından Doç. Dr. Toğrul Ismayıl'a katılım ve teşekkür belgesi takdim ve Kastamonu Türk Ocakları 1923-1931 adlı kitap hediye edildi.