Kastamonu'nun manevi değerleri anılıyor

TÜRKAV, Kastamonu'nun manevi değerlerini anmaya devam ediyor.

  • 1612

Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı (TÜRKAV) Kastamonu Şubesi tarafından geleneksel olarak düzenlenen Kastamonu'nun manevi değerlerini anma programlarının 7'ncisi Yılanlı Camii bahçesindeki Abdülfettah-ı Veli Hazretlerinin türbesi başında yapıldı.

Program TÜRKAV Kastamonu Şube Başkanı Hamdi Özden‘in konuşmasıyla başladı.

Özden; "Vefa imandandır. Vefa aynı zamanda ülkücü bir erdemdir. Herkesin, yaratıcısı olan Allah'a, yol göstericisi olarak peygamberine, mensup olduğu milletine ve yaşadığı şehre karşı vefa duygusuyla hareket etmesi imanının bir gereğidir. Biz de TÜRKAV Kastamonu şubesi olarak Kastamonumuzun manevi değerlerine vefamızı göstermeye çalışıyoruz" dedi.

Sözlerine Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevdet Yakupoğlu tarafından derlenen bilgileri aktararak devam edeceğini ifade eden Hamdi Özden şu bilgileri aktardı:

"Abdülfettâh-ı Veli kimdir?

Abdülfettâh-ı Velî (k.s.) Hazretleri, Kastamonu'da Selçuklular döneminde Çobanoğulları Uç Beyliği idaresinde yaşamış irfan ehlinin önde gelen simalarındandır. Tahminlere göre 1190 yılı civarında Irak'ta dünyaya gelmiştir. Dedesi büyük İslâm mutasavvıfı ve Kādiriye tarikatının kurucusu Abdülkādir-i Geylânî (1077-1166)'dir. Babasının ise bu zatın oğullarından Ebûbekir Abdülazîz (Ö.1205) olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Abdülfettâh-ı Velî, Abdülazîzzâde nisbesiyle anılan kola mensup kabul edilmiştir.

Abdülfettâh-ı Velî, çocukluğundan itibaren iyi bir dinî-tasavvufî tahsil ve terbiye görmüş, babası ile birlikte seyahatlere çıkmış, gençlik yıllarında ise Irak taraflarından Anadolu'ya göç ederek, Selçukluların Bizans üzerine akınlarda askerî üs merkezi (Uç Beylerbeyliği) seçtiği Kastamonu'ya gelip yerleşmiştir. Kendisi ve ailesiyle birlikte kalabalık bir nüfus da Kastamonu'ya gelmiştir.

Abdülfettâh-ı Velî, Çobanoğulları Beyliği'nin ünlü hükümdarı Hüsameddin Çoban (Atabey Gazi) Bey'in himaye ve destekleriyle Kastamonu şehir merkezinde bir dergâh inşa etmiş, zamanla burada mescit, türbe, kütüphane, imaret, şadırvan vb. sosyal tesislerden oluşan bir külliye ortaya çıkmıştır. Abdülfettâh-ı Velî, Kastamonu'daki dinî, tasavvufî, sosyal ve kültürel hizmetlerini ömrünün sonuna sürdürmüş, dergâhında talebe yetiştirmiş ve vilâyetin Müslüman-Türk nüfusunu irşatla vakit geçirmiştir.

Abdülfettâh-ı Velî ve Selçuklu Şifahânesi

Dönemin Selçuklu veziri Süleyman Pervâne'nin Sinop ve Kastamonu'yu kendi şahsî mülkü olarak sultana onaylatmasıyla birlikte 1266 yılından itibaren Kastamonu'daki Çobanoğulları yönetimi kesintiye uğramış, bunun yerine şehir, adı geçen vezirin oğlu Ali Bey (Ali bin Süleyman Pervâne)'in idaresi altına geçmiştir. Ali Bey, ilminden ve şöhretinden dolayı saygı duyduğu Abdülfettâh-ı Velî'nin dergâh ve camisinin bitişiğine bir Selçuklu hastanesi (şifahâne) ile imaret inşa ettirmiştir (1273). İmaretin şeyhlik, imamlık ve hatiplik görevleri ise Abdülfettâh-ı Velî'ye verilmiştir. Ancak çok geçmeden Abdülfettâh-ı Velî, 80 yaşını geçmiş olduğu halde vefat etmiş ve şehirde kendi adıyla anılan külliyesi içindeki türbesine defnedilmiştir. Söz konusu vazifeler ise uzun yıllar bu zatın neslinden gelen oğul ve torunları eliyle devam ettirilmiş, şifahâne onarılmış ve külliye içine de yeni bir cami yaptırılmıştır.

Abdülfettâh-ı Velî Dergâhı, Osmanlılar zamanında Kādiriye dergâhı olarak irşat merkezi özelliğini de uzun yıllar muhafaza etmiştir.

Abdülfettâh-ı Velî'nin tıp ilminden de anladığı belli olmaktadır. Nitekim bu zatın külliyesi içine bir Selçuklu hastanesi yapılması boşuna değildir. Söz konusu hastanede Selçuklular, Candaroğulları ve Osmanlılar zamanında saralı, mecnun, ruh ve sinir hastası pek çok kişi tedavi edilmiş, fıtık vb. ameliyatlar yapılmıştır.

Adı geçen şifahâne, çevresindeki duvarlarda tıp sembolü olan yılan motifleri bulunması nedeniyle Yılanlı Şifahânesi ve Abdülfettâh-ı Velî Dergâhı da Yılanlı Dergâhı olarak anılmaya başlamıştır.

Abdülfettâh-ı Velî ve kendir ekimi

Halk rivayetine göre bir gün Abdülfettâh-ı Velî'ye dedesi Abdülkādir-i Geylânî'nin ruhaniyeti gelerek, 'bizzat alın teri ve el emeği ile çalışarak hayat sürmesinin sünnete uygun olacağı' uyarısını yapmış ve yörede 'kendir tohumu' ekmesini tavsiye etmiştir. Hakikaten Kastamonu'da son yıllara kadar kendir ziraatı yaygın şekilde yapılmakta idi. Eskiden Kastamonu kendir hanında kendir alım satımı sezonunun başladığı gün, sade bir tören yapılarak Abdülfettâh-ı Velî'ye dualar okunur, bu zat hayırla yâd edilirdi.

Abdülfettâh-ı Velî Türbesi

Kastamonu şehir merkezinde Hepkebirler Mahallesi Yılanlı Camii Sokağı'nda Yılanlı Camii'nin güneydoğu köşesindedir. Türbenin cami içerisinden ve dışarıda kuzey tarafından olmak üzere iki giriş kapısı vardır. Burada 25 adet ahşap sanduka bulunmaktadır. Bunlardan Abdülfettâh-ı Velî'ye ait olan sanduka, mihrabın hemen önünde bakır mahfaza içinde, diğerlerinden daha büyük ve yüksek yapılmıştır.

Sandukanın başında Kastamonulu merhum hattat Emrullah Demirkaya'nın kaleminden çıkmış çerçeveli levha asılı olup, burada Abdülfettâh-ı Velî'nin Abdülkādir-i Geylânî üzerinden Hz. Ali'ye ulaşan şeceresi yazılıdır.

Türbede mevcut diğer sandukalar ise Süleyman Efendi ve Yusuf Paşa gibi bir kısım önde gelen şahsiyetler ile Abdülfettâh-ı Velî'nin neslinden gelenlere aittir.

Günümüzde Abdülfettâh-ı Velî Türbesi ziyarete, bitişiğindeki cami de ibadete açıktır. Külliye içinde bulunan Selçuklu hastanesinin ise bugüne sadece giriş kapısı (Taç kapı) ulaşabilmiştir.

Başta Abdülfettâh-ı Velî hazretleri olmak üzere onun neslinden gelenlerin ve bütün Kastamonu velîlerinin, erenlerinin ruhları şad, dereceleri âlî olsun. el-Fâtiha…"

Programın sonunda okunan Kuran'ı Kerim'in ardından Yılanlı Camii İmam Hatibi Suat Kurt hoca tarafından hatim duası yapıldı.

Duanın ardından simit ve meyve suyu ikramıyla program sona erdi.

Bakmadan Geçme